Menu

Türk Ressamların At Resimleri



Cemal Tollu, İbrahim Çallı, İbrahim Balaban, Avni Arbaş başta olmak üzere Türk ressamların resmettiği kimi zaman mahzun bakışlı kimi zaman gururla şaha kalkmış at resimlerini derledik.

1. Hasan Rıza Bey (1857 – 1912)

Hasan Rıza Bey

Fatih Sultan Mehmed’in Ordusuyla Edirne’den İstanbul’a Yürüyüşü, 1903

Türk Resmi’nde tarihi savaş resimleriyle tanıdığımız Hasan Rıza’nın atları ihtişamıyla, gösterişiyle resimlerinin başkahramanı gibidir. Şehit ressam Hasan Rıza Bey, 12 yılını İtalya’da sanat eğitimi ve görgüsüyle geçirmiş bir ressamdır. Edirne Sanayi Mektebi Müdürlüğü’nü üstlenmiştir. Balkan Harbi’nin sonlarına doğru Edirne’nin bombalandığı günlerde Edirne Hastahanesi’nin Müdürlüğü’nü de üstlenir. Şehrin işgalinden bir gün önce, bombardıman altındaki kentten, resimlerini kurtarmak üzere atölyesine doğru giderken yolda şehit edilir. Atölyesindeki resimlerin çoğu parçalanır, bazılarına el konularak götürülür, geriye kalan küçük bir kısmı ise halen Edirne Belediyesi’ndedir. Öğrencilerinden Sami Yetik ve Mehmet Ali Laga esir alınmalarına rağmen hocalarının eserlerine sahip çıkmaya çalışırlar. Fausto Zonaro, Hasan Rıza’nın bazı tarihi konulu tablolarını maalesef kopya etmiştir, bu yüzden Hasan Rıza’ya ait olan Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’a girişi ve gemilerin karadan yürütülmesini tasvir eden resimleri uzun bir süre Zonaro’nun sanıldı. Hasan Rıza yukarıdaki resmini birkaç kez çalışmış, 1898 tarihli çini mürekkebi çalışması Deniz Müzesi’nde, yağlıboya bir versiyonu ise özel koleksiyondadır.

2. Feyhaman Duran (1886 – 1970)

Feyhaman Duran

Atatürk Heykeli

Çallı Kuşağı’nın hatta Türk resminin en önde gelen portre ustalarından biri olan Feyhaman Duran, okul çağlarında bile sağlam bir desen yeteneği ile gerçeğe uygun portreler yapmıştır. Bu yeteneğini salt fizyolojik benzetme değil, bir anlam aktarabilmek için amacıyla kullandığı düşünülmektedir. Yaptığı portreler fotoğrafik görüntünün dışında, kişinin iç dünyasını da yansıtmaktadır. Feyhaman Duran’ın yaptığı çok sayıdaki Atatürk portrelerinin hepsi de çok başarılı yapıtlardır. Bu resminde Mustafa Kemal Atatürk’ü at üstünde resmederek at tasvirini eserinde kullanmıştır.

3. Refik Epikman (1902 – 1974)

Refik Epikman

Hipodrom

Yurt dışına çıkmadan önce İbrahim Çallı’nın yanında çalışmış, bu süre zarfında izlenimcilik akımından etkilenmiş, ancak yurt dışı eğitimin için gitmiş olduğu Fransa’daki eğitiminden sonra yurda döndüğünde izlenimci akımdan tamamen uzaklaşmış konstrüktivist (1914’te Rusya’da ortaya çıkmış bir sanat akımı. Resim, heykel ve mimari alanlarında egemen olmuş, genelde çağdaş malzemeleri kullanan ve geometrik kompozisyon anlayışını benimseyen bir tutumdur) bir temelden hareket ederek resim yapmaya başlamıştır. Bu resimde merkezde atlar ve jokeyler yer almaktadır. Yeşil ve mavi tonların hakim olduğu resimde hareket, atların ve jokeylerin hareketleriyle sağlanmıştır. Sanatçı bu çalışmasında ayrıntıya fazlaca yer vermemiştir.

4. İbrahim Çallı (1882 – 1960)

ibrahim calli

İstiklal Savaşı’nda Zeybekler, 1923

İbrahim Çallı at temasını çoğunlukla savaş resimlerinde kullanmıştır. Bu tür savaş resimlerini Şişli Atölyesi çalışmaları ile Kurtuluş Savaşı’nı konu alan eserlerinde görürüz. Özellikle İstiklal Savaşı’nda Zeybekler isimli yapıtında kullandığı at figürü, Ankara’daki bir sergide Atatürk’ün de ilgisini çekmiştir. Resimde yer alan zeybekler, dinlenmek için mola vermişler, Milli Mücadele yıllarının en önemli binek hayvanlarından olan atı da yanlarından ayırmamışlardır. Çallı böyle bir kompozisyonda at tasvirine yer vererek konu zenginliğini arttırmıştır. Bu tablo ile ilgili ilginç bir anı da var. Çallı, Atatürk’ün isteği üzerine Etnografya Müzesi’nde bir sergi açar. Bu sergide de yer alan İstiklal Savaşı’nda Zeybekler tablosunu gören Atatürk, Çallı’ya döner ve “Biz Kurtuluş Savaşı’nda yiyecek ekmek bulamıyorduk, senin resmindeki atlar nasıl semirmiş böyle?” diye sorar. Usta ressam malzemelerini alır ve tablosundaki atı bir deri bir kemik hale getirir.

5. Namık İsmail (1890 – 1935)

namik ismail

Vatan Emredince, 1918

Namık İsmail’in yaptığı Vatan Emredince, at üzerinde ellerinde mızraklarla uçurum gibi bir yerden boşluğa ilerleyen askerlerin görüldüğü bir resmidir. Kompozisyonda ağırlık resmin sağ kısmında toplanmıştır. Burada farklı pozisyonlarda resmedilmiş altı at ve at üzerinde üç asker görülmektedir. Atların hareketleri ve taşların aşağı düşüşleri ile devinimin hissedildiği bir kompozisyondur. Kompozisyonun en çarpıcı öğesi, hareket olgusudur. Adeta tablodan fışkırır biçimde betimlenmiş atlarla doruğa ulaştığı anlaşılan hareket ifadesi izleyici üzerinde çarpıcı bir etki oluşturur. Resmin merkezinde, at üzerinde elinde kapalı şekilde bayrak tutan, başı öne eğik biçimde duran bir figür görülür. Etrafında da farklı duruşlarda at başları görülür. Resmin sol kısmında da şaha kalkmış at üzerinde, elinde mızrak tutan, yüzü tam olarak görülmeyen bir asker yer almaktadır. Bu figürün arkasında da, net görünmeyen, aşağı doğru düşmekte olan bir atlı asker vardır. Kompozisyonda sağlam desen anlayışı dikkati çeker. Özellikle atlar ayrıntılı biçimde işlenmiştir. Ressamın ifadeci yanı bu resimde de hissedilir. Atların yüzlerindeki ifade korkuyu yansıtmaktadır, ağızlarının açıklıklarından adeta çığlıkları duyulur. İnsanların yüzlerindeki sakin ifade ile tezat oluşturur. Tüm bunlar ve kullanılan renkler savaşın ne denli bir felaket olduğunu gözler önüne serer. Resme gri ve kahverengi tonlar hakimdir. Mızrakların ve atların çizimlerinde ince fırça tekniği gözlemlenir. Atların farklı duruşlarda vücutlarının aldığı pozisyon, sanatçının anatomi bilgisini ve sağlam desen anlayışını ortaya koymaktadır.

6. Cemal Tollu (1899 – 1968)

Cemal Tollu

Atlar

Cemal Tollu eserlerinde toplumcu gerçekçi sanat felsefesini barındıran bir sanatçıdır. Atlar adlı eserinde sanatçı, sağlam fırça vuruşları, soyutlamacı tarzı ile kübist kaygılar içerisinde olduğunu hissettirmektedir. At tasvirine yer verdiği bu çalışma sanatçının başyapıtları arasında yer almaktadır. Eserde köşeli ve sert hatları ile güçlü yanları vurgulanan atlar ile sahipleri arasında üslup yönünden yakalanan benzerlik, insanlar ve atların tarih boyunca devam eden dostlukları ve yakınlıklarına dikkati çekmektedir.

