Menu

10 Yazarımızın Çocuklar İçin Masal ve Hikaye Kitapları



Aşağıdaki masal ve öyküler Doğan Hızlan ve Sunay Akın’ın hazırladığı Yazarlarımızdan Masallar ve Öyküler kitabından alıntılanmıştır.

1. Sait Faik Abasıyanık (1906 – 1954) – Sinağrit Baba (Mahalle Kahvesi)

sait faik - mahalle kahvesi

Sait Faik edebiyatımızda geleneksel öykü kalıplarını yıkan ve yeni bir öykü anlayışı getiren en önemli öykü yazarlarındandır. Şiirsel anlatımı ve gerçeği farklı durumlarıyla görünür hale getiren tutumuyla çağdaşlarını da, sonraki kuşakları da etkiledi.

“Gidip o yakamoz yapan ipe bir diş vurdu mu idi, tamamdı. Ama hiçbirini kurtarmıyor, hareketsiz duruyordu. Sinağrit Baba onları kurtarmanın bu kadar kolay olduğunu biliyordu ama bildiği bir şey daha vardı. O da ister su, ister kara, ister hava, ister boşluk, ister hayvan, ister nebat aleminde olsun, bir ki­şinin aklı ile hiçbir şeyin halledilemeyeceğini bilmesidir. Ancak bütün balıklar oltaya tutulan hemcinslerini kurtarmanın tek çaresinin koşup o yakamoz yapan ipi koparmak olduğunu akıl ettikleri zaman bu hareketin bir neticesi ve faydası olabilirdi. Yoksa gidip Sinağrit Baba oltayı kesmiş, biraz sonra Sinağrit Baba tutulduğu zaman kim kesecek? Kim akıl edecek yakamozu dişlemeyi?”

2. Yaşar Kemal (1923 – 2015) – Sarı Sıcak (Sarı Sıcak)

yasar kemal - sari sicak

Yaşar Kemal, şiirli dili, güçlü betimlemeleri ve destansı anlatımıyla edebiyatımızın en önemli yazarlarından biridir. Sarı Sıcak yazarın ilk öykü kitabıdır.

“‘Yavrum,’ diyor, ‘Uyudun mu?’ Osman hiç mi hiç ses çıkarmıyor. Anası kucaklayıp öpüyor. Osman’ın içinden dik ılık bir sevgi, aşka, dostlu­ğa benzer ağlatıcı bir şeyler geçiyor. Sabahı bekliyor. Anası nasıl şaşacak. Aklı fikri, sabahleyin hemencecik uyanıp nasıl şaşırtacağında. Ana uyumuş, Osman yatakta dönüyor. Gözkapakları ağırlaşıyor. Osman kendini öyle kolay kolay bırakmıyor. Bir an kalkıp derin derin soluk alan anasının yüzüne bakıyor. Yüz, ay ışığında bembeyaz parlıyor. Örgülü gür saçlar, şimdi daha kara görünüyor. Örgülü uzun saçlar, yastığın beyazlığında çöreklenmiş. Örgülerde pırıltı. Uzun zaman saça, bembeyaz yüze bakıyor. Sonra başı ağırlaşıp yastığa düşüyor.”

3. Tahsin Yücel (1933 – 2016) – Altın Tas (Anadolu Masalları)

tahsin yucel - anadolu masallari

Tahsin Yücel dil bilincini unutmayan, arı duru Türkçe’yi gerek bilimsel, gerek yazınsal kitaplarında kullanan bir yazardı. O arı dille roman, öykü, deneme türlerinin en güzellerinin yazılacağını kanıtladı. Yalnız büyükler için değil, Anadolu Masalları kitabıyla çocukların dünyasını da edebiyatla bezedi.

“Keloğlan da onun gözlerine baktı, alaylı alaylı güldü, koskoca padişah kızına dilini çıkardı. Sonra aklına bir oyun geldi. Tasını koynuna koydu, “Gel arkamdan!” dedi güzel kıza. Sonra var hızıyla koşmaya başladı, kız da ardından. Yollardan, irili ufaklı sokaklardan geçtiler. Gelip geçenlerin, pencerelerinden yollara bakanların parmakları ağızlarında kaldı. Koskoca bir padişah kızı, yoksul bir keloğlanın ardından koşsun, öyle mi?”

4. Nazım Hikmet (1902 – 1963) – Yeraltı Kartalı (Sevdalı Bulut)

nazim hikmet - sevdali bulut

Edebiyatımızda serbest nazmın ilk uygulayıcısı olan Nazım Hikmet, biçim kadar içerikte de kökten değişiklikler yaparak çağdaş şiirin öncüsü oldu. Şiirleri hemen hemen bütün dillere çevrildi, uluslararası bir ün kazandı. 1963 yılında yayımlanan Sevdalı Bulut, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 100 Temel Eser arasına alınmıştır. Bu kitaptaki Yeraltı Kartalı büyüklerin de zevkle okuyacağı bir masal.

“Delikanlı gitmiş bulmuş kartalın yuvasını. Ulu bir ağaç görmüş. Bu ulu ağaca bir kalın şey sarılıymış. Delikanlı ağaca sarılan şeyin koca bir yılan olduğunu anlamış. Kartalın yuvası da işte bu yılanın sarıldığı ağacın tepesindeymiş. Yuvada da kartalın yavruları yılan gelip kendilerini yiyecek diye titreşip dururlarmış. Delikanlı öldürmüş yılanı, yatıp uyumuş ağacın gövdesinde. Ana kartal yuvaya döndüğünde delikanlı hala uykudaymış. Ana kartal ne zaman yavrularsa, yavrularını bilmediği bir düşman yermiş. Ağacın altında uyuyan delikanlıyı görünce bu bilmediği düşmanın o olduğunu sanmış. Ok gibi atılmış gökyüzünden delikanlının üstüne. Paramparça edecekmiş onu gagasıyla.”

5. Aziz Nesin (1915 – 1995) – Amerikayı Yapan Mimar (Şimdiki Çocuklar Harika)

aziz nesin - simdiki cocuklar harika

Aziz Nesin edebiyatımızın en ünlü ve en çok eser veren mizah ustalarından biridir. En sıradan olaylardan bile öykü konusu çıkarmış, eleştiren ve yeren bir yaklaşımla, bü­yük bir ustalıkla anlatmış, çağdaş mizah edebiyatımızın dünya çapında temsilcisi olmuştur. Şimdiki Çocuklar Harika adlı kitapta yer alan en eğlenceli bölümlerden biridir Amerika’yı Yapan Mimar.

“”Kaç yaşındasın?” diye sormuş. Ben heyecandan soruyu anlayamadığım için, Amerika’nın keşfini soruyor sandım. “1492, efendim” diye bağırdım. Şaşkınlıktan gözleri büyüyen müfettiş “Neee? Kaç yaşındasın?” diye bir daha sordu. Ben de doğru cevap verdiğimi sanarak “1492, efendim” diye daha yüksek sesle bağırdım. Müfettiş “İstanbul’u kim fethetti?” diye sormuş. Ben ezberlediğim cevap sırasına göre “Babam” dedim. Müfettişin, soruların sırasını değiştireceğini önceden hiç düşünmemiştim. Müfettiş ayağını yere vurup bağırdı “İstanbul’u kim fethetti” diye soruyorum. “Babam, efendim.” “Senin baban kim?” “Mimar Sinan.” “Ağzından çıkanı duymuyor musun oğlum? Babanı soruyorum, Mimar Sinan” diyorsun.”

6. Nezihe Meriç (1925 – 2009) – Nazlı Hanım’ın Bağ Köşkü (Alagün Çocukları)

nezihe meric - alagun cocuklari

Nezihe Meriç, özellikle öykücülük alanındaki katkılarıyla ve farklı sınıflardan kadınların modernleşme ile ilişkilerini bu alana taşımasıyla edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir. Nezihe Meriç çocuklar için de pek çok kitap yazmıştır. Bunlardan biri olan Alagün Çocukları öykü tadında kısa bölümlerden oluşan bir roman, Nazlı Hanım’ın Bağ Köşkü bu güzel romanın dikkat çekici ve çok içten anlatılmış bir bölümüdür.

“Alicik ahraz gibi olmuştu. Ağzını açıp bir sözcük bile söyleyemiyordu. Bu tanımadığı yaşlı kadının peşine takılmış, o düşlerinde gördüğü büyük ağaçların altındaki gölgeli yoldan geçerek, çiçeklerle dolu balkonun önüne değin yürümüştü. Yaşlı bayan, onu balkondaki masanın başına oturttuktan sonra, ortadan kayboldu. Ali merakla çevresine bakınmaya başladı. Hayatında ilk olarak böyle güzel, çiçeklerle dolu, ağaçların gölgelediği bir bahçe görüyordu. Ağaçlar, ta tepede yapraklarını hafif hafif sallıyorlardı. Ali vuv vuv ediyor mu diye kulak kabarttı. Hayır. Yalnız hafif bir hışıltı duyuluyordu. Bir ara Nazlı Hanım içerde biriyle fısıl fısıl konuşuyormuş gibi geldi. İçine bir korku yayıldı.”

7. Necati Tosuner (1944 – ) – Dayım Balon Olmuş (Dayım Balon Olmuş)

necati tosuner - dayim balon olmus

“Dille oynamayı seviyorum. Kelimelerle sıcak dostluklar kuruyorum” diyen Tosuner eserlerini sade ve anlaşılır bir dille yazar. Tosuner yazdığı çocuk kitapları için “Terzi pantolon diker. Terzi pantolonu çocuğa göre dikerse, çocuk pantolonu olur. Ben kendi adıma, çocuklar için yazarken de, yetişkinler için yazdığım öyküler ve romanlar kadar titizlenirim. Çünkü, çocuğu adam yerine koymak gereğine inanırım.” diyor.

“Balonuma bakıyorum. Dayım bana bakıyor. Yürüyoruz. Sonra… Sonra bir de bakıyorum ki… Balonum… Dayım şey ya… Dayımın sırtı balon gibi ya… Balonum dayım olmuş… Dayım balon olmuş… Uçuyor… Uçuyor… Uçuyor… Dayım daha sıkı tutuyor elimi. O da ne? “Kaçtı gitti…” diyorum. “Ne yapalım, sağlık olsun” diyor dayım. Ağır ağır yükseliyor balonum. Çevredekilerden kimi gülerek, kimi biraz üzülmüş gibilerden bize bakıyor. “Parana yazık oldu.” diyorum.
“Hiç de değil…” diyor dayım.”Hem sonra, biliyor musun? Büyüyünce anımsarsın bunu. Dersin ki “Bir gün dayımla geziyorduk, balon almıştı, elimden uçuverdi.” Gülersin sonra da. Yani, iki buçuk lira etmez mi bu? Üzgünlüğüm biraz geçiyor.”

8. Yalvaç Ural (1945 – ) – Gölcüğün Küçük Avcıları (Bir Gök Dolusu Güvercin)

yalvac ural - bir gok dolusu guvercin

Çocuk edebiyatının usta kalemlerinden Yalvaç Ural “Artık çocuk yazarlarının görevi yalnızca güzel öyküler, güzel masallar, güzel çizgi romanlar, güzel şiir kitapları yazmak değil. Çünkü günümüzde çocukların bir kuşatılmışlığı var. Bu kuşatılmışlık tek boyutlu bir çocuk yaratma eğiliminden geliyor.” diyor.

“Ve anlatmaya başladı, turnaların, evrende birbirine en bağımlı kuşlar olduğunu, dişisinin erkeğinden, erkeğinin dişisinden hiç ayrılmadığını, eşi göçte ölen turnanın göçe devam etmediğini, karlı dağ başlarında yaşamayı yeğledi­ğini ve bir sıcak yaşam kuşu için de bunun bir tür kendi yaşamına son vermek olduğunu, bu nedenle de etinin yenmediğini, avcılarca vurulmadığını söyledi. Bilmeden yaptığımız yanlışlığın acısı yüreğimizi burarken, gözyaşlarımız arasında ikisini de çukura gömdük. Üzerlerini kar çiçekleriyle örttük. O günden sonra sevgiyle ilintili ne varsa, hep bir turna duyarlığıyla şekillendi içimizde. Ve her baharda bıkmadan usanmadan gittik düzledik mezarlarını.”

9. Tarık Dursun K (1931 – 2015) – Oduncu Masalı (Güzel Uykular Alara)

tarik dursun k - guzel uykular alara

Tarık Dursun K’nın çocuk edebiyatı alanında birçok kitabı vardır. Bu nedenle, Milliyet Yayınları Çocuk Dizisini yönettiği yıllarda, ünlü yazarları çocuklar için yazmaya davet etmiş, özendirmiştir.

“Ey benim halkım, duyduk duymadık demeyin, ben bir kürk diktirdim, diktirdim de sırtıma giyindim. Her kim ki bu kürk neyin kürküdür bilirse, ben de ona dünyadaki tek kızım hanım sultanı vereceğim. Varsa isteklileri, gelsinler sarayıma, görsünler beni! Üç gün beş gün sonra saraya bir akındır başlamış. Padişah kürk sırtında geleni gideni karşılamış, göstermiş. Ama kimse bu şudur, şundan yapılmadır diyememiş. Kimi demiş, bu aslan kürküdür, kimi demiş, hayır, bence fil derisi kürküdür, kimi demiş, ne o ne bu, bu kedi derisidir. Padişahın aklı yatmış, bu kürkü ne kimse bilecek, ne kimse tanıyacak. Koca ülkede başvurmadık, gelip görmedik ne er kişi kalmış, ne dişi. O günlerde pazar kurulmuşmuş, delikanlının biri eşe­ğine yüklediği odunlarla pazara doğru çıkagelirmiş.”

10. Muharrem Buhara (1957 – ) – Aşık Ay (İnternet Canavarı – I)

muharrem buhara - internet canavari 1

Çocuk edebiyatı alanında önemli çalışmalar yapan, İkinci Bahar, Süper Baba, Sıla gibi dizilerde öykü ve tretman yazarı olarak da görev alan Muharrem Buhara, çocuklar için yazmaya 1982 yılında tiyatro oyunlarıyla başladı. 1998 yılında yazdığı İnternet Canavarı-I isimli çocuk romanı, Gençlik Kitapları Yönetim Kurulu’nun (International Board on Books for Young People) 2002-2003 yılı Onur Listesi’ne seçildi.

“Kısa sürede masalın sonuna gelmiş, ama yine uykusu gelmemiş. Martıları saymak acaba çare olabilir mi uykusuzluğa? Çocuğun yatak odasının penceresinden karşıdaki evlerin damları görünüyormuş. Bu damlara da hemen hemen her gece martılar konarmış. Deniz, evlerine yakın olduğu için geceleri uykusu gelen martılar evlerin damlarına konuyor, kendi yatak odaları gibi birbirlerine sokulup uykuya dalıyorlarmış. Çocuk da bazı geceler, tıpkı bu gece olduğu gibi uykusu gelmeyince martılara bakıyor, anne baba martıları, ahi martıları, küçük kardeş martıları tek tek sayıyormuş. Bu martı sayma oyunu, bazı geceler denenmiş ve uykusuzluğa çare olduğu kanıtlanmış. Nasıl da aklıma gelmedi diye düşünmüş çocuk. Sonra da hemen yatağından kalkıp penceresinin perdesini açmış. Ama çok şaşırmış. Bu gece her nedense damlarda tek bir martı bile yokmuş. Son umuduymuş bu çocuğun. Yeniden yatağına yatıp, büyük bir umutla gözlerini sımsıkı kapatmış.”

Kaynak
Ömer Seyfettin’in Hikayelerinde Çocuk ve Eğitim Teması, Yazarlarımızdan Masallar ve Öyküler – Doğan Hızlan & Sunay Akın


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir