Şakir Eczacıbaşı, Şahin Kaygun, Fikret Otyam başta olmak üzere fotoğraf sanatında iz bırakmış Türk fotoğraf sanatçılarını ve onların objektifinden günümüze erişen etkileyici fotoğrafları listeledik.
Türk fotoğraf sanatçıları ile ilgili daha önceden hazırladığımız, Ara Güler, Selahattin Giz gibi önemli sanatçılara yer verdiğimiz Bilmeniz Gereken 16 Türk Fotoğrafçı ve Fotoğrafları yazımızı da okumanızı öneririz.
1. Şahin Kaygun (1951 – 1992)
Lise yıllarında resim yaparak hayatını kazanmaya başlayan Şahin Kaygun, 1969 yılında Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde grafik eğitimine başlar. Üniversite yıllarında fotoğrafla sanatsal anlamda ilgilenen sanatçı için grafik ve fotoğraf birbirini besleyen, tamamlayan iki alan olur. Kaygun’un fotoğraf üzerinde ilk manipülasyon denemeleri, çalışmaları önemli müze ve sanat kurumlarında sergilenir. “Ben fotoğraf çekmiyorum, fotoğraf yapıyorum” diyen sanatçı önce zihninde kurguladığı kompozisyonu tasarlar, sonra fotoğrafı çeker. Kaygun, kazıyarak, renklendirerek, çizerek fotoğraftaki istemediği detayları siler, kendi istediklerini ekler. Baskıları üst üste bindirir, kolajlar yapar, akrilik boya ile boyar ve nihayetinde ortaya kendi iç dünyasını koyar. Kaygun’un amacı tam da disiplinlerarası bir sanat dili oluşturmaktır.
2. Tahsin Aydoğmuş
Tahsin Aydoğmuş Malatya’da amatör olarak başlayan fotoğrafçılığı Ayasofya’ya memuriyete atanmasıyla bir tutkuya dönüşmüş. Aydoğmuş “Benim yaşam tarzımı Ayasofya belirledi. Fotoğraf benim yaşam tarzımsa ben bunu Ayasofya’ya borçluyum. Birinci aşkım fotoğrafsa, ikinci aşkım Ayasofya’dır.” der. Aydoğmuş, 2003 yılında Ayasofya’daki memuriyetinden emekli olur. Dünyanın en iyi fotoğrafçılarının aldığı Leica Ödülü’ne sahip. Aydoğmuş Türkiye’nin birçok yerini fotoğrafladı ve sergiler açtı.
3. Kürşat Bayhan
Evden Uzakta (Away From Home)
Kürşat Bayhan “2006 yılında Zaman Gazetesi haftasonu eki için bekar odaları üzerine Küçükpazar’da başladığım hikaye beni zamanla İstanbul’da yaşanmakta olan göç olgusu üzerinde düşünmeye sevketti. Kaçış, kopma, bellek, hatıra ve aidiyet gibi derin ve karışık kavramlarla yüzleşmeye, iç göçle yerinden ayrılan insanların sancılı süreçlerine fotoğraflarla tanık olmaya başlamıştım.” der. Foto muhabiri Kürşat Bayhan, 7 yıldır üzerinde çalıştığı projesi Evden Uzakta’yı (Away From Home) kitaplaştırdı ve bu projesiyle Magnum’un Emergency Fund’ına aday olarak da gösterildi.
4. Oğuz Nusret Bilik (1964 – )
Oğuz Nusret Bilik “Çektiğiniz ve size ait olduğunu düşündüğünüz hiçbir fotoğraftan korkmayın. Asla onaylanmak gibi bir derdiniz olmasın, anlaşılmak daha önemli. Vahşi kentlerin bizi birer köleye çevirdiği, bu hızlı yaşamın içinde kendinize nefes alacağınız, özgür bir ortam yaratın, hayatı yavaşlatın, size ait olan görüntülerin peşine düşün. Bir derdiniz, bir sözün varsa fotoğraf sizi bekler.” diyor. Oğuz Nusret Bilik, kendisini sokak fotoğrafçısı olarak tanımlamaktadır. Ulusal ve uluslararası yarışmalarda birçok ödülü vardır.
5. Ergun Çağatay (1937 – )
Usta fotoğraf sanatçısı Ergun Çağatay şöyle diyor: “Ben fotoğrafı okuduğum kitap ve mecmualardan öğrendim. Arada bir Ara’nın (Ara Güler) yazıhanesine gider, onun ne yaptığına bakar bir şeyler kapmaya çalışırdım. Öğretici kaynak yoktu. Deli gibi oradan oraya koşardım. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye’den ancak basın kartı ile yüz dolar alarak çıkabilirdim. Bir insan o parayla nereye gider, büyük fotoğrafçı olma yolunda nasıl yol tutardı? Tüm bu zorluklara rağmen bir şeyler yapmaya çalıştım. Bu ülkenin insanları her yeni günde insanın içini burkan başka başka acı olaylarla yüzleşiyor. Arşivimde yüzlerce bu denli acı içeren fotoğraf var. Siz bir madencinin ölen arkadaşı için ağlayan kömür tozu ile kaplı yüzünü alıp duvarınıza asar mısınız?”
6. Nevzat Çakır (1941 – )
Nevzat Çakır, fotoğraf sanatıyla ilgili düşüncelerini şöyle özetliyor: “Fotoğraf çağdaş bir sanayi ürünüdür. Varlığı bilimsel ve teknolojik temellere dayanır. Öyleyse önce buna saygı duyarak doğru fotoğraf çekmeyi öğreneceğiz. Ayrıca istif, yani kompozisyon kurallarını çok iyi bilip deneyimlerle pekiştireceksiniz. Sonra da bir şeyleri seveceksiniz. İnsan olur, doğa olur, belge olur fark etmez, yeter ki sevin ve ona aşkınızı ilan edip sadık kalın. Benim için olmazsa olmaz insan faktörüdür. İnsansız fotoğraf olmazsa olmaz. Sonrasını kendinize bırakıverin sık ve düzenli fotoğraf çekmenin keyfine.”
7. Yıldız Moran (1932 – 1995)
Yıldız Moran Türkiye’nin ilk akademik eğitimli kadın fotoğrafçısı. Aynı zamanda sözlük yazarı ve çevirmen. Şair Özdemir Asaf’ın eşi de olan Moran “24 saat düşünülen, yaşanılan, ikinci plana atılamayacak bir konudur fotoğrafçılık. İnsana, yaşama özgün, bir aşamanın bir yerini kavramsal olarak dolu, yoğun, ağırlıklı olarak verebilen kişidir fotoğrafçı” der ve şöyle devam eder: “Dört yıl içinde üç çocuk sahibi oldum ve artık tüm 24 saatlerimi çocuklarıma adadım.” 12 yıllık aktif fotoğraf yaşamı boyunca hep bir idealin, bir fikrin, bir düşün peşinden gitmiştir.
8. İzzet Keribar (1936 – )
Ağrı Dağı
İzzet Keribar, büyük bir aradan sonra 1980 yılında, fotoğrafa tekrar yönelir. O yıldan beri yurt içinde ve yurt dışında fotoğraf amaçlı geziler düzenlemekte ve yoğun olarak fotoğraf üretmeye devam etmektedir. İzzet Keribar, Uluslarası Fotoğraf Federasyonu tarafından 1985 yılında A.Fiap (Sanatçı), 1988 yılında da E.Fiap (Ekselans) ünvanları ile onurlandırılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı İzzet Keribar’ı 2011 Büyük Ödülü’ne layık görmüştür. 1982 yılından beri, yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda kişisel fotoğraf sergisi ve dia gösterisi gerçekleştiren Keribar, aynı zamanda fotoğraf kurslarına hocalık yapmakta.
9. Fikret Otyam (1926 – 2015)
Fikret Otyam, fotoğrafı ağabeyi Nedim’den öğrenir, Aksaray’da arkadaşı ve resim öğretmeni ile birlikte Foto Üç Yıldız adlı bir fotoğrafçı dükkanı açar. Gazetecilik yaptığı yıllarda röportajlarını fotoğrafları ile de destekler, kitap kapakları yapar. Fikret Otyam’ın fotoğraf sanatındaki başarısının temelinde Bedri Rahmi’nin üç tonda leke konusundaki öğretileri yer alır. Tuvallerinde de tıpkı fotoğraf ve röportajlarında olduğu gibi Anadolu insanını resmetti. Resmi hiçbir zaman bırakmamasına karşın 1980’e kadar fotoğraf ve yazarlık çalışmalarında yoğunlaşmıştır.
10. Sabit Kalfagil (1934 – )
Usta fotoğraf sanatçısı Sabit Kalfagil “Fotoğraf tek kare işidir. Bir öncesini bir sonrasını aratmayacak tek kare. Eğer fotoğraf çekiyorsak bu çok daha farklı olarak bir tek anın görüntüsüdür. O an, anlatmak istediğimiz şeyi simgeleyebilecek kritik an olmalıdır.” der. Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon adlı kitabında, 1981 yılındaki ilk baskısında yer alan bilgilerin yanında Sabit Kalfagil’in zaman içinde eklediği görüşleri de yer alıyor.
11. Bülent Özgören (1955 – )
Bülent Özgören fotoğrafı, doğadaki biçimsel estetiği doğru ışıkla buluşturup, dingin ve sakin bir duyu yaratmak olarak tanımlar. Işığın ahengiyle ruhun çakıştığı anlar nadiren yaşanır. Fotoğrafı işte rastladığı böylesi anlarda yapmaya özen gösterir sanatçı. Fotoğrafta hep görsel ve betimsel açıdan en üst düzeyi yakalamaya çalışır. Işığın peşindeki yolculuğu sırasında onu en çok çekenler, ırmakların, akarsuların coşkusu, ormanın içerdiği o kırılgan, duyarlı doku ve heybetli dağların, dorukların zamana meydan okuyan görkemi olur.
12. Fethi Sabunsoy (1950 – 2007)
Fethi Sabunsoy “Durağan şeyler beni sıkıyor. İnsan fotoğrafı çekmek çok zor. Fakat, ülkemizin insanlarının çeşitliliği, değişik kültürlerin iç içe olması, benim de bu kültürlerin içinden gelmem ve kendimi yaşadığım andan, ortamdan sorumlu hissetmem nedeni ile her zaman insanların, yaşamın içinde olmayı yeğledim. Zaten iyi bir gözlemci olmayan, iyi bir fotoğrafçı da olamaz. Benim de en büyük avantajım iyi bir gözlemci olmam, iyi bir göze sahip olmam. Bunun için de insan fotoğrafını çok rahat çekiyorum.” der.
13. Cem Turgay (1963 – )
Asıl mesleği doktorluk olan Cem Turgay, Kocaeli’nin ünlü fotoğrafçısı olan babası Cemal Turgay’ı izleyerek başladı fotoğrafçılığa. Yurtiçinde ve yurtdışında birçok başarı kazanan Cem Turgay’ın fotoğrafları izleyicisinde kimi zaman resim etkisi yaratıyor. Turgay, bunun sırrını da şöyle veriyor: “Ben genelde siyah beyaz ağırlıklı ve de kurgusal olarak çalışmalarıma devam ediyorum. Kimsenin etkisinde kalmadım ve de kimseyi etkilemek istemiyorum. Kâğıt üzerinde kurar ve çizerim, daha sonra fotoğrafımı çekerim.”
14. Yusuf Tuvi (1938 – )
Yusuf Tuvi’nin fotoğraflarına baktığımızda öncelikle en önemli unsurun insan olduğu görülür. Farklı kültür ve coğrafyalara yaptığı yolculuklarda çektiği fotoğraflarında özellikle iki şey dikkati çeker: İnsan ve onun çevresiyle olan ilişkisi. Onun fotoğraflarında insan, fotoğrafın ana temasını oluşturur. İnsanın yaşam içindeki rolü, yani doğayla, çevresiyle, diğer insanlarla ilişkileri olarak insan ana figürü hemen dikkati çeker. Sırlarla dolu coğrafyalarda dolaşıp, o sırları yaratan halkın gelenekleri, görenekleri Yusuf Tuvi’nin fotoğraflarında birer sanat yapıtı haline dönüşür.
15. Cafer Türkmen (1920 – 2007)
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Fotoğrafçılık Bölümü’nü kuran Cafer Türkmen, İFSAK’ın da kurucuları arasında yer aldı. Türkiye’nin ilk doğa tarihi fotoğrafçılarından olan Türkmen’in çekmiş olduğu fotoğraflar ve filmler, Türk Doğa Tarihi’nin gelişim sürecinin geçmişten günümüze izlenmesinde paha biçilmez belgelerdir.
16. İbrahim Zaman (1937 – )
İbrahim Zaman şöyle diyor: “Bilgi, egzersiz gerektirir, çalışma gerektirir ve onun üzerine yoğunlaşma gerektirir. Ne kadar çok egzersiz yaparsanız o kadar görme özelliğiniz gelişir. Fotoğrafı kaydeden her ne olursa olsun, onun adı fotoğraf ise zaten kelimenin içinde mana hazır; foto-ışık, graf-çizgi. Işıkla çizmek. Dolayısı ile ışık olmadan fotoğraf olmaz. Bir fotoğrafçı önce ışığı tanımak mecburiyetindedir. Ne kadar ışığı iyi tanır ve konuya göre, yerine göre kullanmayı bilirse, ürünü o kadar sıradanlıktan mükemmelliğe doğru yol alır. Fotoğrafı sanata taşıyacak olanlar bunlardır. Işık ve gölge oyunları.”
17. İsa Çelik (1944 – )
İsa Çelik, İFSAK Onur Üyesi ve Uluslararası Fotoğraf Federasyonu’nun Artist of Fiap ünvanına sahip bir fotoğrafçı. “1973’te ilk sergim İnsan’dı. Ben insanın derdindeyim. Kuşu, ağacı, çiçeği fotoğraflamaya çalışıyorum, fotoğrafça gördüğüm her şeye bakıyorum ama insan çok özel. İlk sergimde söylediğim şeyi tekrarlıyorum. İnsanın yüzüne bakmasını bilmek gerekiyor. İnsanın yüzüne, yüreğine bakmak lazım. Başka şeyler nafiledir. Atinalı bir yazarın sözünü hiç unutmam. Bir tek Atinalıyı yani insanı dünyanın bütün ağaçlarına değişmem. Bu söz benim için Demokles’in kılıcı gibi başımın üstünde taşımam gereken sözlerden biridir.”
18. Yılmaz Kaini (1932 – 1987)
Türkiye’de yalnızca fotoğraf eğitiminin değil, belge fotoğrafçılığının da en önemli isimlerinden biri Yılmaz Kaini, Ansel Adams’ın geliştirdiği siyah-beyaz fotoğrafta uygulanan zone system tekniğinin Türkiye’de ilk uygulayıcılarından biridir. “Fotoğraf ile foto-grafiği kesinlikle birbirinden ayırıp, aynı teknik yöntemleri kullanan farklı, çok farklı anlatım yolları olarak kabul ediyorum. Fotoğraf bana göre insanı yansıtmalı. Fotoğrafa insanın kendi çevresindeki ve konunun zaten içerdiği grafik öğelerden başka hiçbir şey eklenmemeli. Yoksa fotoğrafın özüyle çelişik, biçimci bir anlayış çıkar ortaya. Fotoğraf gerçeği belgeler. Ben fotoğrafta sanat yapmıyorum, çevremi belgeliyorum.”
19. Şakir Eczacıbaşı (1929 – 2010)
Şakir Eczacıbaşı, 1960’lı yılların başında bir rastlantıyla başladığı fotoğraf yolculuğunda hiç bitmeyen bir tutkuyla ilerledi. Bir röportajında “Fotoğraf, öteki sanatlarda da olduğu gibi, insanların içinde biriken duyguları, görüntüleri dışa dökmek, başkalarıyla paylaşmak amacıyla çekmektir” diyen Şakir Eczacıbaşı, fotoğraf tutkusunu şu cümleyle özetlemişti: “İlk günlerden bu yana fotoğraflarımı hep sokaklarda çektim. Çarşılar, pazarlar, sokaklar, evler, araçlar, insan ve doğa parçaları belirli bir izlenimci yaklaşımla görüntü dünyama girdiler. Fotoğraflarında hareket ve dinamizm, bu dinamizme flu görüntüler eşlik etmektedir.”
Kaynak
İstanbul Modern Müzesi, Oğuz Nusret Bilik ile Fotoğraf Üzerine, Nevzat Çakır – Sokağın Adı Fotoğraf, Ahmet Ertuğ – Saray ve Ötesi, Yıldız Moran Arun: The Lady Who Touches The Light, Bülent Özgören, Yusuf Tuvi Fotoğraflarında İnsan Figürü