7. Zeki Kocamemi (1901 – 1959)

Zeki Kocamemi

Mekkare Erleri, 1935

“Resim bir yapı gibi yoktan var edilir, bir abide gibi kurulur, bir duvar gibi örülür” diyen Zeki Kocamemi, kübist ve dışavurumcu anlayışta eserlerini üretmiştir. Zeki Kocamemi, ortak bir yazgıyı paylaşan askerleri anlattığı Mekkare Erleri adlı eserinde, ulusun Kurtuluş Savaşı’na karşı duyduğu ortak istenci görselleştirmiştir. Mekkare Erleri adlı yapıtı bu konudaki en tanınmış eseridir. Kübist ve dışavurumcu anlayışla resmedilen bu eserde Kurtuluş Savaşı’nda güçlerini birleştiren insanların vatanlarını kurtarma adına yaşadıkları zorlukları ve cepheye malzeme götürmeleri anlatılmaktadır. Sanatçı bu resminde at tasvirine yer vererek mekkare yani hayvanlar aracılığıyla cepheye sevkiyat yapan askerleri resmetmiştir.

8. Cihat Burak (1915 – 1994)

Cihat Burak

Çocukluk Anısı

Cihat Burak, “Etrafı görmeleri kendilerine özgüdür. Resim tekniğini bilmedikleri için. İnsan zorla naif olmaz ki, naif doğulur. Mesela Aşık Veysel kör ama ne güzel şiirler yazıyor. Naif ressamlar da böyle. Benim naif ressam olmama gelince, ben Akademi’de perspektif gördüm. Pek naif ressam sayılmam.” diyor. Resimlerinde hayvan temasına sıklıkla yer veren, bu eserlerinde kendine has, fantastik kurgulu konular işleyen Cihat Burak, Türk resim sanatı içinde at tasvirine yer veren sanatçılarımızdandı.

9. Nuri İyem (1915 – 2005)

nuri iyem

Nalbant, 1944

Türk resim sanatında kadın portreleriyle tanıdığımız Nuri İyem 1915’te İstanbul’da doğmuştur. Sanatçı, toplumsal-gerçekçi sanat akımının Türkiye’deki önemli temsilcilerinden biridir. Anadolulu kadın portreleriyle tanınmıştır. Anadolu gerçeğine ulusalcı bir bakışla yaklaştığı göç resimlerinde de çalışan, emeğini topraktan çıkaran kadınları sembolize etmiştir. Eserlerinde at tasvirine yer veren sanatçı Nalbant adlı resminde atın nalının değiştirilmesini kendine has anlatımıyla tuvale aktarmış ve bu resmiyle Akademi’den birinci olarak mezun olmuştur.

10. Avni Arbaş (1919 – 2003)

Avni Arbas

Atlı Atatürk, 1991

Türk resim sanatında at tasviri denilince akla ilk gelen isimlerden biri olan Avni Arbaş’ın babası Kuva-yi Milliye’de süvari albayıdır. Sanatçı bu yüzden Kuva-yi Milliye resimlerinde at tasvirini sıkça işlemiştir. Avni Arbaş yapıtları hakkında söyle demiştir: “Aslında önemli olan, benim de yaptığım, modeli önüme koyup, oturup onu kopya etmek değil. Doğa bir araç, hatta resim bir araç… Ben düşündüğüm şeyi yapıyorum. Ama düşündüğüm şeyleri yapabilmem için yaptığım şeyleri tanımam gerek. Atı tanımadan at resmi yapılamaz. İnsan yaptığı şeyi tanımalı. Eğer söyleyecek sözünüz yoksa o zaman bir şey yapamazsınız.”

Avni Arbaş 1958 yılında ilk kez Paris’e gelen Nazım Hikmet’le tanıştı. Arbaş’ın resimlerini gören Nazım Hikmet, at figürlü resimlerinden esinlenerek Avni’nin Atları şiirini yazıp, sanatçıya armağan etmiştir. Mustafa Kemal ve Kuva-yi Milliye Atlıları, sanatçının severek işlediği konular arasındadır. Avni Arbaş resimlerini söyle yorumlamaktadır: “Ben belli bir atı ya da Kuva-yi Milliyeci’yi, Atatürk’ü değil, duygularımdaki, içimdekileri yapıyorum. Temalarım giderek bir nevi simgeye dönüşüyor. Resimde atlılar bir leke gibi resmin ortasında. Tek tek hepsi fark edilmese de hemen bu Kuva-yi Milliye diyebiliyorsunuz.”

10. İbrahim Balaban (1921 – )

ibrahim balaban

Mapushane Kapısı

Kendi kendini yetiştirerek akademik anlamda eğitim görmeden Türk resminde naif anlayışı ile önemli bir yere sahip olan İbrahim Balaban’ı resim eleştirmenleri “Anadolu insanının yaşamından ve halk efsanelerinden yola çıkarak toplumsal gerçekçi yapıtlar üreten ressam” olarak tanımlamaktadır. Nazım Hikmet Harman ve Bahar tablolarının yanında bu tablosu için de şiir yazmıştır.

Mapushane Kapısı
Altı kadın vardı demir kapının önünde / beşi toprağa oturmuş, ayakta biri;
Sekiz çocuk vardı demir kapının önünde/ besbelli henüz öğrenmemişler gülmeyi.
Altı kadın vardı demir kapının önünde / ayakları sabırlı, ellerinde keder,
Sekiz çocuk vardı demir kapının önünde/ cin gibi bakıyor kundaktakiler.

Altı kadın vardı demir kapının önünde / sımsıkı gizlemişler saçlarını,
Sekiz çocuk vardı demir kapının önünde / biri kavuşturmuş avuçlarını.
Bir jandarma vardı demir kapının önünde / ne dost ne düşman, nöbet uzun, hava sıcak.
Bir beygir vardı demir kapının önünde / nerdeyse ağlayacak.
Bir köpek vardı demir kapının önünde / burnu kara, tüyü sarı,
Kamış sepetlerde yeşil biber vardı / torbalarda kömür, heybelerde soğan sarmısak.

Altı kadın vardı demir kapının önünde
ve demir kapının ardında beş yüz erkek vardı efendim;
Altı kadından biri sen değildin, ama
Beş yüz erkekten biri bendim

11. Nedim Günsür (1924 – 1994)

Nedim Gunsur

Rıhtım Sokak, 1985

Sezer Tansuğ’un Beş Gerçekçi Türk Ressamı adlı kitabında adı geçen beş sanatçıdan biri olan Nedim Günsür, Nuri İyem, Neşet Günal, Turgut Zaim ve Cihat Burak’la birlikte bir döneme damgasını vuran sanatçılardan biridir. Nedim Günsür, hep etrafında olup bitene bakmış, resimlerinde yalın bir yaşamın izlenimlerini bırakmıştır. Bugünün penceresinden bakınca, Nedim Günsür, ne Nuri İyem, ne Neşet Günal ne de Turgut Zaim kadar köy odaklı, ne de bir Cihat Burak kadar bir kent ressamıdır. Gerçekçi, ama en ilginç resimleri yine de gerçekten uzaklaşarak fantastik bir boyut aradığı az sayıdaki resmidir. Sanatçı, çağdaş Türk resminde toplumsal olaylara kendi penceresinden bakan ve yaşadığı toplumun sıkıntılarının yanında, neşesini de yansıtan ressamlarımızdan biridir. Nedim Günsür’ün toplumun yaşayan bir parçası olan at kültürüne kayıtsız kalamadığı görülmektedir. Özellikle faytonlu at arabaları kompozisyonlarının yanı sıra at bakımı konulu tablolar da gerçekleştirmiştir. Atı yaşam kültürünün bir parçası olarak işlemiştir.

12. Bedri Rahmi Eyüboğlu (1913 – 1975)

Bedri Rahmi Eyuboglu

At Üstünde Aşıklar, 1945-46

Türk resminde yerel konulara kendi bakış açısı ile değinen, bu eserlerini toplumcu-gerçekçi tarzda ele alan Bedri Rahmi Eyüboğlu resimlerinde köy manzaraları, köy kahveleri, faytonlu, at arabalı yollar, iğde dalı takmış gelinler gibi Anadolu’ya özgü görünümler egemendir. Halk sanatından yola çıkarak yeni anlatım biçimleri aramıştır. Minyatürlerden de esinlenmiştir. Anadolu kilimlerinin geometrik, soyut biçimleri, çini, heybe, yazma ve çorapların bezeme düzeni ve renk uyumlarını kaynak olarak kullanmış, motifin ağırlık kazandığı süslemeci bir tutumla resimler yapmıştır. Eyüboğlu resimlerinde genellikle at tasvirine değinmiştir. At Üstünde Aşıklar adlı eserinde ise yerel folklorik öğeler, renkleri mozaik şeklinde yapılan fırça vuruşlarıyla noktacılığı anımsatmaktadır. Mozaik desenli bu yağlıboya tabloda kırat, şahlanmış gibidir. Atın üzerinde iki çıplak aşık oturur. Kızı kaçıran erkeğin elinde bir bağlama vardır. Kızın saçları rüzgarda savrulmaktadır. Tabloda Bedri Rahmi’nin terkisindeki kadının, eşi Eren Eyüboğlu olduğu sanılırdı. Oysa torunu Rahmi Eyüboğlu “O kadın, Mari Gerekmezyan’dır. Ayrıca resim mozaik dokusundadır, bu resim tekniği geçmiş resimlerine göre farklıdır. Bedri Bey’in Bizans ve Roma mozaiklerine büyük ilgisi vardı, bu resim o teknikle yapıldı.” der.

13. Turan Erol (1927 – )

Turan Erol

Kömür Dağıtım Yeri, 1986

Non-figüratif, lirik bir dışavurumculukla ele aldığı toplumsal ve yerel çalışmalarıyla tanınan Turan Erol, kırsal kesim görünümlerini eserlerine taşıyan, figüratif anlamda yaptığı çalışmalarıyla dikkati çekmektedir. Turan Erol yaptığı çalışmalarında at kültürünü eserlerinde vurgulamıştır. Kömür Dağıtım Yeri adlı çalışmasında kömür taşıyan at arabalarına yer vermiştir. Turan Erol şöyle diyor: “Küçükken çok iyi ata binerdim. Babamın hazır kundura mağazası vardı. Atlara da meraklıydı, at besliyorduk. İlk atımız bir doru küheylandı. Ben ısrarla bindim ata. Arkadaşlarım da hayret ederlerdi, “Bu bisiklete binemiyor ata çok güzel biniyor” diye. Atla alır başımı giderdim. Kömür Dağıtım Yerleri resimlerimde at figürünü biraz mahzun, hüzünlü olarak kulandım. Atla hayatını kazanan insanlar gelir iş beklerlerdi orada. Öyle koşu atı, binek atı olarak hiç resmetmedim atları.”

14. Orhan Peker (1927 – 1978)

Orhan Peker

At Başı

On’lar Grubu içerisinde yer alan Orhan Peker de eserlerinde hayvan temasını ve dolayısıyla at temasını işlemiştir. Peker çalışmalarını at başları üzerinde yoğunlaştırmış, figürü lekeci bir anlatımla çözümleyerek rengi öne çıkaran resimler yapmıştır. Orhan Peker fırçasının dinamik dokularıyla, biçime, renge ve kompozisyona egemen olan paletiyle, lekesel anlatımlarla ele aldığı at çalışmaları yapmıştır. Türk resminde at tasvirini ele alan önemli sanatçılarımızın başında gelen Orhan Peker’in atları, kahramanların, süvarilerin atları kadar ihtişamlı değil, sıradan, gösterişsiz, yorgun, bıkkın, yük beygirleridir. Ferit Edgü, sanatçının atları hakkında şunu dile getirmiştir: “Avni Arbaş, ne kadar kükremiş, şaha kalkmış, Kuva-yi Milliye atlarının ressamıysa, Orhan Peker de, o denli yorgun, bitkin, araba atlarının, beygirlerin ressamıdır. Sanatçı, torbalı atların ve yük beygirlerinin örtü ve torbalarını geleneksel el sanatlarımızın motifleri ile süslemiş, resimde bir renk armonisi yaratmıştır.”

15. Yalçın Gökçebağ (1944 – )

Yalcin Gokcebag

Düğüne Gidenler

Yalçın Gökçebağ’ın farklı bir fırça vuruşu var. Fırçayı tuvale sürmüyor, küçük darbelerle noktasal izler bırakıyor ve minyatürü çağrıştıran tablolar çıkıyor ortaya. Renklerindeki mutluluk Anadolu kırsalına tepeden ve mutlu bir gözle bakmasından kaynaklanıyor. Yalçın Gökçebağ, bir zamanlar sahnelerde bağlama çalan, TRT’de kameramanlık yapan bir köy enstitüsü mezunu resim öğretmeni. Türk resminde naif geleneğin en önemli temsilcisi sayılan Yalçın Gökçebağ, çalışkan Anadolu köylüsünü resmettiği hasat resimleriyle tanınmaktadır. Yalçın Gökçebağ’ın yapıtlarında at, Anadolu insanının vazgeçilmezi ve en büyük yardımcısı olarak sunulmaktadır. Naif resim anlayışı ile yaptığı eserlerini toplumcu gerçekçi bir atmosferde tuvallerine aktarmış, buğday tarlalarındaki at arabalarını püsküllü koşum takılarıyla resmederek geleneksel motiflere yer vermiştir.

Kaynak
Çağdaş Türk Resim Sanatında At Tasvirleri


Facebook Yorumları

1 Yorum
  1. at resmi 21/12/2020 / Cevapla

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir