Menu

Auguste Rodin’in Kendi Eserleri İçin Düşünceleri



Heykelin büyük ustası, modern çağın en önemli öncülerinden Auguste Rodin’in 1914’te yayımladığı Les Cathédrales de France adlı kitabından önce, özellikle dergilerde az sayıda kısa denemeler ve makaleler yayımladığı biliniyor. Bu metinleri ve ressam Henri Dujardin-Beaumetz’in sanatçıyla yaptığı görüşmelerden alıntıları, Rodin’in eserleriyle birlikte sunuyoruz.

Auguste Rodin, Danaïd, 1885

Auguste Rodin, Danaïd, 1885

“Birine heykeli öğretmek istiyorsanız onu doğa ile baş başa bırakmanız gerekir ve doğa karşısında yeterince güçlendiği zaman ona şöyle dersiniz: Şimdi de Antik Çağ’da neler yapıldığına bak. Ancak böyle yaparsınız, bu sanatı yepyeni bir enerji kaynağı olarak görebilir. Hiçbir zaman doğa ile doğrudan mücadele etmemiş yeni başlayan birine antik sanatı verdiğimizde hiçbir şey anlamayacak, kişiliğini kaybedecektir.”

“Antik sanat yüce bir şeydir, çünkü doğrudan doğruya doğadan ve yaşamdan çıkmıştır. Bence, onu kötü incelemektense hiç incelememek çok daha iyi… Antik sanat, sanatçının alfabesi değil,  emeğinin karşılığı olarak görülmelidir. Onu kopyalamayı ya da yorumlamayı emretmiyor bize; onun gibi yapmayı emrediyor; bu ikisi farklı şeyler ve bizlere sunduğu bütün yapıtlar aracılığıyla şu dersi veriyor: Tek bir okula gidin. Doğa okuluna.” (Le Musée Dergisi, Ocak-Şubat 1904)

Auguste Rodin, Pallas With The Parthenon, 1896

Auguste Rodin, Pallas With The Parthenon, 1896

“Diyelim ki şimdi, bugün bu yapıtı anlamak istiyorsunuz; kopyalamayın; tam tersine ona sırtınızı dönün, yoldan geçen bir kadından aynı jesti yinelemesini isteyin ve ona iyice bakın: Sırası geldikçe bütün kaslar tek tek harekete geçecek ve size kısacık anlarda kendi güzelliklerini gösterecekler. Doğada kımıldayan her şey, size açıklamalar yapan öğretmenlerdir. Sonra her şey dinginliğe gömülür. Bitti, ama anladınız, şu mermerin dış inşasından çok daha iyi nüfuz ettiniz, bir an için de olsa onu daha önce yaratmış olanın edindiği izlenimi siz de yaşamış oldunuz.” (Le Musée Dergisi, Mayıs-Haziran 1904)

Auguste Rodin, The Gates of Hell, 1880-1917

Auguste Rodin, The Gates of Hell, 1880-1917

“Heykelcilikte perspektife daha az ihtiyacınız oluyor, belli bir derinlikte olması gereken alçak kabartmalar dışında. Perspektif hakkında bildiklerim içgüdülerden ibaret. Gençken, insanın heyecanını öldüren soğuk bir bilgi olduğuna inandığım için geometriden nefret ediyordum. Öğrenmek zorunda kaldım elbette ve o gün bugündür yaptığım her şey geometriye dayanıyor. Yaşamın kendisi de geometrik, bu çok geç farkına varabildiğimiz bir hakikat. Yine de, benim kullandığım geometrinin bana özgü olduğunu söylemeliyim, ama hiç kuşkusuz diğer geometriye oldukça yakın. Aritmetik bilmeyen bir köylü gibiyim: Kendine özgü usullerle işlem yapan bir köylü gibi.”

“Yunanlar bütün güçlerini doğadan aldılar; ben de aynı şeyi yapıyorum, bütün ilhamımı modelimde buluyorum. Konunun çekiciliği de buradan geliyor. Düşüncenin esas olduğunu ve yapıtı yücelttiğini öne süren öğretiye karşıyım. Ben daha çok, çalışmaktan doğan gücün düşünceyi zenginleştirdiğine inanıyorum. Düşünce kendi başına cılız kalır.” (North American Review Dergisi, Şubat 1905)

Auguste Rodin, Torse de l'Âge d'airain drapé, 1895-96

Auguste Rodin, Torse de l’Âge d’airain drapé, 1895-96

“Pek çok insan, plastik konulardaki cehaletini örtmek için anatomik betimlemelerden yararlanıyor ve bedenin mimari yapısını oluşturan çeşitli öğelere adlar veriyorlar! Çok yazık. Oysa plastik alanında iki başlı, üç başlı kol kası ya da uyluk kası gibi bilgiç sözcüklerin yeri olmadığı gibi, kol ve bacak gibi yaygın kullanılan sözcüklerin de hiçbir anlamı yok. Sanat yapıtının sentezinde kollar ve bacaklar, eğer aynı etkiye dayanan planlarda buluşuyorlarsa değer taşırlar. Üstelik doğada da aynı durum söz konusudur ve doğa, çözümlemeye dayanan betimlemelerimizle ilgilenmez.” (L’Art et les Artistes Dergisi, Mart 1914)

Auguste Rodin, L'Homme au nez casse, 1875

Auguste Rodin, L’Homme au nez casse, 1875 (Kırık Burunlu Adam)

“İlk atölyem! Hiçbir zaman orayı unutmayacağım; çok zor zamanlarım geçti. Gobelins yakınlarında Lebrun Sokağı’nda yıllığı yüz yirmi franka bir ahır buldum. İyi kapanmayan pencerelerden, kapıdan, her yerden hava giriyordu. Çatıdaki taşların bazıları yıpranmış, bazıları da rüzgar yüzünden kaymıştı ve içeride sürekli hava akımı vardı. Buz gibi soğuk oluyordu; köşelerden birine kuyu kazılmıştı ve suyun düzeyi bilezik taşına yakındı; mevsim ne olursa olsun insanın içine işleyen bir rutubet geliyordu. Kırık Burunlu Adamı orada yaptım. Tek düşündüğüm çalışmaktı; duvarlar eskizlerle, figürlerle, bitirdiğim parçalarla doluydu.” 

“Kopyaladığım modelin profillerini sistemli inceleyerek çalışıyorum, çünkü önemli olan doğadaki gücü ve kararlılığı yapıtta bulabilmek. İnsan bedeni dile getirilirken ona ait profillerin tamamen doğru olması önemli. Hep bu yöntemi kullandım. Kırık Burunlu Adam’ı da böyle yaptım. O zamanlar 24 yaşındaydım.”

“O yılın kışı daha da zor geçti; geceleri ateş yakamıyordum. Kırık Burunlu Adam dondu. Başının arkası çatladı ve düştü. Yalnızca yüz kalıbını elimde tutabildim; Salon’a gönderdiğimde reddedildi.” (Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’te yaptığı görüşmelerden)

Auguste Rodin, Mignon, 1867-68

Auguste Rodin, Mignon, 1867-68

“Cesaretim kırılmadı, yeni bir atölye tuttum, yeni bir figüre başladım. Dolaysız bakan gözler, dar, iradeli, inatçı alın, dimdik ve yerine tam oturan bir burun, kımıltılı ve hareketli burun delikleri, taptaze bir çiçek gibi açılmış küçücük bir ağız. Nihayet saçlar, alnın aşağılarından ve şakaklardan başlayan saçlar karman çorman edilmiş sanki kalın lüleler halinde, zayıf ve kaslı omuzlarına düşüyorlar; devasa bir yeleymiş gibi köylü kadının gururlu maskesini çerçeveliyor, hatta gölgeliyorlar.” (Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’te yaptığı görüşmelerden)

Auguste Rodin, L’Âge d’Airain, 1877

Auguste Rodin, L’Âge d’Airain, 1877

“Tunç Çağı heykelim reddedildi. Kalıbı insan bedeninden çıkardığım iddia edildi. Birisi, kalıbı doğadan çıkarıldığı halde, heykel oldukça güzel; her şeye rağmen heykeli kabul etmek lazım dediği için Tunç Çağı’nın gözden geçirilmesine karar verildi. Böyle bir haksızlık, böyle bir alçaklık beni öfkelendirmişti. Tunç Çağı’nı Belçikalı bir askerle çalışmıştım, çünkü o sıralar Belçika’daydım.” (Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’te yaptığı görüşmelerden)

Auguste Rodin, The Walking Man, 1877

Auguste Rodin, The Walking Man, 1877 (Yürüyen Adam)

Auguste Rodin, Saint John The Baptist, 1880

Auguste Rodin, Saint John The Baptist, 1880 (Vaftizci Yahya)

“Bir sabah atölyenin kapısı çalındı; içeriye giren İtalyan adamın yanında, daha önce bana poz vermiş bir vatandaşı vardı. Abruzzi köylüsüydü; bir gün önce ülkesinden gelmişti ve bana modellik yapmak istiyordu. Görür görmez hayran kaldım; bu kaba saba, yabani adamın edasında, hatlarında, fiziksel gücünde kendi ırkının bütün şiddeti ve gizemi vardı. Hemen aklıma Vaftizci Yahya heykelini yapmak fikri geldi; doğaya ait olan, meczup inançlı bir adam, kendinden daha yüce birini muştulamak için gelmiş kutsal bir haberci.”

“Köylü soyundu, daha önceden sanki hiç poz vermemiş gibi döner masaya çıktı; başı yukarıda, torsu (baş, kol  ve bacakları kopuk gövde parçası olarak bulunmuş heykel) dimdik, pergel gibi açılmış iki bacağına birden yüklenerek poz verdi. Bu hareket o kadar doğru, o kadar özgün ve o kadar gerçekti ki haykırdım: “Bu bir yürüyen adam!” Gördüklerimi hemen yapmaya karar verdim. Oysa o güne kadar modeli incelerken, alışkanlık gereği yürüyün deniliyordu, bu yüzden de bedenin bütün dengesi, doğrudan doğruya tek bir bacakta kuruluyordu; çok daha uyumlu, çok daha zarif hareketler bulmanın mümkün olduğu ve yordam denilen şeyin yansıtılabileceği sanılıyordu. Figürün çekülünü iki bacağa dayandırmayı düşünmek zevksizlik, geleneklere hakaret etmek olarak görülüyor ve neredeyse bir sapkınlık sayılıyordu. Zaten ben en baştan beri kararlı ve inatçıydım. Tek düşündüğüm yaptığımın kesinlikle iyi olmasından başka bir şey değildi; çünkü edindiğim izlenimi birebir dile getirmezsem, yaptığım heykelin gülünç olacağını ve herkesin alay edeceğini biliyordum. Sonuç olarak modlajı kendi istediğim gibi yapmaya, doğaya, yani hakikate yaklaşmaya yemin ettim. Arka arkaya yaptığım Yürüyen Adam ve Vaftizci Yahya böyle ortaya çıktı. Rastlantıların bana gönderdiği modeli kopyalamakla yetindim.” (Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’te yaptığı görüşmelerden)

Auguste Rodin, Ugolin et ses enfants, 1882

Auguste Rodin, Ugolin et ses enfants, 1882 (Ugolino ve oğulları)

“Üstelik modelim her tür zalimliği yapabilecek korkunç bir yaratıktı; hem uygar insanın nazik kötülüğü vardı onda, hem de yabani insanın kalleşliği, gözlerindeki parlaklık, gece vakti yırtıcı bir hayvanın gözlerine yerleşen ışığı andırıyordu; güldüğü zaman ise kurt derdiniz. Onunla birlikte Ugolino Ölü Çocuklarının Ortasında heykelini yaptım. Yalnızca doğayı kopyalarken güçlü düşüncelere kapılabiliyorum. Doğayı gördüğüm an, önünde diz çökecek güzellikler gösteriyor bana.” (Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’de yaptığı görüşmelerden)

Auguste Rodin, Buste de Victor Hugo dit, à l'illustre maître, 1883

Auguste Rodin, Buste de Victor Hugo dit, à l’illustre maître, 1883 (Victor Hugo’nun büstü)

“İlk gördüğümde Victor Hugo beni derinden etkiledi; gözleri harikaydı, olağanüstü geldiler bana; o sıralar, öfkeli ya da mücadeleci düşüncelerin etkisi altında olduğunu sanıyorum. Çünkü doğal görünümü iyi bir insan olduğunu gösteriyordu. Sanki Fransız Jüpiter’e bakıyor gibiydim. Onu daha iyi tanıyınca Jüpiter’den çok Herkül’e benziyormuş gibi geldi. Portresini ya da büstünü yapmak için ısrar edenler o kadar çoktu ki poz vermek istemiyordu; kısa bir süre önce Vilain adında bir heykelciye uzun saatler poz vermişti. David d’Angers’e karşı büyük hayranlık ve saygı duyduğu için ondan başkasının büstünü yapamayacağını düşünüyordu. Buna rağmen, Bayan Drouet yarım saat benim için poz vermeye ikna etmişti, fazla değil. Yaptığım büstün kötü olacağından o kadar emindi ki, bakmıyordu bile; çevresindeki insanların büste yönelttikleri eleştiri beni epeyce zor durumda bıraktı.”

“Otelin çiçeklerle ve yeşil bitkilerle tıka basa dolu verandasında saatlerce çalışıyordum. Zaman zaman Victor Hugo’yu sert ve soğuk bir edayla salondan geçerken görüyordum; dalgın, düşünceli, odanın en dibindeki koltuğa yönelip oturuyordu. Petite Ecole’nin müdürü Lecoq de Boisbaudran, daha sonraları eğitimde kullanılmasına izin verilen bir yöntem öğretmişti bana; belleği esas alan sayısız desen çalışmış ve gözlem yapmayı öğrenmiştim. Bu yöntemden her zaman yararlandım, özellikle de bu çalışma sırasında.”

“Her zamanki gibi çalışmadığım için ya onun yanında, ya da arkasında duruyor, gözlerimle izleyerek hızlı taslaklar yapıyor ve kareli kağıtlarda olabildiğince çok profil çıkarmaya çalışıyordum; bana bakmıyor ama beni uzaklaştırmayacak kadar iyi davranıyordu, kısaca bana tahammül ediyordu. Çok sayıda baş deseni yaptım ve daha sonra büstteki profilleri bunlarla karşılaştırdım; sonunda büst bitti, ama ne büyük zorlukla. Elimden geldiğince başarılı bir iş yapmaya çalıştım.”

Auguste Rodin, The Kiss, 1882

Auguste Rodin, The Kiss, 1882

“Yalnızca hakikate yaklaşarak sanat yapabilirsiniz; yani peşinden gidilmesi gereken tek model doğadır. Çünkü bize ilham veren, etkilerlerle hakikati sunan, biçimlerdeki hakikati gösteren doğanın ta kendisidir; onu içtenlikle kopyaladığımızda bütün bunları birleştirme ve ifade etme olanaklarını sağlayan odur.”

“Ayrı ayrı iki figür kopyalamıştım, yan yana koydum; bu kadarı yetti ve buluşan bu iki bedenden Françoise de Rimini ve Paola çıktı. Bütünsel düşünce daha sonra beliriyor, heykeli ortaya çıkarırken ki incelemeleriniz ve gösterdiğiniz gayret sayesinde, doğa yavaş yavaş yapıtınızda can buluyor.” (Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’te yaptığı görüşmelerden)

Auguste Rodin, Paolo y Francesca en las nubes, 1904-1905

Auguste Rodin, Paolo y Francesca en las nubes, 1904-1905 (Paolo ve Francesca bulutlarda)

“Sanatta karşı karşıya kalınabilecek en büyük zorluk, iyi desen yapma gerekliliğinden doğar; üstelik diğer zorluklara da hükmettiği için, öncelikle bunun üstesinden gelmek gerekir; yalnızca desen bilgisi sayesinde karşılaştırma yapmayı, değerlendirmeyi ve esas olanı saptarken yalınlığı ifade etmeyi başarabilirsiniz. Desen sayesinde yaptığınız doğallığın gücünü kazanır, desen yoksa hakikat de yoktur.”

“Eskizde, kişinin yalnızca edasını göstererek onun hareketlerini daha canlı hale getirebilirsiniz.” (Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’te yaptığı görüşmelerden)

Auguste Rodin, La Catedral, 1908

Auguste Rodin, La Catedral, 1908

“Renk vermeye çalışmak! Bir heykel sanatçısının asla kullanmaması gereken bir ifade! Heykelde leke yoktur; yalnızca doğru biçimler vardır; ışığın dağılımını ise doğanın kendisi verir.”

“İster bahçede olsun, ister kamuya açık bir alanda, güzel olan bir yapıt bütün gücünü ışığın her tür kaprisine teslim olmaktan alır, gücünü orada gösterir; renklerin birliği biçimlerin birliğine eklenir; bütün bunlar birbirini ayakta tutar, birbirlerine bağlanırlar.”

“Belli bir insan figürünün güzel olması için hakiki olması şarttır. Belli bir kompozisyonun güzel olması için, sanatçının dile getirmek istediği şeyi birebir ifade etmesi şart; doğanın ifadesi olan bir kompozisyonun kabullenilmiş kurallarla ne tür bir ortak yanı olabilir?” (Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’te yaptığı görüşmelerden)

Auguste Rodin, Eternal Spring, 1907

Auguste Rodin, Eternal Spring, 1907

“Etkileyici bir hareket, hayranlık uyandıran bir duruş, bütün eylemi dile getiren doğru bir jest gördüğümde hızla taslağını yaparak, hatta yalın bir çizgiyle bu jesti ifade ederek onu tespit edebiliyorsam hissettiklerimi yansıtma fırsatını da yakalayabiliyorum ve heykel yapma girişiminde bulunabiliyorum.”

“Belli bir hareketin hakiki olduğu izlenimini yaratmak için, bedenin dengesini kuran her şeyi ifadeye yönlendirmeniz ve o dengeyi kendi göreliliği içinde seziyor olmanız gerekir. Koşan bir insanın yalnızca bacakları değil, bütün bedeni eyleme katılır ve bacaklara yardım eder; uyuyan bir insanın yalnızca başı değil, bütün bedeni gevşer ve dinlenmeye geçer.” (Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’te yaptığı görüşmelerden)

Auguste Rodin, Bust of Albert-Ernest Carrier-Belleuse, 1882

Auguste Rodin, Bust of Albert-Ernest Carrier-Belleuse, 1882

“Büst yapmak için ne kadar sebatkâr olmak gerektiğine ve onun gerçek karakterini bulup yansıtmak için ne kadar mücadele etmek gerektiğine inanamazsınız; modelin bünyesindeki katı, esnek, geniş ve özgür karakterleri ortaya çıkarıp vurgulamanız gerekir. Gençken, bana hoş gelen pek az erkek ve kadın vardı. Ama uzun süre inceledikten sonra hepsinin güzel olduğunu anladım; hepsinin kendine göre bir karakteri olduğu için.” 

“Güzel olan bir büst, modeli kendi manevi ve fiziksel gerçekliğiyle yansıtır, onun gizli düşüncelerini dile getirir, ruhunun  en gizli köşelerini, onun yüce ve zayıf noktalarını yoklar; bütün maskelerini düşürür. Bir tür diriliştir bu, çünkü onun varlığında atalarımızın ruhunun yeniden hayat bulduğunu hissederiz. Sanatçı, yalnızca duyarlığıyla bile bir yalvaç, bir kâhindir artık.”(Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’te yaptığı görüşmelerden)

auguste rodin vazo

Rodin, 1879 ve 1882’ye kadar Sèvres Porselen Fabrikası’nda çalışır, daha sonra 1880’lerin sonuna kadar ara sıra yine devam eder. Heykeltraş Albert-Ernest Carrier-Belleuse tarafından tasarlanan vazoya dekoratif motifleri Rodin yapar.

“Geçim sorunları yüzünden mesleğimin bütün alanlarını öğrendim. Oldukça uzun bir süre ayar yaptım, mermer parçalarının kabasını aldım, kuyumcuda taş yonttuğum, bezeme yaptığım da oldu. Bu kadar zaman kaybettiğime üzülüyorum; farklı işlerde gösterdiğim bunca gayreti, güzel bir yapıtta somutlaştırabilirdim. Yine de bütün bu tecrübeler işime yaradı. Başkalarının yanında epeyce çalıştım. Benim gibi yoksul olan, devlet yardımı alamayan ve yatacak yeri olmayanlar her tür işte çalışıyorlardı. Bir tür çıraklık oldu bu benim için; kâh kuyumcunun yanında küpe yaptım, kâh torsu üç metrelik dekoratif figürlerde çalıştım ve mesleğin farklı yönlerini öğrendim.” (Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’te yaptığı görüşmelerden)

Auguste Rodin, Cambodian Dancer, 1906

Auguste Rodin, Cambodian Dancer, 1906

“Heykelde iyi icra, kendini profilde gösterir; hacimde gösterir. Eğer iyi desen yapıyorsanız, doğruyu yapma arzusuyla yanıp tutuşuyor ve samimi bir arayışa giriyorsanız iyi heykel yaparsınız. Ama eğer, yaptığınız işin doyurucu olmasıyla yetiniyorsanız asla ondan daha iyisini yapamazsınız. Şu sözleri ne kadar çok duydum: “Artık öylece bırakın. Hiç dokunmayın”, bazen haklı olarak. Ama ben devam ettim, daha ileriye gitmek istiyordum.”

“Bugüne kadar binlerce desen yaptım; bugün bile hemen hemen her gün desen çalışıyorum. Bu çalışmaların işime ne kadar yaradığını anlatamam. Günümüzde desenle yeterince ilgilenilmiyor, ne yazık ki desen ihmal ediliyor.” (Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’te yaptığı görüşmelerden)

Auguste Rodin, Premiere Impression d’Amour, Woman:Child, 1901

Auguste Rodin, Premiere Impression d’Amour, Woman/Child, 1901

“Figüre başlarken önce yüze, sırta, sağ ve sol profillere bakıyorum. Yani dört açının verdiği profillere; sonra elimdeki çamuru, tıpkı figür gibi ve olabildiğince ona uygun biçimde büyük bir kütle halinde yerleştiriyorum. Daha sonra ara profiller yapıyorum, böylece dörtte üç profiller ortaya çıkıyor, ardından hem çamuru hem de modeli sürekli döndürüp birbirleriyle karşılaştırıyor ve düzeltiyorum.”

“İnsan bedeninde profili veren şey, bedenin bittiği yerdir, yani profili insan bedeni sunar.” (Ressam Henri Dujardin-Beaumetz ile 1913’te yaptığı görüşmelerden)

Kaynak
Cehennem Kapısına Doğru Düşünce Kıvılcımları – Auguste Rodin (Çeviren: Ayşegül Sönmezay)


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir