Kadınlar, kuşlar, yıldızlar, ay ve güneş gelir akla Joan Miró deyince. Ressam Joan Miró (20 Nisan 1893 – 25 Aralık 1983), canlı renkleri, neşeli desenleri ile İspanya’nın simgelerindendir.
Joan Miró Ferra, 20 Nisan 1893’te marangozluk ve kuyumculukla uğraşan zanaatçı bir ailenin çocuğu olarak Barselona’da dünyaya gelir. Küçük yaşlardan itibaren sanata ilgi duyan Miró, ticaret okulunu bırakıp Escola de la Llotja’ya (Llotja Güzel Sanatlar Akademisi) gider. Ancak, ailesinin isteği üzerine 17 yaşında sanat eğitimini bırakır ve memur olarak çalışmaya başlar.
Bu karar, Miró’nun sağlığını olumsuz etkiler, sinir krizi geçirir ve Mont-roig’deki çiftliklerinde yaşamaya başlar. Oğlunun mutsuzluğunu fark eden babası, sanatçı olmasına razı olmak zorunda kalır. 1912 yılında Francesc d’Assís Galí’nin Barselona’daki sanat okuluna katılır ve hayatını tamamen resme adamaya karar verir. Bu dönemde, Cezanne, Picasso, Van Gogh ve Matisse gibi ustalardan etkilenmeye başlayan Miró’nun bu çalışmaları sihirli realistik tarz olarak nitelendirilir. Barselona’da 1918 yılında ilk kişisel sergisini açar, ama eleştirmenler ve kamuoyu tarafından alay konusu edilir.
Portrait of Vincent Nubiola, 1917
Vincent Nubiola, Miró’nun Barselona Güzel Sanatlar Okulu’nda okurken tanıştığı bir profesör. Bu portresinde kübizm ve fovizmin bir karışımını dener. Bu eser, Miró’nun ilk döneminin en önemli yapıtlarından kabul edilir. Pablo Picasso tarafından satın alınan portre, şimdi Almanya Essen’de Folkwang Müzesi’nde bulunuyor.
The Vegetable Garden With Donkey, 1918
Bu resminde fovizmde kullanılan saf ve parlak renkler, kübizmden alınan şekiller, Katalan folklorik görüntüleri ve Roma kiliselerindeki fresklerden esinlemiştir. Fovizmin yanı sıra geometrik ve ayrıntıcı bir üsluba yöneldiğini görürüz.
Portrait of a Young Girl, 1919
1920’de Paris’e gider ve Picasso tarafından karşılanır. Arkadaşlıkları annelerinin arkadaşlığına dayanır. Kişilik olarak çok farklı iki İspanyol ressamdır. Miró, Picasso’nun aksine düzenli, planlı bir hayat sürer, iyi bir aile babası olur. 1929 yılında Palma’da evlendiği karısı Pilar Juncosa (1904 – 1995) ile 54 yıl aynı yastığa baş koyar. Yıllar sonra karşılaştıklarında Picasso, “Sen bunca yıldır hala aynı kadınla mı berabersin?” diye soracaktır.
Self-portrait, 1919 (Bu resminde kübist ve fovist çizgiler görülür.)
Paris’te tanıştığı Max Jacob, Pierre Reverdy ve Tristan Tzara ile I. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan vahşet, günlük hayatta ve sanat aktivitelerindeki entellektüel katılık ve cinsel sömürüye karşı kültürel ve sanatsal bir protesto olan Dada hareketine katılır. Daha sonra ise şiire olan ilgisi sebebiyle şairlerin önderliğinde geliştirilen sürrealist akıma katılmaya karar verir. 1924 yılında André Breton Sürrealist Manifesto’yu yayınladığında, Andre Masson, Max Ernst, Louis Aragon ve Paul Eluard ile birlikte akıma ilk katılanlar arasındadır. André Breton’un içimizdeki en sürrealist diye tanımladığı Joan Miró, canlı renklerin, biomorfik yaratıkların, arabesklerin, kadınların, kuşların, güneşin ve yıldızların göksel bir mekana serpiştirildiği çocuksu ve nükteli resimleriyle izleyiciye fantastik bir dünya sunar. Paris’teki ilk sergisini 1925’te Galerie Pierre’de açar.
The Farm, 1922
Bu tablo, Miró’nun şiirsel realizminin başyapıtıdır. Bu tablosunda ressam, çocukluğu ile ilgili hatırladığı ve sevdiği birçok ayrıntıyı bir araya getirir. Yaşamı boyunca edebiyat ve özellikle şiire tutkun olan Miró, sanat yolunu adeta bunların kendisinde yarattığı duygulardan yola çıkarak çizer. Miró, resimlerinin içine şiirler, kelimeler, objeler katar. Şiirleri resimleştiren, resimleri şiirleştiren sanatçı tanımlanması da bundandır.
Miró’nun kırsaldaki tüm hayatımın bir özeti dediği bu tablosunu satın alan kişi ise Miró’nun jimnastik salonundaki boks partneri Ernest Hemingway’dir. Hemingway bu tablo için “Bu resim, İspanya’da iken hissettiklerinizi anlatıyor, İspanya’da değilken ve hatta gidemezken neler hissettiğinizi de anlatıyor. Bu iki zıt şeyi aynı tabloda hiç kimse resmedemez!” der.
The Tilled Field, 1923
Resim, Miró’nun vatanı Katalonya’nın manzarasının soyut bir tasviridir. Bu eseri, Miró’nun önceki eserlerinden farklıdır, Katalan peyzajı ile birlikte sürrealist olarak değerlendirilecek ilk büyük eseridir. Nesnelerin ve figürlerin karmaşık düzenlenmesi ile bu tablo, Miró’nun en eski sürreal başyapıtlarından biridir.
The Harlequin’s Carnival, 1924
Bu eser, Miró’nun sürrealist döneminin en önemli yapıtlarındandır. İçinde hem resim hem de grafik öğeler barındırır. Bu resimdeki öğeler alışılmadık boyutlardadır, çocuksudur. Carnival, Fransa kökenli bir karnaval olan Mardi Gras’tır, yani Paskalya öncesi perhizin kutlanması. İnsan biçiminde gözü kulağı olan bir merdiven ve çizgili kostümleriyle, komik görüntüsüyle Harlequin’ı (soytarı) görüyoruz. Harlequin, kılık değiştiren, genellikle gitar çalan karşılıksız sevginin kurbanı olan bir kişidir. Harlequin’in Karnavalı resmi, sanat eleştirmenleri tarafından Miró’nun bilinçaltının hesaplaşması olarak görülür. Miró kendisini ise gitar şeklinde, bıyıkları, amiral şapkası ve piposu ile tasvir etmiş. Karnında bir delik ve kafasının yan tarafında da keskin bir çubuk ya da çivi görülüyor. Etrafındaki neşeli dekorda garip yaratıklar şarkı söyleyip, dans ederken kendisi üzgün görünüyor. O yıllarda Miró’nun parasal sıkıntıları sözkonusu, hatta zaman zaman aç kalacak kadar. Miró için hayal gücü ve bilinçaltı dünyası, kendi başına bir amaç olmaktan ziyade, resimlerinde yaşadığı deneyimlerini ve anılarını şekillendirmenin bir yoluydu.
L’ampolla de vi, 1924
Sanatçının sürrealizm, kübizm ve fütürizm gibi akımlardan etkilenmesi sonucunda ortaya çıkardığı, soyut Rüya Tabloları bilinçaltının açığa çıktığı, kurgusal bir boşluğun yaratıldığı eserlerdir. Çoğunlukla isimsiz olan bu eserler arasında L’ampolla de vi bıyıklı bir yılan, kocaman gözleri olan bir sinek ve içinde yanardağ olan bir şarap şişesinden oluşan ilginç bir bilinçaltı natürmortu.
Dancer, 1925
Étoile Bleue (Blue Star), 1927
Figüratif ve soyut sanat arasındaki geçişini belgeleyen Blue Star, Miró’nun kariyerindeki en önemli tablolar arasında yer alır. Resimde kullandığı yanan mavi renk, gelecekteki çalışmalarının birkaçında görülür. Mark Rothko ve Yves Klein gibi daha sonraki ressamları da etkiler. Joan Miró’nun satılan tabloları arasında fiyatı ile rekor kırar.
Dutch Interior I, 1928
Miró ve ailesi, 1936 yılında İspanyol İç Savaşı patlak verince tekrar Paris’e gider. 1932-1935 yılları arasında İspanyol İç Savaşı’nı çağrıştıracak, savaş öncesi atmosferi ve savaşın yarattığı gerginliği hissettirebilecek birçok eseri bulunur.
Aidez L’Espagne (İspanya’ya Yardım Edin), 1937
Bu eseri, İspanya İç Savaşı sırasında General Franco’ya tepkisini, yumruğunu hiddetle sıkmış bir Katalan ırgatın faşizme başkaldırısını tasvir ettiği bir çalışmadır.
Still Life With Old Shoe, 1938
Bu eser, İspanya İç Savaşı dönemi resimlerinden. Miró’nun korkusu tüm resimde kendisini gösteriyor; nesneler, alevler, renkler bu korkuyu çok net anlatıyor. Ufuktaki şekiller, trajedinin gelmesini öngören karanlık bulutlara benziyor. Resimde kullandığı siyah, kırmızı ve asidik sarı renkleriyle, büyük boyutta tasvir edilmiş çatal, elma, şişe, ekmek ve ayakkabı ile savaşa dair kaygılarını sembolize eder. Miró daha sonra bir röportajında, ayakkabıyı, Vincent van Gogh’un A Pair of Shoes adlı eserinden esinlendiğini ve Van Gogh’a karşı bir jest olarak resme dahil ettiğini söyler. Miró’nun bu resmi Pablo Picasso’nun başyapıtı Guernica ile karşılaştırılmıştır.
Figures At Night Guided By The Phosphorescent Tracks of Snails, 1940
Resimlerini saf ana renklerde lekelerle ve serbest fırça vuruşları ile şekillendiren Miró, böylelikle daha yalın bir üslup yakalamış, asıl olarak konuya odaklanmış ve bu bağlamda simgeler ve işaretler kullanmıştır. Deforme edilmiş notalar ve yarım aylar, balıklar, basitçe çizilmiş yıldızlar, insanlar, gözler, daire ve üçgenin hakim olduğu geometrik şekiller Miró’nun işlerinde sıklıkla rastladığımız şekiller arasındadır.
1939 yılında İkinci Dünya Savaşı da patlak verince, 20 Mayıs günü Alman kuvvetleri Paris’te ilerlerken, mucizevi bir şekilde ailesiyle son trenle tekrar İspanya’ya kaçmayı başarırlar.
The Beautiful Bird Revealing The Unknown To A Pair Of Lovers, 1941
Bir Çift Aşığa Bilinmeyeni Açıklayan Güzel Kuş isimli bu resmi, Miró’nun 1940-1941 yılları arasında Constellations (Takımyıldızları) serisine ait 24 resimden biridir. Bu dönem, Miró için zor yıllardır. Serinin ilk 11 resmi 1939-1940 arasında, kalanı 1940-1941 yılları arasında, ailesi ile Almanlar’dan kaçtığı dönemde yapılmıştır. Tuval üzerine yerleştirilen objeler, Almanlar’dan kaçışın Miró’da yarattığı etkilerin resme dökülmesidir. İlginç bir detay, Takımyıldızlar adlı seriye Miró’nun fırçalarını temizlerken kaza ile başladığı bilinir.
Femme Poudrant, 1949
Miró, gravür, litografi, suluboya, pastel ve bakır üzerine boyama, asemblaj tekniği, seramik, heykel gibi birçok sanatsal formda çalışmalar yapmıştır.
Diğer sürrealist sanatçılarda olduğu gibi Miró’da da zemin kaygısı olmaksızın, yer çekimi de dahil olmak üzere bütün kural ve yasaların geçerli olmadığı bir resim evreni görülmektedir. Özellikle kırmızı ve siyah ağırlıkta olmak üzere mavi, sarı ve yeşili saf/doygun tonlarıyla kullanan sanatçı, eserlerinde anlamı oluşturan karmaşık süreci, aslında yalın zıtlıklar üzerine kurar. Sanatsal yaratımını, genel süreci kodlaştırarak basit şekiller yoluyla oluşturduğu göstergeler sistemiyle iletmiş, bunu sürecin bileşen bir parçası yapmış ve iletişimsel bir fonksiyonu olan sanatın yalnızca estetik değil, gösterge özelliği de taşıdığını çalışmalarıyla gözler önüne sermiştir.
Blue II, 1961
Tablo, Miró’nun Triptych Bleu I, II, III adlı serisinin ikincisidir. Üç tablo da rüya gibi mavi bir zeminde basit çizgiler ve şekillerden oluşur. Mavi II’de, sakin mavi arka planın aksine, resmin sol tarafında dinamik bir kırmızı çizgi görülür. Triptych Bleu serisi Miró’nun başarılı eserlerinden olarak kabul edilir ve Bleu II, üç resimden en ünlüsüdür.
Miró’nun son dönem eserleri gittikçe soyutlaşmaya ve boyutça büyümeye başlarken, bir yandan da canlı renklerin kullanımı belirginleşiyor. 1966 yılındaki Japonya ziyaretinden sonra, bu kültürün de etkilerini yansıtmaya başlayan yeni teknikleri, yıldızların daha çok öne çıkmaya başladığı sembollerin, harflerin ve işaretlerin daha çok kullanıldığı eserleri göze çarpmaya başlıyor. L’or de l’azur ve Poème serisi gibi eserleri dönemin tüm özelliklerini çok iyi şekilde yansıtıyor.
L’or de l’azur, 1967
Poème III, 1968
May 1968, 1973
Fransa’da Mayıs 1968’de, kapitalizme, tüketimciliğe ve geleneksel kurumlara karşı yaşanan bir dizi öğrenci protestosu, ülkenin tarihinde kültürel, sosyal ve ahlaki bir dönüm noktası olarak görülür. Harekete sempati duyan Miró, bu olaydan etkilenerek Mayıs 1968 adlı eserini yaratır.
Tapestry For The World Trade Center In New York City, 1974
Paris UNESCO binasındaki çalışmaları nedeniyle Uluslararası Guggenheim Ödülü’ne layık görülmüştür. Miró’nun 1974 yılında Dünya Ticaret Merkezi için yaptığı duvar çalışması, 11 Eylül saldırılarında yok olan en değerli sanat eserlerinden biridir. Katalan kimliğinin sembolü Barselona futbol takımının 75. yılı adına bir afişe imza atmıştır. 1982’de İspanya’da düzenlenen Dünya Kupası’nın afişini tasarlamıştır.
1982 Dünya Kupası Afişi
Miró denildiğinde akla gelen ilk çalışmalardan birisi de General Franco sonrasında dünyadaki imajını değiştirmeye çalışan İspanya için yaptığı ve hala kullanılan turizm logosudur. 89 yaşında hasta yatağında tasarlar bu logoyu. Bu eser, o günden beri İspanya’nın turizm logosu olarak kullanılmaktadır.
İspanya turizm logosu
1975 yılında Barselona’da henüz Miró hayattayken kurulan ve sanatçının bir müzeden çok, sanat merkezi olarak tanımladığı Fundació Joan Miró’da 225’i yağlıboya tablo, 169’u heykel olmak üzere 13.000’e yakın eser sergileniyor. 25 Aralık 1983’te İspanya’nın Palma de Mallorca şehrinde yaşama veda eder.
Pera Müzesi, salgın nedeniyle müzenin kapalı olduğu bu günlerde, Miró sergisi için hazırlanan videoyu YouTube hesapları üzerinden yayınladı. Siz de aşağıda izleyebilirsiniz.
Kaynak
Sürrealizm Yılı 2014, Alem Artful Living, Sürrealizm ve Joan Miró, Joan Miró. Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar, Joan Miró Ferra, Joan Miró, Joan Miró, Serkan Hızlı
Teşekkürler..