Menu

Geçmişten Günümüze Oyuncak Çeşitleri ve Tarihi



Oyuncaklar, çocuğun bedensel, zihinsel ve psikososyal açıdan gelişmesinde önemli katkıda bulunan, çocuğun hayal gücünü ve yaratıcılığını geliştiren en önemli araçlardır. Oyuncakların en büyük çekiciliği, bize dünyayı minyatür halinde göstermeleridir. Çocukların kendi güçlerini fark etmelerine ve yetişkinlerin dünyasına uyum sağlamalarına yardım eder.

Oyuncaklar, çocukları eğlendirmek için çoğunlukla yetişkinler tarafından yapılır ve genellikle yapıldıkları dönemin yetişkin yaşamını yansıtırlar. Gerek basit halk sanat ürünü, gerek gelişmiş sanayi ürünü olarak, yapıldığı dönemin ekonomik, sosyal ve kültürel özelliklerini yansıtır. Bu bilgiyi bize oyuncak yapımında kullanılan malzemeler ve yapım süreçleri verir.

eski romada oyuncaklar

Roma’da oyuncak çeşitleri: fildişi zar, tekerlekli kümes hayvanları, kurşundan yapılmış hayvanlar (yapması kolay, ama ısırıldığında zehirli) ve bronz bir tavuk

Tarihte bilinen ilk oyuncağın Mısırlılara ait olduğu tahmin edilmektedir. M.Ö 5. yüzyılda Mısırlı çocukların tahta atlarla oynadıklarına ve M.Ö 2. yüzyılda da Mısır’da topaç ve misketin bilindiğine dair arkeolojik bilgiler edinilmiştir. Yine aynı dönemlere ait Firavun mezarlarında oyuncak bebekler bulunmuştur. Eski Yunan, Roma ve Çin’de de kilden yapılıp fırınlanmış, hareketli kol bacaklara sahip bebekler yapıldığı bilinmektedir.

Çıngıraklar, eklemli bebekler, elle sürülebilen hayvanlar milattan önceki yıllardan günümüze kadar gelmiştir. Çember, en eski oyuncaklardan biri olarak günümüzde hala oynanmaktadır. İran ve Mezopotamya’da yürütülen arkeolojik çalışmalar, M.Ö. 3000’lere ait olan pişmiş topraktan yapılmış ve tekerlek takılmış küçük hayvan şeklindeki oyuncakları ortaya çıkarmıştır.

roma fildisi bebek

M.S 1. yüzyılın sonuna tarihlenen, fildişinden yapılmış Antik Roma dönemine ait oyuncak bebek. Oyuncağın kolları, bacakları, dizleri ve dirsekleri hareket edebiliyor.

İlk oyuncak bebeklerin, M.Ö. 2000 yıllarında Mısır’da yapıldığı bilinmektedir. Yapılan kazılarda, M.Ö. 1400 yıllarında Mısır’da, papirüsten ya da deriden yapılmış topraktan bebekler, kuklalar, eklemli çenesi olan küçük tahta timsahlar, iple oynatılan ağaçtan yapılmış kaplanlar bulunmuştur. Tekerlekli küçük at ve pişmiş topraktan yapılan küçük bebekler ve hayvanlar, Mısırlı çocukların oyuncaklarından bazılarını oluşturur. Mısırlı çocuklar, topacı parmaklarıyla çevirirken, parmak yerine kamçının kullanılmasını Çinliler geliştirmiştir.

Antik Yunan’da bulunan oyuncaklar arasında çıngırak, el arabası, değnek at, minyatür mobilyalar, evler, gemiler, arabalar vardır. En eski Yunan bebeği Troya’daki kazılarda bulunmuştur. Romalı çocuklar için en çekici oyuncak, renkli ve düzgün bilyeler olarak bilinmektedir. Ayrıca seksek oyununun da Roma’da yaygın olarak oynandığı kazılarda yapılan çalışmalar sonucunda tespit edilmiştir.

roma at

Antik Roma döneminden bir at

Antik çağda oyuncak yalnızca eğlendirici değildir; bazen nazarlık, muska rolü de oynar. Oyuncakları tanrıya adamak sevaptı. Roma’da bebeklerin oynadığı oyuncaklar Baküs’e verilirdi. Ama çocuk ergenlik çağına ulaşır ulaşmaz, bu armağanlar eğer çocuk Romalı ise Jüpiter’e, Merkür’e, Diana’ya, Yunanlı ise Zeus’a, Hermes’e ve Artemis’e verilirdi. Kız çocuklar bebeklerini evleninceye kadar tutarlardı. Evlendikleri gün, bebeklerini Venüs’e ya da Diana’ya adarlardı. Eski Yunan’da kız çocukların bebeklerini Tanrıça Artemis’e, oğlan çocukların çemberlerini ve topaçlarını Tanrı Hermes’e armağan etmeleri geleneği, bize hem o çağın oyuncaklarını, hem de oyuncakla dinsel nesne arasındaki ilişkiyi gösterir.

bronz araba

Anadolu, Erken Tunç Çağı, bronz bir oyuncak araba

Arkeoloji müzelerimizdeki antik oyuncaklar, Anadolu’daki eski halklarda oyuncağın nasıl ortak bir kültür ürünü olduğunu gösterir. Çıngırağı ilk kez Antalya Müzesi’nde, eklemli bebeği Çanakkale’de, iple çekilen hayvanları Kütahya’da ve daha sonra birçok yerde gören tarihçi, etnolog Robert-Lionel Séguin “En zengin oyuncak koleksiyonları Küçük Asya’daki kazılarda çıkmaktadır” der. İran ve Mezopotamya’ da yürütülen arkeolojik çalışmalar, M.Ö 3000’e tarihlenen oyuncakları ortaya çıkardı. Bunlar, pişmiş topraktan çıngıraklar, tekerlekli hayvanlar ve küçük mobilyalardı.

pers oyuncak

Pers İmparatorluğu, M.Ö 2000

Mezopotamya, Mısır, Yunan, Roma uygarlıklarında karşılaştığımız antik oyuncakların çoğunun birbirine benzer olduğunu görebiliyoruz. Ortaçağ’da yaşam daha çok çalışmaya ve savaşmaya doğru yönelmiştir. Bu yüzden çocuklar ya babaların mesleğini devam ettirecek şekilde ya da evlerinin geçimine yardım edebilecek herhangi bir işte çalışırlar. Çocukların oyuncakları, ya ailelerinden kalan eski oyuncaklar  ya da kendilerinin ürettikleri oyuncaklar olmuştur. Ancak, iyi durumdaki zengin burjuva çocukları güzel ve pahalı oyuncaklar alabilmişlerdir. Örneğin bilboke gibi oyunlar oynamışlardır. Oynadıkları oyunlar genellikle savaşa hazırlık niteliği taşımaktadır. Bunun yanında Ortaçağ’da çok yaygın olarak top oyunları olduğu bilinmektedir. Ama bir süre sonra İngiltere’de III. Edward, savaş açısından bir değer taşımadığından bu oyunları gereksiz olarak nitelemiş ve yasaklamıştır.

oyuncak bebek 1790

1790 tarihli oyuncak bebek

17. yüzyılda Almanya ve Hollanda’da yetişkinlerin değerli minyatür nesnelerinin konulduğu büfe görevi gören bebek evleri olduğu bilinmektedir. 18. yüzyılda İngiltere’de görülen bebek evlerinin, Almanya ve Hollanda’da görülen ilk örneklerdeki gibi büfe değil, oyuncak olduğu sanılmaktadır. Bu ilk bebek evleri, eğitici oyuncaklar olarak sayılmaktadır. Bunlar, kız çocuklara mutfak takımlarını düzenlemeyi, ev işi yapmayı öğretmeyi amaçlamıştır. Tahta ata binen çocuklar ilk kez, 17. yüzyıldaki gravürlerde görülmüştür. Çok eskilerden gelen değnek at, hala bu çağda varolmayı sürdürmüştür.

bebek evi 17.  yuzyil

17. yüzyıldan kalma bebek evi

18. yüzyılın etkileyici oyuncakları içinde resimli alfabe kartları, çocukların coğrafyayı kolayca öğrenebilecekleri yapboz haritalar bulunmaktaydı. Yapboz haritanın 1760’ların başlarından itibaren olduğu bilinmektedir. Tarih ya da ahlak bilgileri de bu yapbozlarla aktarılmaktaydı. Coğrafya oyunu ya da Avrupa’da gezi adlı karton oyun ilk kez 1759’da basılmıştır. 1850’de Almanya’da litografi teknikleri gelişince renkli resimli oyuncaklar da çoğalmıştır.

Bu çağın en önemli özelliklerinden biri de, çocuğa artık bir küçük yetişkin gibi değil de, gerçekten çocuk gibi bakılması olmuştur. Çocuğun psikolojisinin yetişkinden farklı olduğu ve oyunun onlar için boş zamanları değerlendirmekten daha çok bir öğrenme şekli olduğu benimsenmiştir. Jean-Jacques Rousseau gibi eğitimciler bu alanda önemli rol oynamışlardır. Alman eğitimci Friedrich Fröbel, yarı sanatsal oyunlarla çocukları yaratıcı etkinlikler yapmaya okul çağından önce başlatmak gerektiğini savunmuştur. İlk inşaat kutuları bu fikri gerçekleştirmek için oluşturulmuştur. Çok sade formlar kullanılarak dikdörtgen prizmalar, küpler, küreler ve silindirlerden oluşturulmuştur. Artık bebek evi üretiminin yanında, bebek evinin parçaları olarak mutfak, banyo, salon, fırınlar ve mobilyalar ayrı olarak üretilmeye başlanmıştır. Bu çağda el işçiliği de git gide azalarak her şey yavaş yavaş fabrikalarda üretilmeye başlamıştır.

1800'lerden oyuncak

1840 – 1880

19. yüzyılda Avrupa’da, sanayi devrimi nedeni ile ebeveynler fabrikalarda çalışmaya başlamıştır. Bu da zorunlu olarak anaokullarını beraberinde getirmiştir. Anaokuluna maddi olanaklar sebebiyle gidemeyenler, kendi oyun ve oyuncaklarını yaratmak ve bulduklarıyla oynamak zorunda kalmışlardır. Aşık ve bilye oyunu çoğunlukla tercih edilir. Bu çağda zengin ile yoksul aile arasındaki karşıtlık, kendisini oyunlarda ve oyuncaklarda güçlü bir biçimde göstermiştir.

19. yuzyil

 19. yüzyıl

Kraliçe Victoria’nın koleksiyonunda bulunan, minyatür el arabaları, bahçe aletleri, oturma odası takımları, bakkal dükkanları vb. oyuncaklar, bize 19. yüzyılın ortalarından itibaren hem oyuncak sayısında ciddi bir artış hem de bu dönemin oyuncakları hakkında geniş bilgi vermektedir. Londra’da büyük oyuncakçılar açılmaya ve buralarda her türlü oyuncak bulunmaya başlamıştır. Bunlar, davullar, çay takımları, çeşit çeşit bebekler, oyuncak tiyatrolar, kurmalı trenler, müzik otomatları, bebek evleri, model dükkanlar, tahta atlardır.

Oyuncak tarihiyle ilgili bütün kaynaklarda Alman oyuncakçılığı en önemli yeri tutar. Avrupa’da ilk büyük oyuncak yapımcıları Kuzey Almanya’da ortaya çıkmıştır ve büyük ölçüde Bavyera’nın saat yapımcıları bölgesinin çevresinde toplanmışlardı. 19. yüzyılın ilk yarısında Alman oyuncak sanayiinin merkezi Nuremberg’di. Dünyadaki bütün büyük oyuncak yapımcıları içinde yalnızca Almanya’daki Marklin ve Lehmann, 19. yüzyılın sonlarından günümüze kadar varlığını sürdürebilmiştir.

1940'lardan bir oyuncak

1940’lardan bir uçak

19. yüzyılın ortalarında oyuncak tren yapımında İngiltere başı çeker. 1860’larda Clyde ve Stevens Model Dockyards, 1890’dan itibaren Bassett-Lowke gibi firmalar Victoria dönemini yansıtır. Dünyanın en büyük oyuncak asker yapımcısı olan William Britains, üretime 1860’ta başlar. 19. yüzyılın ikinci yarısında baskı tekniklerinin ilerlemesi oyuncağın gelişimine de katkıda bulunur. İpi çekildiğinde hayvan sesleri çıkarma mekanizması olan kitaplar yapılmaya başlar. Öte yandan ünlü tahta askerler de bu dönemde çıkar.

19. yüzyılda teneke oyuncakların bir sektör olarak yer aldığını görmekteyiz. 1878’de Paris’te Martin firması kurulur ve teneke oyuncak yapmaya başlar. İngiltere’de 1901’de Frank Hornby, Meccano firmasını kurar ve 1920’lere Hornby trenleri, 10 yıl sonra Dinky oyuncakları, 1930’dan itibaren de elektrikle çalışan trenler çıkartır. Fransa’da Edebault Firması 1931-1939 arasında elektrikli tren üretimine başlar. 1899’da kurulan Jep firması Sif markasıyla teneke oyuncaklar üretir.

I. Dünya Savaşı’ndan sonra sanayi şaşırtıcı bir ilerleme gösterir ve İngiliz firmaları güçlenir. Maskot oyuncakların bütün türleri bu dönemde, yani II. Dünya Savaşı’ndan önce başlar. Bunların en çok anımsananları Sunny Jim olmuştur. Bu yıllarda Kedi Felix, Miki Fare gibi pek çok çizgi film karakteri de üç boyutlu oyuncağa dönüştürülür. Savaştan sonra plastik malzemeler, bebekte selüloidin ve porselenin yerine geçerek, diğer oyuncaklarda da metalin ve tahtanın yerini alarak sanayide köklü bir değişim yaratır. Modern ürünlerin çoğunda gerçekçilik egemen olur. Örneğin, Action Men ve Cindy bebekleri, minyatür araçlar, bebek evi donanımları aslına tamamen uygundur.

Hornby trenleri

Hornby trenleri

Dinky oyuncakları

Dinky oyuncakları

1988’de Londra’daki oyuncak ve model müzesinin kitapçığına önsöz yazan Allen Levy, oyuncak ulaşım araçlarının yapımında kullanılan malzemelerin gelişimi ile insanlığın gelişim çağları arasında ilginç bir koşutluk kurar. Levy’e göre ilk olarak Ortaçağ’dan itibaren tahta çağı olmuştur. Bunu 9. yüzyılın ortalarında, önce elde boyanmış, sonra baskı yapılmış teneke çağı izlemiştir. Avrupa’da dökme demir oyuncaklar 19. yüzyıl ortalarından II. Dünya savaşı yıllarına kadar sürmüştür. 1930’ların sonlarında çeşitli çinko alaşımlar oyuncak yapımında yaygın olarak kullanılır; yüksek basınçlı dökme teknikleri özellikle Amerika’da geliştirilir. Bu gelişme Amerika’da Tootsie oyuncaklarına, İngiltere’de Dinky oyuncaklarına ve II. Dünya Savaşı döneminde Lesney’e, Corgi’ye ve diğer yüzlerce minyatür ulaşım modeline yol gösterir. II. Dünya Savaşı sonrası dönemde plastik çağı başlar ve yüksek basınçlı kalıp makineleri kitlesel üretime olanak sağlayarak metal oyuncağın yerini alan daha ucuz oyuncaklara bırakır. Böylece zengin ya da yoksul bütün çocuklar aşağı yukarı aynı oyuncakları satın alabilmeye ve oynayabilmeye başlar.

1940 ucak

1940’lardan bir oyuncak

İstanbul’da ilk sistematik oyuncak üretimi Eyüp semtinde 17. yüzyılda başlar. Endüstri öncesi üretim pratikleriyle uyumlu olarak, yani çoğunlukla zanaatkarlar tarafından, basit araç gereçlerle ve geleneksel biçimlerin tekrarlanması üzerinden yaklaşık 300 yıl boyunca etkinlik gösteren bu sistemde geleneksel oyuncaklar, büyük oranda çevredeki malzemelerin yeniden kullanımı ile üretilir ve satılır.

Evliya Çelebi, 17. yüzyılın ortalarında Eyüp Oyuncakçılar Çarşısı’nda 100 kadar dükkanın ve 105 kadar oyuncakçının olduğunu bildirir. Oyuncakçılar, mimarbaşına bağlı olarak çalışan bir loncadır. Evliya Çelebi, 1637’de Bağdat Seferi’nden önce yapılan geçit töreninden şöyle bahseder: “Eyüp oyuncakçıları, kamış borular, fırıldaklar, def dümbelek, kemençe, sıçan ve kuşlarla, gözle görülmedik oyuncaklarla geçerler. Bunların alayında ak sakallı, gözleri sürmeli çelebilerin suratı traşlı, kellepuşlu [başlıklı], ayağı nalınlı, bazısı avrat kılıklı, avrat takkeli, avrat kılıklı müsekkel [çocuk kılıklı] adamların ellerine düzme dadıları, anne ve babalara yapışıp alayda geçerken avrat takkeli koca çelebi “A dadı! Ben bu oyuncağı isterim ya da istemem” diye, kimisi ağlayarak ellerinde teberleri [küçük baltaları], dümbelekleri çalarak geçerler. Tuhaf esnaf mukallitleridir [taklitçileridir].”

topac, cekcek araba, el arabasi

Topaç, Çekçek araba, El arabası

1900’lü yılların başlarında İstanbul’da İstanbul’un en ünlü oyuncakçılarından Koço’nun Karlman Pasajı’ndaki dükkanında, Beyoğlu’nda Oscar Raymond’un Japon Mağazası’nda, Eminönü’nde Orozdibak Mağazası’nda, Beyoğlu Şark Pasajı’nda ithal oyuncaklar satılmaya başlar. Türk toplumunun oyuncağa bakış açısı yavaş yavaş değişmeye başlar ve süs eşyası yerine çocuk için bir ihtiyaç olduğu fikri oluşmaya başlar.

1938 tarihli Hamdi Dündar yapımı tahta küp yapboz

1938 tarihli Hamdi Dündar yapımı tahta küp yapboz

Hamdi Dündar, birçok kişi tarafından Türk oyuncak yapımcılığının ilk adı sayılmıştır. Oyuncak satan dükkanı olan Koço, Dündar’a bir katalog verir ve katalogdaki oyuncakları artık ithal edilemediğinden üretmesini ister. Dündar, bu katalogda bulunan küp oyunlarını seri olarak üretmeye başlar. Avrupa’dan daha ucuza üretebildiği için o zamanın oyuncakçıları Hamdi Bey’den bu oyuncakları almaya başlarlar. Daha sonra Dündar, inşaatla ilgili oyuncaklar da üretmeye başlar. II. Dünya Savaşı yıllarında oyuncak ithal edilememesi, Türkiye’de oyuncak imalatçılarının doğmasına ve gelişmesine imkan sağlar.

Bunun yanında, bulunan örnekler taklit ettirilerek bazı marangozlara oyuncak ürettirilir. Özellikle de Artin ve Avadis Çakarlar’ın ürettiği, kurmalı yem yiyen horoz ve civcivler, içine talaş doldurulan bez bebekler, suda giden mumla çalışan paf küf motorlar, ağaçtan yapılan basit tekerlekli arabalar, içine su konunca öten rengârenk toprak testiler, topraktan yapılmış dümbelekler, ağaçtan yapılan tefler ve davullar en bilinenleridir.

1960’lı yıllarda plastik bebek, plastik oyuncaklar, teneke borazan gibi oyuncakların yapımı ve bu oyuncaklar talep görürken, 1970’li yıllarda Türkiye’de en uzun süre faaliyet gösteren oyuncak şirketlerinden Fatoş’un pelüş ve kumaştan ürettiği oyuncaklara talep artar ve 1980’li yıllarda, zeka oyunlarına ilgi artarak, eğitici ve elektronik oyuncakların yapımına geçilir. 1984 yılından itibaren de oyuncaklar ithal edilmeye başlar ve yerli üretilen oyuncaklara da giderek talep azalır.

fatos oyuncaklari

Fatoş oyuncakları

Çocuğun gelişiminin her evresinde beden ve ruh sağlığı açısından oyun ve oyuncakların önemi büyüktür. Ev ortamında aile, okul öncesi eğitim kurumlarında öğretmenler oyunu, oyuncağı etkin bir şekilde kullanarak çocuğun fiziksel, entelektüel, duygusal ve sosyal becerilerine önemli katkı sağlayabilirler. Bunun yanı sıra, oyuncak, çocukluk tarihinin yanı sıra kültür tarihi, sanayi ve eğitim tarihinde yapılacak pek çok araştırmaya çok yönlü olarak kaynak oluşturabilecek bir araçtır.

Kaynak
Oyuncaklı Dünya – Prof. Dr. Bekir Onur, Antik Dünyadan Günümüze Ulaşmış 19 OyuncakTÜRKİYE’DEKİ OYUNCAK SEKTÖRÜNDE YENİ ÜRÜN TASARIMINI TETİKLEYEN FAKTÖRLEROyun ve oyuncağın çocuk sağlığına etkisi


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir