Yüzüklerin Efendisi’nin yazarı, fantastik edebiyatın babası John Ronald Reuel Tolkien, 3 Ocak 1892’de o dönemde Güney Afrika’da Oranj Devleti adıyla anılan bir ülkenin Bloemfontein ÅŸehrinde dünyaya gelir.
1896 yılında babasını kaybeden Tolkien, annesiyle birlikte İngiltere’nin Birmingham kentinde bir köy olan Sarehole’a yerleÅŸir. Bu köy, Tolkien’in zihninde büyük bir etki bırakır; bu nedenle yazarın Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi kitaplarında yer alan Shire köyünü yazmasında büyük öneme sahiptir.
Tolkien, anne ve babası ile, 1892
King Edward’ın Okulu’nda eÄŸitim görmeye baÅŸlayan Tolkien’in, kısa zamanda dile olan yatkınlığı ortaya çıkar. Tolkien, 1911 yılında klasik diller eÄŸitimi almak için Exeter Koleji’ne gider. Burada, 16 yaşındaki Tolkien, 19 yaşındaki son sınıf öğrencisi Edith Bratt’e aşık olur. Koyu bir Katolik olan Tolkien’in velisi konumundaki Peder Francis, kızın Protestan olmasından dolayı Edith ile görüşmesini yasaklar.
1914 yılında Birinci Dünya Savaşı patlak verdiÄŸinde Oxford’da üniversite son sınıfta olan Tolkien, ertesi yıl İngiliz Dili ve Edebiyatı’nı birincilikle bitirip teÄŸmen olarak orduya katılır. Tolkien Haziran 1916’da Fransa’ya gönderilmeden önce, niÅŸanlısı Edith, pazar günü yapılan kilise ibadetlerine katılmamak ÅŸartıyla KatolikliÄŸe geçer. 22 Mart 1916’da evlenirler. Tolkien, en yakın üç arkadaşından ikisinin öldüğü Somme Muharebesi’ne katılır; ancak yılın sonlarına doÄŸru hastalanır ve İngiltere’ye geri gönderilir.
Tolkien ve eÅŸi Edith Bratt
Savaşın ardından Tolkien, Oxford’da profesör olarak akademisyenlik yapar. 1925-1945 arasında Anglo-Sakson, 1945-1959 yılları arasında ise İngiliz Dili ve Edebiyatı dersleri verir.
Tolkien’in dil üzerine büyük bir yeteneÄŸi ve merakı vardı. Küçük yaÅŸtan itibaren filoloji, epistemoloji ve edebiyat ile ilgilenmeye baÅŸlar. Özellikle Anglo-Sakson kültürünün, katolik etiÄŸinin ve çeÅŸitli mitolojilerle Fin dilinin etkisinde kalır. Bu alanlarda son derece yetkin olan Tolkien, ilgisini çeken konuları adeta derleyerek yepyeni bir hayal dünyası ve ona özgü diller yaratır ve bunu Yüzüklerin Efendisi’ni oluÅŸturmak için temel alır.
Tolkien, oğlu Christopher ile, 1928
Tolkien’in 1937 yılında yayımlanan Hobbit adlı kitabı, Yüzüklerin Efendisi’ne bir giriÅŸ niteliÄŸindedir. Hobbit, çeÅŸitli kesimlerce bir dil profesörünün masal kitabı yazması gülünç bulunarak olumsuz yorumlansa da, çok büyük bir eleÅŸtirmen ve okur kitlesi tarafından beÄŸeniyle karşılanır.
Tolkien, Hobbit ırkının zaafları ve potansiyeliyle insanlığı temsil ettiÄŸini söyler. Cücelerden bile kısa boylu, yemeye, içmeye ve eÄŸlenmeye düşkün, iyi yürekli, mutlu ve kendi küçük köylerinde her tür maceradan uzak yaÅŸayan hobbitler için her ÅŸey büyücü Gandalf onları ziyaret edene kadar yolundadır. Kitap, bir hobbitin, Bilbo Baggins’in fantastik maceralarından oluÅŸur. Bilbo Baggins, büyücü Gandalf ve cücelerle birlikte, cücelerin hazinesini kötü ejderha Smaug’dan geri almak için aslında hiç de istemediÄŸi bir yolculuÄŸa çıkar. Ancak hobbitin içinde henüz keÅŸfedemediÄŸi maceracı bir yan vardır ve yolculuk ilerledikçe Bilbo Baggins, kendi cesaretinin ve gücünün farkına varmaya baÅŸlar.
“Hobbit nedir? Sanırım günümüzde hobbitler biraz açıklama gerektiriyor; zira nadir bulunur ve bize verdikleri isimle Büyük Ahali’den uzak dururlar. Yaklaşık yarı boyumuzda ve sakallı cücelerden daha küçük, ufak bir halktırlar (veya öyleydiler). Hobbitlerin sakalı yoktur. Seninle ben gibi iri ve ahmak kimseler, bir mil öteden duyabilecekleri fil gürültüsünü andıran seslerle paldır küldür yaklaşırken, sessizce ve hızla ortadan kaybolmalarına yardım eden olaÄŸan cinsten büyü dışında, büyüyle ilgileri yok denecek kadar azdır. YaÄŸları genelde karın bölgesinde toplanmıştır; genelde canlı renkler giyerler (baÅŸta yeÅŸil ve sarı); ayak tabanları köselemsi bir deriyle, ayaklarının üzeri de genellikle kahverengi olan saçları gibi sık ve kıvırcık tüylerle kaplı olduÄŸundan ayakkabı giymezler; uzun ve maharetli esmer parmakları, güleç çehreleri vardır ve tok, çınlayan kahkahalar atarlar (özellikle de imkan buldukça günde iki kez yedikleri) akÅŸam yemeklerinden sonra.” (Hobbit)
Tolkien ailesi (Bu fotoğrafta 3 çocukları görülse de, 4 çocukları olmuştur: John Francis Reuel Tolkien, Michael Tolkien, Christopher Tolkien, Priscilla Tolkien), 1940
Hobbit’in başarısı, Tolkien’i daha ciddi bir çalışmaya başlaması için cesaretlendirir ve üslup ve yazım tekniği konusunda Hobbit’ten ayrılan, ama onun devamı niteliğindeki Yüzüklerin Efendisi serisini yazar.
Tolkien’nin üniversitede öğrenciyken yazmaya baÅŸladığı Yüzüklerin Efendisi, Hobbit’te kurgulanmış öyküyü sürdürür; fakat bunu çok daha ağır bir dille, aşırı deÄŸerlendirilebilecek bir titizlikle yapar. Hobbit’in sahip olduÄŸu masalsı anlatım, Yüzüklerin Efendisi kitaplarında yer almaz. Seri, üç kitaptan oluÅŸur: Yüzük KardeÅŸliÄŸi, İki Kule, Kralın Dönüşü. Yazar, üçlemesini 1954-1957 yılları arasında tamamlar.
Yüzüklerin Efendisi’nin eski destanlarla ve Katolik öğretiyle olan baÄŸlantıları çok rahat görülebilir. Nors Mitolojisi’nde görülen dokuz katmanlı dünya modelinde ölümlülerin yaÅŸadığı ve denizle çevrelenmiÅŸ katman Midgard, Yüzüklerin Efendisi evrenindeki Orta Dünya’nın esin kaynağıdır. En çok Nors (İskandinav) mitolojisinden etkilenen Tolkien’in eseri, Snorri Sturluson’un yazdığı Poetic Edda, Alman destanı Nibelungen ve onun İskandinav versiyonu Volsung Sigurd ile büyük benzerlikler taşır.
Nibelungen destanında kendi iradesi olan bir yüzükten söz edilir. Tolkien, bundan tek etkilenen kiÅŸi deÄŸildir elbette. Alman besteci Wagner, bu destan üzerine bir opera bestelemiÅŸ, aynı konu üstüne pek çok film ve dizi çekilmiÅŸtir. Ancak Tolkien’i ve Yüzüklerin Efendisi’ni farklı kılan bunu baÅŸka destanlarla ve motiflerle harmanlayıp yepyeni bir dünyaya entegre etmesidir. Bir Anglosakson destanı olan Beowulf, Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit için önemli bir diÄŸer kaynaktır.
Yüzüklerin Efendisi, her ne kadar modern edebiyatın bir ürünü olsa da, yazıldığı dönemde çoktan unutulmuÅŸ bir edebi anlayışın özelliklerini taşımaktadır. Orta ÇaÄŸ Edebiyatı’nda sıkça kullanılan ve modern edebiyatla beraber parıltısını kaybetmiÅŸ, romansı, yani basitçe Orta ÇaÄŸ şövalyelik sistemiyle karakterize edilen epik ve romantik anlatı tarzını hikayesine temel olarak benimseyen Tolkien, okurlarına hayal güçlerinin dahi ötesinde bir dünya sunar.
Tolkien, 1955
Tolkien’in kendi hayat deneyimlerinin de eserlerinde etkileri olduÄŸu görülmektedir. Bir anektoduna göre, Yüzüklerin Efendisi’nin odak noktası olan kıymetli ve lanetli yüzüğe, 1929’da Gloucester’deki Roma dönemine ait bir arkeolojik kazı ziyareti ve orada ortaya çıkarılan bir tarihi eser ilham kaynağı olmuÅŸtur. Tolkien’in Birmingham yakınlarındaki Sarehole’daki çocukluk anılarının, Hobbitlerin vatanı olan Shire’a temel teÅŸkil ettiÄŸi de kabul edilir. Hobbitlerin Orta Dünya’nın karanlık hırslarından korunan pastoral bir kırsal olan Shire, Tolkien’in düşüncesine göre saf, henüz bozulmamış sanayi öncesi İngiltere’nin idealize edilmiÅŸ bir versiyonu olarak kabul edilebilir.
Yüzüklerin Efendisi serisindeki yerler için, Tolkien’in yolculuklarının ilham kaynağı olduğu görüşü mevcuttur. Buna göre elflerin diyarı olan, doğa içerisinde sanatsal bir yapı ile bütünleşik yapıdaki Rivendell şehri, Tolkien’in 1911’de İsviçre Alpleri’ne yaptığı seyahatten ortaya çıktığı iddia edilmektedir. Elflerin yapısı gözetildiğinde, fiziksel dış görünüşlerinin ve karakter özelliklerinin İsviçre gibi modern Avrupa toplumunu temsil ettiği düşünülebilir. Elflerin, Orta Dünya’nın tamamını ilgilendiren politik konular karşısında mutlak tarafsız kalma ısrarı, dünya politikasında tarafsızlığı ile bilinen İsviçre ile doğrudan bağlantı kuran örneklerden biri olarak kabul edilir.
Tolkien’in yaptığı bir sulu boya çalışma, 1937
Tolkien’in en yakın arkadaşım, sırdaşım diye tanımladığı Oxford Üniversitesi’nde öğretim üyesi C.S. Lewis (Narnia Günlükleri ve Kozmik Üçleme’nin yazarı) ile yakın bir dostluÄŸu söz konusuydu; hatta Tolkien’in eÅŸi Edith’in zaman zaman Lewis’i kıskandığını söyleyecek kadar abartılı bir yakınlıktı. Ortaya çıkan not defterinde, Lewis’in sürekli ben yerine biz diyecek kadar yakın bir dostluk olsa da, zamanla gerek kiÅŸisel gerek ideolojik düşünceler nedeniyle aralarına bir soÄŸukluk girdiÄŸi biliniyor. Lewis, dini inancında ciddi bocalamalar yaÅŸarken, onu deizmden, Hristiyanlığa dönmeye Tolkien ikna eder. Ancak Lewis’in Anglikanizm’i seçmesi, Tolkien için hayal kırıklığı olur. Lewis’in Katolik karşıtı eÄŸilimleri ve skandallarla dolu özel hayatı, Joy Davidman ile olan iliÅŸkisi gibi sebeplerden ötürü Tolkien ile arasına hissedilebilir bir soÄŸukluk girer.
Lewis ile birlikte uzay ve zaman yolculuÄŸu hakkında ortak bir kitap yazmak istediklerini mektuplarında açıkça belirten Tolkien’in, zamanının olmamasının yanı sıra Charles Williams olayı da iliÅŸkilerine gölge düşürmüş olmalı. Williams, dini içerikli fantastik kitaplar yazan bir yazardı; Lewis’e adeta tapıyordu. Williams, Lewis’in kurduÄŸu ve Tolkien’in de üye olduÄŸu Inklings adlı yazar topluluÄŸunun hiçbir toplantısını kaçırmaz. Tolkien’in mektuplarında Williams ile ilgili hiçbir kiÅŸisel sorunu olmadığını, ancak yazdığı hiçbir kitabı beÄŸenmediÄŸini yazar. Tolkien, Williams’ın tüm kitaplarını okuduktan sonra yorum yaptığını, ancak Williams’ın kendi kitaplarını okumadan yorumlar yaptığını söyler.
Bazı kaynaklar Tolkien’in, en yakın dostu Lewis ve Williams’ın arkadaşlığını kıskandığını, bu yüzden Lewis ile aralarına mesafe girdiğini yazar. Ancak 1945 yılında Williams öldükten sonra da, Tolkien ve Lewis’in çalışmalarının yoğunluğu yüzünden görüşmeyi neredeyse kestikleri bilinir.
Tolkien, Owen Barfield, Charles Williams, C.S. Lewis
“Hak ediyormuÅŸ! Belki hak ediyordur. YaÅŸayanların birçoÄŸu ölümü hak ediyor. Ve ölenlerin de bir kısmı yaÅŸamayı hak ediyor. YaÅŸamı onlara verebilir misin? O halde öyle hak, hukuk adına ölüm buyurmakta çok acele etme. Çünkü en bilge olanlar bile her ÅŸeyin sonunu göremez. Ben de Gollum’un ölmeden önce iyileÅŸeceÄŸini pek ummuyorum, ama bir ÅŸansı hep var. Sonra o Yüzük’ün kaderiyle baÄŸlanmış. Gönlüm bana, bu iÅŸ bitmeden onun da ister iyi yönde olsun, ister kötü, mutlaka bir rol oynayacağını söylüyor; o an geldiÄŸinde Bilbo’nun acıma duygusu birçok kiÅŸinin – en baÅŸta da senin – kaderine hükmedecektir. Her halükarda, onu öldürmedik: Çok yaÅŸlı ve çok zavallı biri. Orman elfleri onu hapsettiler, ama ona bilge gönüllerinin elverdiÄŸince iyilikle davranıyorlar.” (Yüzük KardeÅŸliÄŸi)
“Eli yavaşça baÄŸrına gitti ve yavaşça Galadriel’in ÅžiÅŸeciÄŸi’ni havaya kaldırdı. Bir an için ÅŸiÅŸecik yeryüzünden yükselen yoÄŸun sis arasında çırpınan, doÄŸmakta olan bir yıldız gibi pırıldadı, sonra gücü arttıkça ve Frodo’nun zihnindeki ümit büyüdükçe yanmaya baÅŸladı, sonunda gümüşten bir alev tutuÅŸtu; göz kamaÅŸtıran bir ışığın minik kalbi gibi, sanki Earendil’in kendisi alnında son Silmaril ile yüksek günbatımı yollarından iniyordu. Karanlık geriledi ve ÅŸiÅŸecik ÅŸeffaf bir kristal küre içinde parlıyormuÅŸ gibi görünmeye baÅŸladı; onu tutan el ak bir ateÅŸ ile yanıyordu.” (İki Kule)
“Ben senin görmüş olduÄŸunu da gördüm Eomer. Åžu dünyanın kör acıları arasında bu kadar zarif ve cesur bir hanımın karşılık veremeyeceÄŸin aÅŸkını görmek kadar acı ve utanç veren baÅŸka çok az keder vardır bir erkek için. Onu Dunharrow’da çaresizlikten deliye dönmüş halde bırakıp Ölülerin Yolu’na gittiÄŸimden beridir hüzün ve acıma duygusu yakamı bırakmadı ve o yol üzerinde hiçbir korku, onun başına gelebileceklerin korkusu kadar baskın deÄŸildi. Ama yine de Eomer, sana ÅŸunu söyleyeyim ki seni benden daha büyük bir samimiyetle seviyor; çünkü seni hem seviyor, hem biliyor, ama bende sadece bir gölgeyi ve bir düşünceyi seviyor: Bir ÅŸanın ve büyük eylemlerin, Rohan’dan uzaktaki ülkelerin ümidini.” (Kralın Dönüşü)
Tolkien’in vasiyeti üzerine, Tolkien ve eşi tek bir mezara gömülerek mezar taşlarına da Orta Dünya’nın efsanevi aşıkları olan Beren ve Luthien adları yazılır.
Tolkien 1959 yılında emekliye ayrılıp eÅŸi ile birlikte Bournemouth’a yerleÅŸir, ama eÅŸinin 1971’deki ölümünün ardından Oxford’a döner. Son yıllarını Silmarillion adlı eseri üzerinde çalışarak sürdürür. Tolkien, Silmarillion’da Hobbit’teki ve Yüzüklerin Efendisi’ndeki olaylara ve karakterlere derin bir geçmiÅŸ yazar ve hatta daha da ileri giderek Orta Dünya adı verdiÄŸi evrene tutarlı bir mitolojik köken oluÅŸturur. Ancak eserini bitiremeden, 2 Eylül 1973’te geçirdiÄŸi bir hastalık sonucu yaÅŸama veda eder.
“Sonra Beren ve Luthien, labirent gibi karışık merdivenlerden aÅŸağı indiler ve Elflerle insanların kalkıştıkları en önemli iÅŸi yaptılar. DehÅŸet üzerinde yükselen, ateÅŸle aydınlanan, ölüm ve iÅŸkence silahlarıyla dolu en alttaki salona, Morgoth’un huzuruna ulaÅŸtılar. Beren, kurt kılığında tahtın altına saklandı, ama Morgoth iradesiyle Luthien’i büründüğü suretten soydu ve gözünü üzerine dikti. Luthien, onun bakışlarından korkmadı; kendi adını söyledi ve bir ozan usulüyle ona ÅŸarkı söylemeyi teklif etti. Morgoth, kızın güzelliÄŸine baktı, içinde ölümcül bir ÅŸehvet uyandı ve Valinor’dan kaçtığından beri tasarladığı en karanlık planı yaptı. Böylece kendi kötülüğünün tuzağına düştü, onu bir süre serbest bırakıp, düşüncesinden gizli bir zevk alarak izledi. Luthien, aniden gözünün önünden kaybolarak, müthiÅŸ bir sevimlilikle, muhteÅŸem bir gücü anlatan bir ÅŸarkıya baÅŸladı.” (Silmarillion)
Yarım kalmış eserleri, notları ve defterleri, babasının anlattığı hobbit Bilbo Baggins’in maceralarını dinleyerek büyüyen oÄŸlu Christopher Tolkien tarafından yayıma hazırlanarak basılır. Christopher, 5 yaşında babasının masallarını dinlerken onun hikayesindeki tutarsızlıkları yakalar. Babası da yakaladığı her hata için ona para öder. 1973 yılında babasını kaybetmesinin ardından Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi’nde geçen Orta Dünya’yı aydınlatmak üzerine çalışır. Babasının hayattayken bitiremediÄŸi ve Orta Dünya’nın mitolojik hikayelerinden oluÅŸan Silmarillion’u babasının notları üzerinden çalışarak tamamlar ve 1977 yılında okurla buluÅŸturur.
Tolkien eÅŸi ile
Tolkien’in ölümünden sonra yayımlanan eserleri arasında en meşhuru Silmarillion olmakla birlikte, Orta Dünya Tarihi, Bitmemiş Öyküler, Hurin’in Çocukları, Sigurd ve Gudrun Efsanesi, Beren ve Luthien, Gondolin’in Düşüşü, Tom Bombadil’in Maceraları ve Hamli Çiftçi Giles gibi eserler yer alır.
Tolkien’in, edebiyat tarihiyle ilgili araÅŸtırmaları da bulunur. E.V. Gordon ile birlikte yazdığı Sir Gawain and the Green Knight (1925) ve Beowulf: The Monsters and The Critics (1936) sayılabilir.
Yazar, kendi hikayelerinin illüstrasyonlarını da kendisi hazırlamıştır. J.R.R. Tolkien’in okuyucuya sunduğu Orta Dünya içerisinde barındırdığı, elfler, hobbitler, goblinler, ejderhalar, büyücüler gibi pek çok karakteri ve özellikleriyle kendi döneminde önemli bir yer edinmesini sağlamış ve daha sonraki fantastik tür yazarlarına yol gösterici olmuştur. Tolkien’in kitaplarında oluşturduğu bu Orta Dünya kurgusu, daha sonraları ondan etkilenmiş pek çok yazarda farklı yansımalarıyla karşımıza çıkar.
Tolkien’in 1915 tarihli sulu boya çalışması
Tolkien’ın etkileri müzikten edebiyata, sinemadan video oyunlarına dek geniş bir alana nüfuz eder. Birçok müzisyen ve müzik grubu eserlerinde Tolkien’ın dünyasına atıfta bulunur. Bunlardan en ünlüleri Camel adlı İngiliz progresif rock grubudur. Camel grubu, Mirage adlı albümlerinde Yüzüklerin Efendisi karakterleri olan Galadriel’e ve Gandalf’a şarkılar yazmıştır.
Tolkien’ın en büyük etkisi şüphesiz ki sinemadır. Yüzüklerin Efendisi’nin 2001 yılında vizyona giren ilk bölümü Yüzük Kardeşliği’nin başarısı dünyayı derinden sarsar. Serinin yönetmeni Peter Jackson, Viggo Mortensen, Ian McKellen, Cate Blanchett, Hugo Weaving, Christopher Lee, Elijah Wood gibi büyük isimlere filmlerinde yer vererek kült bir sinema eserine imzasını atar. 2002 yılında İki Kule’nin vizyona girmesiyle beyaz perdedeki başarısını ikiye katlayan seri, 2003 yılında Kralın Dönüşü filmiyle büyük bir rekor kırarak, en iyi film dahil, tam 12 dalda Oscar Ödülü kazanır.
Tüm bu sanat dallarının yanında bilgisayar oyunlarında da Tolkien etkisi görülür. Warcraft, Warhammer, Elder Scrolls, Dark Souls gibi büyük bütçeli oyunlarda Tolkien’ın kurguladığı ırklar kullanılır ve Tolkien eserlerindeki karakterlere göndermeler yapılır.
Kaynak
Fantastik ve Sürrealizmin Görsel İletiÅŸimle İllüstrasyona Yansımaları, J.R.R. Tolkien Kullervo’nun Hikayesi, Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi Eserinin Çevreci Analizi: Yıkıcı Endüstriye Karşı Kır YaÅŸamı, Tolkien, Kewis Ortak Düşünceler ve Eserler, Fantastik Filmlerde Figür ve Olay Örgüsü BaÄŸlamında Stereotipler: Yüzüklerin Efendisi Analizi, Yüzüklerin Efendisi’ndeki Karakterlerin Arketipsel Nitelikleri ve Kostüm Tasarımına Etkisi