Menu

Konstrüktivizm Akımı Nedir? Sanatçıları Kimlerdir?



1917 Ekim Devrimi ile 1920’lerin sonundaki sosyalist gerçekliğin etkili olduğu yıllar arasında Sovyetler Birliği’nde ortaya çıkan konstrüktivizm, gereç ve yapı (materyal ve konstrüksiyon) gibi iki elemanın birliği için oluşturulmuş bir sanatsal sistemdir.

Genelde çağdaş malzemeleri kullanan ve geometrik bir kompozisyon anlayışı benimseyen konstrüktivizm, 1920’lerde Moskova’da gelişen bir soyut sanat akımıdır. Resim, heykel ve mimarlık alanlarında egemen olmuş, sosyalist gerçekçilik resmi tutum olarak benimsenince ortadan kalkmış, yandaşlarının bir bölümü batıya göçmüştür.

Kazimir Malevich

Kazimir Malevich, Supremus 55, 1916

Konstrüktivizm, Malevich, Tatlin, ve Rodjenko’nun dikdörtgen, çember ve doğruların düzenlenmesine dayanan resimlerini 1913 yılında Moskova’da sergilemeleri sonucu ortaya çıkmıştır. Akım, döneminde “gerçek mekanda gerçek gereçlerle” ilkesini getirmiş, resim sanatını sehpa üzerinden ve yağlı boya, fırça tutsaklığından kurtarmış; sanatların bütünlüğü için çabalamış ve hemen hemen her sanat dalında aynı ilkelerle çalışarak, 1920’lerde ülkenin resmi sanatı olarak onaylanmıştır. Konstrüktivizm adına ilk kez yazılı olarak, Tatlin’in yönetimindeki Obmokhu Genç Sanatçılar Grubu’nun Ocak 1921’de açtıkları sergi bildirisinde rastlanır.

Vladimir Tatlin

Vladimir Tatlin, Board Number 1 (Staro-Basmannaya Street), 1916

Konstrüktivist sanatçı bir yapıt yarattığında, izleyiciyi geleneksel edilgen konumundan çıkartıp, yapıtın etkin bir katılımcısı haline dönüştürmeyi amaçlar. Bu anlamda çoğu tasarım, sanatsal ve politik kabullerin birleştirilmesi, devrimci bir çağın değerlerinin yansıtılması, gereçlerinin kullanılması amacını güder. Konstrüktivist sanatçılar bu söylemden etkilenir; cam, metal plakalar gibi endüstriyel malzemeleri kullanarak genellikle geometrik nesneler yaratırlar.

Vladimir Tatlin 2

Vladimir Tatlin, Contra Relieve, 1915

Endüstri devrimi ve modernizmin etkileri ile ortaya çıkan, çağın ruhunu yansıtan endüstriyel malzemeyi ön plana çıkartan konstrüktivizm, bir düşünme, davranma, kavrama ve yaşama tarzıdır. Konstrüktivizmde malzeme ve strüktürün (yapı) birlikteliğini gözeten bir bütünlük içerisinde düzenlemeler yapılarak, boşluk yapıtın içine dahil edilir. Konstrüktivizm, sanatta en kökten değişimin gerekliliğini vurgulayarak gerek kuramsal olarak, gerekse uygulamada yağlı boya resmin tüm işlevine ve anlayışına karşı çıkmayı önerir.

Konstrüktivistler, sanatın yaşama girmesini istemekte, sanatçıdan taklit etmesini değil, gerçeği yansıtmasını beklemektedirler. Onlara göre, endüstri toplumunun yaşamına girecek olan sanatın, teknikle beraber sorunlara çözüm araması gerekir. Hareket ve zaman birbirinden ayrılmayacağı için, zaman kavramı da dördüncü bir boyut olarak sanat yapıtına dahil edilir.

Pablo Picasso

Pablo Picasso, Guitar, 1914

İnşacı (konstrüktivist) heykelin temelleri, kübizm ile atılmıştır. Braque ve Picasso, bu anlayışın yaratıcılarıdır. Nesnel görüntüleri tuval yüzeyine parçalar halinde dağıttıkları Çözümsel (Analitik) Kübizm (1909-1910) döneminden sonra, Kübizmin ikinci dönemi olan Bireşimsel (Sentetik) Kübizm 1912 tarihinde başlar. Bu dönemde, nesneler tuval üzerine tekrar birleştirilir; ancak bunlar doğalcı bir betimlemeden çok, geometrik soyutlamalardır.

Picasso ve Braque resimde ilk kolaj denemelerini gerçekleştirdikten sonra sanatta yeni bir kapı daha aralanır. Ressamlar, o güne kadar boya kullanarak tuval yüzeyi üzerinde, şişe, bez, gazete vb. yanılsamaları yaratıyorlardı. Oysa kübist sanatçılar, resim yaptıkları yüzey üzerine bir nesneyi yapıştırarak gerçek bir devinim başlatırlar. Özellikle Picasso bu yeni yöntemi oyun oynarcasına geliştirir, üç boyutlu denemeler yapar.

Pablo Picasso 2

Pablo Picasso, Head of a Woman, 1929

Picasso, 1928-1931 yılları arasında metalden çalışmalar yapar. Süzgeç, yaba, mandal gibi sıradan metal parçalardan oluşturduğu Kadın Başı adlı bu metal heykelinde Picasso, kaynakla birleştirilen modern heykelin temelini atar. Picasso, geleneksel malzemenin dışına çıkarak, eline geçirdiği her türden malzemeyle heykel yapan ve resimde de resimle ilgisi olmayan malzemeleri kullanan konstrüktivist bir anlayış ortaya koyar. Bu yönüyle Rus konstrüktivizminin ortaya çıkmasına neden olur.

Vladimir Tatlin (1885 – 1953)

Rus heykeltraş, ressam, mimar Vladimir Tatlin, Picasso’nun bu çalışmalarından etkilenir. Konstrüktivizm akımı için Tatlin’in önderliğinde gelişmiş bir akımdır demek yanlış olmaz. Tatlin’in çalışmalarında temel sorun mekandır. Resimsel boşluktan daha çok gerçek boşlukla ilgilenmiştir. Boşluk kavramının yeniden ele alınmasının, geleneksel perspektife dayalı resimsel mekanın yerine, gerçek mekan olarak boşluğun kullanılması, çalışmalarının ana kaynağını oluşturur. Tatlin, çelik, tel ve cam gibi endüstriyel materyallerle heykelimsi mimari yapılarla bu fikri ileri götürür.

Tatlin Towers

Vladimir Tatlin, Tatlin’s Tower, 1919-20

Endüstri Devrimi ile birlikte yeni malzemelerin kullanımı ilk olarak mimarlık alanında gerçekleşir. Mimarlığın yeni toplumu yansıtacağı düşüncesi de konstrüktivizm akımının gelişimini sağlar. Geleneğe karşı yeni bir sanatsal düzen oluşturulur.

Üçüncü Enternasyonal Anıtı, bilinen diğer adıyla Tatlin Kulesi, 1917 Ekim Devrimi’nin ardından Vladimir Tatlin tarafından tasarlanır. Anıt, devrim niteliğinde bir tasarımdı. Rusya’daki Ekim Devrimi’nin üçüncü yıldönümü olan 8 Kasım 1920 tarihinde Tatlin, Petrograd’da 3. Enternasyonal için tasarladığı anıtın maketinin açılışını yapar. Bitmiş haliyle Komintern’e ev sahipliği yapması planlanan yapı, Eyfel Kulesi’nden daha yüksek olmasının yanı sıra, ayrı ayrı dönen yapılara sahip dört katmanıyla Sovyet Sosyalizmi’nin dinamizmini de temsil edecekti.

Sosyalizmin simgesi haline gelecek olan ve uluslararası sosyalizmin birliğine adanan Tatlin Kulesi, propaganda amaçlı bir bina olacaktı. Kültürel programlara, siyasal propaganda ve araçlarına ev sahipliği yapması öngörülmüştü. Ancak kule hiçbir zaman inşa edilemez; sanatın devrim için nasıl kullanılabileceğinin en iyi örneklerden biridir.

Naum Gabo

Naum Gabo, Head No. 2, 1916

Naum Gabo (1890 – 1977)

Rus heykeltıraş Naum Gabo, Konstrüktivizim akımında yer alan önemli sanatçılardandır. İçinde Gabo’nun da bulunduğu, Rus Konstrüktivistleri olarak anılan bu sanatçılar, üç boyutlu çalışmalarında yeni teknik ve malzeme kullanımıyla hareketin gösterilmesi üzerine yoğunlaşırlar. Zaman kavramının da yer aldığı mekan konstrüksiyonları, dinamik uzay kompozisyonları, havayla ya da dokunmayla kımıldayan, biçim değiştiren, ses veren, renk ve ışık yansıtan mobiller yaparlar.

Endüstriyel bir malzeme olarak metal ve çelik, sanatçının çalışmalarında etkin rol oynar. Gabo’nun çalışmaları başlangıçta plastik, cam, metal plaka, tel, karton, tahta vb. malzemelerden inşa edilir ve ilk denemeleri figüratif karakterdeyken, daha sonra tamamen soyut bir özellik taşır. Makina üretimi de Gabo için önemli bir ifade aracıdır.

Naum Gabo 2

Naum Gabo, Spheric Theme: Translucent Variation, 1937

Konstrüktivist sanatçılar heykel alanında, endüstriyel malzemeler kullanılarak geometrik nesneler yaratıp, soyut bir anlatım dilini benimsemişlerdir. Kübizm ve fütürizmden örnek aldıkları heykel elemanlarını, mimari makine estetiği ve teknoloji ile birleştirirler. Bu form ve malzemelerle, modern dünyanın bir parçası olan makinenin üstünlüğünü kanıtlamayı amaçlarlar.

Konstrüktiv sanatçı, matematik düşünüş tarzıyla çalışır ve matematik modeller ona çalışmalarında kılavuzluk eder. Bundan ötürü nonfigürativ ya da konstrüktiv sanat yapıtları, birer matematiksel biçimlenmeyi gösterir. Bunu yaparken heykelin geleneksel öğelerini değil, malzeme ve mekanın kendisine gönderme yapan bir tavır sergilerler.

Aleksandr Rodenchko

Alexander Rodchenko, Pierrot The Clown, 1919

Alexander Rodchenko (1891 – 1956)

Konstrüktivizmin en etkili isimlerinden olan Rodchenko, tipografi (harf ve sembolleri kullanarak yapılan yazı), fotoğraf, montaj konusunda tasarımlar yapmıştır. Sanatçı, görüşleri doğrultusunda, geniş halk kitlelerine eğilip sorumluluk yüklenmek gerektiğine inanarak 1921 yılında ressamlıktan vazgeçmiş ve tasarıma yönelmiştir. Tasarımlarında güçlü geometrik konstrüksiyonlar, saf renklerden oluşan geniş alanlar, özlü, okunaklı yazılar kullanır. Ağır, siyah, serifsiz (ekler, kıvrımlar bulunan yazı) yazıları, daha sonra Sovyetler Birliği’nde kullanılan serifsiz harf karakterlerinin kaynağı olur.

Alexander Rodchenko, Leningrad Devlet Yayınevi

Alexander Rodchenko, Leningrad Devlet Yayınevi İçin Yaptığı Poster, 1924

El Lissitzky (1890 – 1941)

Yahudi asıllı Rus ressam, tasarımcı, tipografist, grafiker, desinatör ve fotoğrafçı Lissitzky’ye göre sanatçı, insanlığa daha verimli çevre ve toplum sağlamak için teknoloji ve sanatı birleştirmelidir. Bu nedenle de çalışmalarını oluştururken teknolojiden faydalanmıştır. El Lissitzky, mimari ile resim arasındaki bir ara durak olarak Proun kavramını geliştirir.

Proun, Rusça “yeni sanat için” anlamına gelen sözcüklerin baş harflerinden uydurma bir sözcüktü. Lissitzky’nin Proun dizisi, iki boyutlu resimden üç boyutlu mekan düzenlemelerine geçiş aşamasını temsil eder. Sağlam, fakat maddeden arınmış bir görünümü olan Proun resimleri onun bu görüşünü yansıtır. Proun biçimleri, mimari verilerle uyumlu ve ters olarak bir araya gelir, her yüzey böylece değişik gruplaşmalar meydana getirir. Mimari özellikler taşıyan Proun şekilleri, sınırsız bir boşlukta yüzüyormuş izlenimi verir.

El Lissitzky, Proun

El Lissitzky, Proun 2C, 1920

El Lissitzky, (Victory Over the Sun)

El Lissitzky, (Victory Over the Sun) New Man, 1923

Lissitzky’nin, Güneşe Karşı Zafer’den Yeni İnsan isimli tasarımı, hem Tatlin’in Kulesi’ne bir saygı belirtisiydi, hem de ışıkları, ses düzeni, hareketli kuklaları ve bütün bunları denetleyen bir sirk çadırını andırmaktaydı.

El Lissitzky, (Victory Over the Sun) Globetrotter

El Lissitzky, (Victory Over the Sun) Globetrotter (In Time), 1923

Vladimir Tatlin, Devrim’in ardından sanatçıları üretime katılmaya, işçiler için işlevsel kıyafetler tasarlamaya da çağırır; sanatçının kendisi de konstrüktivist görüşleri çerçevesinde tasarımlar yapar. Tatlin, Alexander Rodchenko, Varvara Stepanova, Luibov Popova’nın da aralarında bulunduğu sanatçılar, devrimin ihtiyaçlarını karşılamak üzere giysiler tasarlarlar. Tatlin’in tasarımlarında renkler sadece kiri gizlemeye yönelik olup kıyafetin biçimi bedenin bütün parçalarına özgür hareket etme imkanı tanıyacak şekilde düzenlenmiştir; cepler ise herhangi bir estetik ölçüt göz önüne alınmadan kolların uzunluğuna göre kıyafetin dış yüzeyine yerleştirilmiştir. Sanatçının kıyafet hakkında ortaya attığı diğer bir yeni fikir ise modüler kıyafetlerdir. Bu kıyafetlerde kıyafeti giyen kişi, yaptığı işe göre kıyafetin takılıp çıkarılabilen parçaları ile kıyafeti düzenleyebilmektedir.

Vladimir Tatlin Tasarımları

Konstrüktivist sanatçılar Varvara Stepanova ve Luibov Popova da Tatlin gibi, sanatçıların üretimde doğrudan yer alması gerektiği görüşünü savunmuş ve bir tekstil fabrikasında çalışmaya başlamışlardır. Onlara göre Devrim’in kıyafeti, modayı takip etmeye yönelik bir kıyafet değil, işçiler için çalışırken işlevsel, makine çağının dinamizmini yansıtacak biçimde ve burjuvazi değerlerinden arınmış olacaktı.

Varvara Stepnova

Varvara Stepanova Tasarımları, 1923

Konstrüktivist sanatçılar tekstil endüstrisi için kıyafet ve desen tasarımının yanında, tiyatro için sahne ve kostüm tasarımı da yaparlar. Ancak 1930’lu yıllarda Sovyet Rusya’nın diğer ülkelerle girdiği ilişkiler sonucunda halkın talebi değişir, insanların beklentisi her daim aynı kalacak kıyafetler giymek yerine; yere, zamana ve ortama göre farklılaşan kıyafetleri içine alan bir moda olgusuna doğru yönelir.

Vladimir tatlin Tiyatro Tasarımları

Vladimir Tatlin, Russian Avant-Garde Theatre: War, Revolution and Design, 1913 – 1933

Konstrüktivist sanatçılar arasında iki farklı eğilim vardır. Bunlardan ilki, yukarıda saydığımız Rus Konstrüktivist sanatçılarının çalışmalarında düşün-formlarının, dinamik uzay kompozisyonuna dönüşmesidir. İkincisi ise 20. yüzyılın ikinci yarısında De Stijl’in etkili olduğu eğilimdir.

Theo Van Doesburg, Composition VIII

Theo Van Doesburg, Composition VIII (The Cow), 1918

De Stijl, Flemenkçe’de “stil, tarz” anlamının yanı sıra “dikme, destek” anlamına da gelir. 1917 yılında Hollanda’da Theo Van Doesburg’un çevresinde toplanan bazı sanatçılar De Stijl dergisini çıkarırlar. Derginin amacı yeni sanat hakkında sanatçıların yeni düşüncelerini açıklamak, halka tanıtmaktır. Bu sanat görüşü, her şeyden önce yeni bir biçim anlayışına dayanır. Bu anlayışın temsilcileri, Theo Van Doesburg, Piet Mondrian, ve Van der Leck’tir.

Anti-natüralizme ve soyuta dayanan bu sanat anlayışı, getirdiği estetiği Neoplastisizm adı altında savunur. Piet Mondrian’ın öncüsü olduğu ve ilkel renklerle basit geometrik biçimlerin ilişkisini araştıran Neoplastisizm akımı, Kübizm’den ortaya çıkmıştır. Amaçları, Konstrüktivitizm’in soyut anlayışıyla özgünlüğe ulaşmaktır. De Stijl’de temel görüş, plastik sanatlarda gerçeğin, yalnızca biçim ve rengin dinamik devimlerinin dengesi ile belirlenebilmesidir.

De Stijl, tasarım, mimarlık uygulamalı sanatlar, heykel ve resmi bir araya getirerek evrensel bir amaca yönelir; derginin ilk sayılarında ressamlarla mimarları bir arada sunarak disiplinlerarası bir yaklaşımla, genel üslup birlikteliğinin vurgulanmasına özen gösterir.

Theo Van Doesburg, Construction in Space-Time II,

Theo Van Doesburg, Construction in Space-Time II, 1924

Theo Van Doesburg (1883 – 1931)

Avangard sanatın en etkili isimlerinden biri olan Hollandalı sanatçı Doesburg, 1917 yılında, Piet Mondrian, Bart van der Leck, Vilmos Huszár ve Antony Kok’la birlikte De Stijl’i kurar. Bu topluluk, çizgileri, renkleri en basit haline indirgeyip, tekrar ve yansıtma temelli çeşitlemeler oluştururlar.

Doesburg, Neoplastisizm, Konstrüktivizm, Dadaizm ve Süprematizm ile ilgilenir. Neoplastisizm’le yetinmez ve onun sınırlılık olarak yorumladığı köşegenleri kabul edip Elemantrizm kuramını geliştirir. Theo Van Doesburg’un amacı, Neoplastisizm’in öncüsü Piet Mondrian ile aynıydı: Dünyayı sorunlarından bağımsızlaştıracak bir sanat üretmek.

Piet Modrian

Piet Mondrian, Tableau No. 2/Composition No. VII

Piet Mondrian (1872 – 1944)

Her türlü yeniliğe açık olan bu Hollandalı sanatçı, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Hollanda’ya döner. De Stijl dergisinin editörü Theo van Doesburg ile tanışır. Ressamın bu andan sonra sadece ana renkleri kullanarak ürettiği eserler, De Stijl  olarak adlandırılan ve geleneğin tamamen değersizleştirilmesi üzerine yapılanmış bir akım olarak sanat tarihinde yerini alır. Daha sonraki eserleri ise, siyah ve beyazın renk sayılmadığı, bu sebeple sadece kırmızı, mavi ve sarı rengi ile düz çizgilerin kullanıldığı, yatay ve dikey çizgilerin arasında denge oluşturan Neoplastisizm akımının etkisi altındadır. Bu eserlerde yatay çizgiler dişiliği ve dünyevi kaliteleri, dikeyler ise erkekliği ve ruhaniliği simgeler.

Piet Mondrian moda, endüstriyel tasarım, dekorasyon, ev eşyalarına ilham kaynağı olması ile de tanınır.

Piet Modrian, Composition with Red,

Piet Mondrian, Composition with Red, Blue, and Yellow, 1930

Yves Loirent Elbisesi

Yves Saint Laurent’in Piet Mondrian desenlerinden esinlenerek tasarladığı elbise

Bauhaus (1919 – 1933)

Bauhaus, 1919 yılında Alman mimar Walter Gropius tarafından, Almanya’nın Weimar kentinde kurulan bir mimarlık, tasarım ve uygulamalı sanatlar okuludur ve “yapı evi” anlamına gelmektedir. Bauhaus, Macar sanatçı László Moholy-Nagy sayesinde konstrüktivist fikirlerin öğrenciler üzerinde etkili olduğu bir okul haline gelir.

Bauhaus, sanatsal yaratılarda makinelerden yararlanarak, endüstrinin olanaklarını yadsımadan, endüstriyel üretim koşullarına uygun bir sanat eğitimi vermesiyle diğer tasarım okullarından ayrılmakta, bu da onu ilk gerçek endüstri tasarımı okulu durumuna getirmektedir.

László Moholy-Nagy A II

László Moholy-Nagy, A II (Construction A II), 1924

László Moholy-Nagy (1895 – 1946)

Konstrüktivist sanatçılardan Moholy-Nagy, sanatla toplum arasındaki ilişkiye yeni bir açıdan bakmaya çalışmış, bunun için tüm modern teknikleri (fotoğraf, film, elektrik ışığı, metal, plastik vb.) denemiştir. Moholy-Nagy’nin ışık tutkusu, onun farklı türdeki yapıtlarına bir bütünlük kazandırmıştır. En ünlü eseri, 1930’da sergilediği Uzay Modülatörü adındaki kinetik heykeldir. İlk adı Işık Donatımı olan bu motorlu yapıt, çelik, cam, plastik ve tahta malzemeden oluşan, ışıklı bir gösteri aracıydı. Moholy, çeşitli ışık oyunlarını ve değişik ışık deneylerini içeren altı bölümlük bir film yapmayı planlamıştı. Bu filmin son bölümünde Işık Donanımı ile Uzay Modülatörü’nün oluşturduğu gölgeler ve ışıltılar inceleniyordu.

Laszlo Moholy-Nagy, Light-Space Modulator,

László Moholy-Nagy, Light-Space Modulator, 1930

László Moholy-Nagy,

Moholy, Bauhaus’da makine estetiğine ve Elemantarist görüşlere öncelik veren çeşitli deneyler yapar. Bauhaus’un endüstri tasarımı konusundaki girişimlerinde genellikle Moholy’nin katkısı bulunur. Bu girişimlerin en başarılısı çeşitli ışık donanımlarıydı.

Kaynak
Konstrüktivizm Nedir? – Öğr Gör Sinem KırdemirDevrimci Bir Anıt: Tatlin KulesiModern Sanat Akımları Ve ModaKonstrüktivizmin Ütopyacı YönüMetal Konstrüksiyonların Resimsel Bir İzleğe Dönüştürülerek İncelenmesi Ve Plastik Sürece AktarımıBağımsız ve Uyumlu Sanat: Theo Van Doesburg


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir