Menu

Gerilim Üstadı Alfred Hitchcock’un Filmleri ve Hayatı



Hitchcockvari, Hitchcock tarzı olarak tabir edilen ve kendine has bir sinema dili oluşturan gerilim filmlerinin ustası Alfred Hitchcock 13 Ağustos 1899’da Londra’da doğdu.

Babası ticaretle uğraşan Hitchcock, Londra’da Cizvit Okulu’nda okuduktan sonra mühendislik eğitimi aldı. Onu hayatı boyunca belli bir tür hikayeyle ilgilenmeye yönelten çocukluğunda birkaç saatliğine karakolda hapsedilerek cezalandırılmış olması mıdır, soğuk sarışınlara duyduğu adı konmaz çekim midir, bilinmez. 4-5 yaşlarında iken babası, onu üzerinde ne yazdığını bilmediği bir not ile mahalledeki polis karakoluna gönderir. Notun içinde, “Oğlumu lütfen bir süreliğine hücreye kapatır mısınız?” yazar.

alfred hitchcock, esi ve tallulah bankhead

Alfred Hitchcock, karısı Alma ve oyuncu Tallulah Bankhead, 1944

Alfred Hitchcock, 1925’ten 1939’a kadar İngiltere’de filmler yaptı. Sinema dünyasına sessiz sinema ile giren yönetmenin 1922’de çektiği ilk filmi Numara 13 (Number 13) tamamlanamadı ve kaybolduğu sanılan filmin ardından Hitchcock, 1923’ten 1929’a kadar 10 sessiz film yönetti. Kiracı (The Lodger: A Story of the London Fog) filminde, kendisi tarafından ilk gerçek Hitchcock filmi olarak nitelendirilen bu sessiz gerilimde, gizemli kiracı alışılmadık karanlık portresiyle seyircilerin algısını zorluyor.

Şantaj (Blackmail), sesli filmlere geçiş döneminde İngiltere’de çekilen en iyi filmler arasında sayılır. 1929 tarihli bu sessiz Hitchcock filminin, müzik ve bazı diyalog sahneleri içeren bir versiyonu da bulunuyor. Hitchcock, 1940 yılında ABD’ye gider ve en önemli filmlerini burada yapar.

alfred hitchcock, esi ve kizi

Eşi Alma Reville ve kızı Pat Hitchcock, 1939

1. The 39 Steps (39 Basamak), 1935

Oyuncular: Robert Donat, Madeleine Carroll, Lucie Mannheim

alfred hitchcock - 39 basamak

John Buchan’ın 39 Basamak adlı gerilim romanı, Alfred Hitchcock tarafından, heyecan yüklü atmosferine incelikli ama geri planda duran bir mizah dozu da eklenerek beyazperdeye taşınır. Uluslararası alanda tanınmasını sağlayan filmdir. 1935 Ağustos’unda Richard Hannay can sıkıntısını dağıtmak üzere bir tiyatro oyununa gitmeye karar verir. Hannay, o gece tiyatroda gizemli güzel Annabella’yla tanışır ve kendini Londra’dan İskoçya’ya uzanan çok komik ve heyecanlı bir casusluk serüveninin ortasında bulur.

2. Rebecca, 1940

Oyuncular: Joan Fontaine, Laurence Olivier, Judith Anderson

alfred hitchcock - rebecca

İngiliz yazar Daphne du Maurier’in romanından uyarlanan, en iyi film dalında Oscar kazanan film Rebecca karakteri üzerine kuruludur. Hayata gözlerini yuman Rebecca toprağa sırlarıyla beraber gömülür, sonrasında olacaklar herkesi oldukça şaşırtır. Klasik korku ya da perili ev mantığından ziyade, ürkütmeyi ilke edinen Hitchcock, sonuna kadar izleyici meraklandırmayı başarıyor, bunun en önemli sebebi de detayların doğru şekillerle bir araya getirilişi ve yeni anlamlara kucak açıyor oluşu…

3. Notorious (Aşktan da Üstün), 1946

Oyuncular: Cary Grant, Ingrid Bergman, Claude Rains

alfred hitchcock - notorious

Alfred Hitchcock’un en iyi filmlerinden biri olan Aşktan da Üstün şaşırtmacalı casus hikayesinin dekorunda güçlü bir aşk hikayesi anlatmakta. Hitchcock bu eşsiz romantizm anlarını içinde barındıran filminde sinema sanatının temellerine yerleştirdiği MacGuffin kavramını da ustalıkla kullanıyor. Aslında hikayenin içinde gerçek bir öneme sahip olmayan ama öyleymiş gibi gözüken ve hikayenin başlangıç noktasına katkı veren nesne ya da detaya kısaca MacGuffin adını takan Hitchcock, bu senaryo oyununu en net haliyle ilk kez 39 Basamak’ta (The 39 Steps) kullanmıştır. Film, vatan haini olarak hüküm giyen bir adamın kendisini alkole ve eğlenceye vermiş kızı Alicia’yı tehlikeli bir göreve davet eden hükümet ajanı Devlin’in ona duyduğu ama bir türlü itiraf edemediği yoğun aşkı anlatıyor.

4. Rope (Ölüm Kararı), 1948

Oyuncular: James Stewart, John Dall, Farley Granger

alfred hitchcock - rope

Ölüm Kararı, İngiliz yazar Patrick Hamilton’un 1929 yılında kaleme aldığı aynı adlı tiyatro eserinin bir uyarlaması niteliğinde. Gerilim sinemasının üstadı Alfred Hitchcock’un ilk renkli filmi olan Rope, Hitchcock’un alışılmış suç filmleri kadar gerilim ve gizem dozajı yüksek bir film değil. Daha çok felsefi altyapısıyla öne çıkan Rope, bu özelliğiyle ünlü yönetmenin diğer yapıtlarından ayrılıyor.

5. Strangers On A Train (Trendeki Yabancı), 1951

Oyuncular: Farley Granger, Robert Walker, Pat Hitchcock, Ruth Roman

alfred hitchcock - trendeki yabanci

Ünlü polisiye yazarı Patricia Highsmith’in ilk romanı olan Trendeki Yabancı, 1950 yılında yayımlanmış ve 1951 yılında Alfred Hitchcock tarafından sinemaya uyarlandığında büyük bir üne kavuşmuştur. Bugün de tazeliğinden hiçbir şey yitirmeyen Trendeki Yabancı polisiye gerilim türünde sınıflandırılmasına karşın müthiş bir psikolojik romandır. Bazı romanların sinemaya uyarlanması o romanlardan çok şey götürür, fakat sinemaya aktaran bir sinema dehası olan Alfred Hitchcock’tur ve ortaya müthiş bir başyapıt çıkmıştır. Hitchcock’un çektiği en tehlikeli sahneler de bu filmdedir. Filmin sonlarında geçen lunapark sahnesinde atlıkarınca kontrolden çıkar, ki bu Hitchcock filmlerinin en hareketli sahnelerinden biri olarak kabul edilir ve hiçbir hile olmadan çekilmiştir ve oldukça tehlikelidir. Bir yanda mutsuz giden evliliğinden kurtulmaya çalışan bir adam, diğer yanda ise nefret ettiği babasından kurtulmaya çalışan bir evlat… Yolları bir trende kesişen iki yabancının mutlu olabilmesi bu kurtulma olayına bağlıdır.

6. Rear Window (Arka Pencere), 1954

Oyuncular: Grace Kelly, James Stewart

alfred hitchcock - rear window

Film, 1954 yılında çekilmiş olsa bile, o günün kadın erkek ilişkileri, başkalarının özel hayatlarına duyulan merak unsuru günümüzde hala canlılığını sürdüren konulardır. Konunun işlenmesi açısından seçilen dengeli yaklaşım sayesinde de sahip olduğu akıcılık seyirciyi filmin içinde tutacak kalitededir. Fotoğrafçı L.B. Jeffries, geçirdiği kaza sonuncunda bacağını kırar. New York’taki apartman dairesinde zorunlu tatili sırasında arka penceresinden komşularını teleskopla seyrederek zaman geçirmektedir. Jeff, yine bir seyri sırasında komşusunun, karısını öldürdüğünden şüphelenir. Olayı araştırmaları için fotomodel sevgilisi Lisa ve hemşiresi Stella’dan yardım ister.

7. Vertigo (Ölüm Korkusu, 1958)

Oyuncular: James Stewart, Kim Novak, Barbara Bel Geddes

alfred hitchcock - vertigo

Pierre Boileau ve Thomas Narcejac’ın 1954’te birlikte yazdıkları D’entre les Morts (The Living and The Dead) adlı romandan uyarlanan, tıpta da baş dönmesi olarak adlandırılan Vertigo, sinema tarihinin en önemli filmleri arasına girmiştir. Filmde kullanılan, geri giden kameranın zoom yapma tekniği, Vertigo hareketi olarak anılmış ve günümüzde bile halen etkisini sürdürmektedir. Hikayedeki başrol karakterinde anksiyete bozukluğu vardır ve yüksek yerlerde durmaktan korkar, hatta başı döner. Bir tür yükseklik korkusu sorunu ile mücadele eder. Yüksekten hemen herkes korkar, ancak yükseklik korkusu nedeniyle işinden ayrılmaya ender rastlanır. Filmdeki kahramanımız işte böyle bir his sonucu işinden ayrılmak zorunda kalmıştır. İşinden ayrılmayı gerektirecek yükseklik korkusuyla herkeste görülebilecek yüksekten korkma arasındaki farkı anlatabilmek, Hitchcock’un çekim tekniği kullanmadaki başarısını bize kanıtlar. Vertigo’da yüzleşme ve korkuyu yenme, oldukça gerçekçi bir biçimde ele alınır.

8. North By Northwest (Gizli Teşkilat), 1959

Oyuncular: Cary Grant, Eva Marie Saint, James Mason

alfred hitchcock - north by northwest

Madison Caddesi’nde çalışan orta yaşlı bir reklam müdürü olan Roger O. Thornhill, kazara bir hükümet ajanı ile karıştırılır. Bu durum da onu beklemediği yanlış anlaşılmaların, kovalamacaların ve ölüm-kalım mücadelesinin orta yerine atacaktır. Karakterimizin bu açmazdan çıkmak için tek dayanağı ise zamanla, güzel ve alımlı sarışın Eve Kendall olacaktı. Gizli Teşkilat’ın sinemanın en önemli casusluk filmlerinden biri olduğu gerçeğini kabul etmeyen yok gibidir. Bunun da sebebi Hitchcock’un, romantik casusluk gerilimi gibi alışılagelmedik bir formül yaratmasıdır.

9. Psycho (Sapık), 1960

Oyuncular: Janet Leigh, Anthony Perkins, John Gavin

alfred hitchcock - sapik

Robert Bloch’un aynı adlı romanından uyarlanan Sapık’ta sevgilisi ile buluşmayı planlayan Marion geceyi bir otelde geçirmeye karar verir, annesine ve kuşlara takıntılı otel sahibi Norman Bates ile tanışır. Filmin duş sahnesinde oynayan kadın oyuncunun bıçaklanma anındaki gerçeklik, kuşkusuz filmin popülerliğini günümüze kadar taşıyan etkenlerden. Hitchcock birçok filminde olduğu gibi izleyicisinde yaratmak istediği gerilim hissi uğruna oyuncusunda yaratabileceği duygusal hasarı pek önemsemiyor. Öyle ki bıçağı kapıp oyuncusunun üzerine yürüyebilecek kadar gözü pek bu konuda.

Hitchcock’un yaşam öyküsünde aşırı baskıcı ve kendisine fazlaca düşkün annesinden epey sıkıntı yaşamıştır. Hitchcock’un yine annesine saplantılı bir tutku geliştirmiş olan seri katil Ed Gein’in hikayesinden esinlenerek çektiği Sapık, bunun sanki bir tesadüf olmadığının altını çiziyor. Hitchcock ayrıca kadın oyuncularına karşı, set ortamında ve özel hayatlarında aşırı müdahaleci bir tutum sergileyen yönetmen. Filmlerinde soğuk ve güvenilmez mizaçlı sarışınların başlarına kötü şeyler gelmesi, Vertigo ve Psycho gibi filmlerinden de anlaşılacağı üzere, pek de tesadüf olmasa gerek. Hitchcock sarışınlara takıntılıydı. Birbiri ardına oynattığı bu kadınlara hiç durmadan bel altı fıkralar anlatarak dirençlerini kırmaya çalışırdı. Biriyle evlendiklerinde de tüm ilgisini kaydeder, onları başkalarının önünde küçük düşürürdü. Bir kaynakta yazılana göre Hitchcock, sarışınların en iyi kurbanlar olduğunu ileri sürüyor.

10. The Birds (Kuşlar), 1963

Oyuncular: Tippi Hedren, Rod Taylor, Suzanne Pleshette

alfred hitchcock - kuslar

Hitchcock’un Kuşlar filmi 1952 yılında Daphne du Maurier tarafından yayınlanan kısa bir hikayeye dayanıyor. Ancak 1961 yılında California, Monterey’de yaşanan kuşların garip davranışları, duvarlara, arabalara ve insanlara çarparak yere düşmeleri, ani ölümleri o dönem Santa Cruz Sentinel Gazetesi’ne manşet olmuştu. Haberi okuyup, elde ettiği bilgileri derleyen Hitchcock, Kuşlar filmini çekmiştir. Günlük yaşantımızda olağan bir şekilde sıkça gördüğümüz kuşlar, filmi izledikten sonra gözümüzde ürkütücü bir imaja bürünüyor. Filmde yaratılan gerçeklik duygusu film boyunca içimizde saklanan merak duygusunu kemirip duruyor.

Hitchcock’un filmlerinde neredeyse takıntı haline getirdiği sarışın kadın oyuncular dikkat çekici. Hitchcock’un Kuşlar filmindeki sarışın oyuncu Tippi Hedren’e saplantılı ilgisi bilinir. Oyuncu Melanie Griffith’in de annesi olan Tippi Hedren ile 1961 yılında, bir diyet içecek reklamında şans eseri tanışan ona tutkuyla bağlanan ve onu takıntı haline getiren Alfred Hitchcock, diğer yönetmenlerle çalışmasını yasaklarken özel hayatına da kısıtlamalar getirmişti. İngiliz gazetesi The Telegraph’tan John Hiscock’a konuşan Tippi Hedren, “Birinin tutkusunun hedefi olmak korkunç bir şey” der. Her şeyi bırakıp gitmek istediği zamanlarda, yönetmenin kendisini, “Eğer bırakırsan, kariyerini mahvederim” diye tehdit ettiğini belirtir.

Kendisine, filmde kullanılan mekanik kuşların saldıracağı söylenen oyuncu, olayı şöyle anlatıyor: “Direktör yardımcısı geldi ve yere, duvarlara, tavana baktı ve ‘Mekanik kuşlar çalışmıyor, bu yüzden gerçek olanları kullanmamız lazım’ diyiverdi ve hemen gitti. Sete gittiğimde mekanik kuşların kullanılması için hiçbir hazırlık yapılmamış olduğunu anladım. Çünkü benim gireceğim kapının etrafına kafes yapılmıştı ve kutular içinde kuzgunlar, güvencinler, martılar vardı. Omuzlarına kadar zırh eldiveni giyen kuş terbiyecileri, bir hafta boyunca kuşları bana savurdu… Molalar oluyordu ama Hitchcock etrafta olmuyordu. Günler geçip her şey daha kötü olunca ortadan kayboldu.” Gagalanan, kanlar içinde kalan ve tükenen Hedren sonunda çekimler sırasında yığılıp kalır ve ağlama krizine girer.

2012 tarihli The Girl (Kız), gerilim filmleri ustası Alfred Hitchcock’un Kuşlar ve Marnie filmlerinde başrolü oynattığı aktris Tippi Hedren’la ilişkisine dayandırılan bir televizyon filmi. Filmin bu adı almasının nedeni, Hitchcock’un Hedren’den söz ederken ismini ağzına almamak için, ondan kız diye söz etmesi.

Nazi soykırımıyla ilgili tamamı hiç gösterime girmemiş Memory of the CampsHitchcock’un imzasının bulunduğu bir belgeseldir. 2015 yılında II. Dünya Savaşı’nın 70. yıldönümü dolayısıyla gösterime girdi. Yapımcı arkadaşı Sidney Bernstein Hitchcock’tan Nazi kamplarında çektiği görselleri belgeselleştirmek için 1945 yılında yardım ister, ancak Hitchcock görüntülerin dehşeti karşısında bir hafta boyunca stüdyoya giremez. Belgesel 1945 yılında hazır olduğunda ise Berlin hükümeti, Almanların yenilgisine daha da zarar vereceği gerekçesiyle filmi yayımlamamıştır.

1979’da Amerikan Sinema Enstitüsü’nün Hayat Boyu Başarı Ödülü’nü alır, ertesi yıl da Kraliçe II. Elizabeth kendisine Sir ünvanı verir. Alfred Hitchcock, 29 Nisan 1980’de yaşama veda eder.

Kaynak
Hitchcock’un Ehlileştirdiği Hikaye: Trendeki YabancılarSinema Sevginizi Zenginleştirecek Çarpıcı Bir BelgeselHitchcock, Sarışın Kurbanları ve KuşlarSinemada Psikolojik BozukluklarCanlı Performanslarla 9 Hitchcock FilmiAlfred Hitchcock’un Gerilim Komedisi: 39 BasamakAşktan Da ÜstünSahne KorkusuKurgunun Doğasında Arayışlarİlginç ve Mahrem Yönleriyle Hitchcock, Chaplin, Kubrick, Tarantino


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir