Menu

Edebiyatımızda Bir Köşe Taşı: Varlık Dergisi



Türkiye’de edebiyatla ilgilenip Varlık Dergisi’yle ilgilenmeyen herhalde yoktur. Hem de birkaç kuşaktır. Varlık, sadece şiir, öykü yayımlayan, genç kalemlere destek olan bir edebiyat dergisi değildir, çok önemli bir düşünce platformu olmayı da başarmış bir yayındır. Varlık Yayınları, birkaç kuşağın dünya edebiyatı ile tanışmasını sağlayan, ülkemizin en köklü yayınevlerindendir.

Varlık, 15 Temmuz 1933 tarihinde on beş günde bir yayımlanan Sanat ve Fikir Mecmuası olarak Ankara’da çıkmaya başlar. İlk sayısında derginin künyesinde sadece Sabri Esat’ın ismi bulunsa da, Yaşar Nabi Nayır, Varlık Dergisi’nin kırkıncı yılı için Milliyet Sanat Dergisi’ne verdiği röportajda dergiyi Sabri Esat Siyavuşgil ve Nahit Sırrı Örik’le kurduklarını, ancak Sabri Esat ve Nahit Sırrı’nın bu zaten platonik kalan ortaklıktan ayrıldığını belirtmektedir.

varlik yayinlari

İlk iki sayının ana parasını yazar Nahit Sırrı Örik koyacak, yazı işlerini Yaşar Nabi üzerine alacaktır. Derginin sahibi olarak Fransa’dan yeni dönen Sabri Esat Siyavuşgil görünecektir. Ünlü romancı Abdülhak Şinasi Hisar da onlarla işbirliği yapmaya söz vermiştir. Dergi yeni ve genç imzaların katılımıyla güçlenmesine rağmen, okurlardan yeterince ilgi görmemiş. Bu ilgisizlik üzerine, iki yıl geçmeden Nahit Sırrı ortaklıktan ayrılmış, Sait Faik’in bir öyküsünün askeri mahkemeye verilmesi üzerine 1941’de Sabri Esat derginin sahipliğini bırakmıştır.

1945’te Milli Eğitim Bakanlığı’nın klasikler yayını için Yayın Müdürlüğü’nde müşavir olarak çalışan Yaşar Nabi “Hasan Ali Yücel’in enerjik yönetimi altında yürütülen o ateşli ve ülkülü çalışma yıllarının ülkücü heyecanını hiç unutamam” diyor bir yazısında. İki yıl kadar bu işte çalıştıktan sonra, 1946’da İstanbul’a taşınıp Varlık Yayınları’nı kurarak toplumumuzu dünya edebiyatıyla tanıştırıp okuma zevkini aşılamayı misyon edinmesinin kökenindeki heyecan, o ateşli çalışma ortamı olsa gerek.

varlik yayinlari

1946 yılında bütün resmi yardımların kesilmesi üzerine Yaşar Nabi evini satarak İstanbul’a yerleşir ve Varlık Yayınevi’ni kurar. O dönem yazarlarının büyük çoğunluğu ilk ürünlerini Varlık’ta yayımlıyor. Varlık’ta yazmak, o zamanlar rüştünü ispatlamak gibi bir şey. Garip akımı, Köy Edebiyatı gibi hareketler Varlık’ta başlayıp yayılır. 1950’li yıllarda tiraj 10 bini bulur. Ama Varlık salt edebiyatı değil, kültürel ve toplumsal konuları da ele alan bir dergi.

Yaşar Nabi Nayır, hemen her sayıda kaleme aldığı baş makalesiyle gündem oluşturan bir yazar ve yayın yönetmeniydi. 1981 yılında vefatına kadar 48 yıl boyunca dergiyi tek başına yönetti. Yazar ve eleştirmenler tarafından bir yazın okulu, edebiyatımızda bir köşe taşı, yeni Türk Edebiyatı’nı yaratan dergi, Cumhuriyet kültürünün sacayaklarından biri olarak nitelendirilen Varlık, günümüzde de Enver Ercan’ın genel yayın yönetmenliğinde, Yaşar Nabi’nin kızı Filiz Nayır Öztekin’in yazı işleri müdürlüğünde her ay edebiyat, kültür, toplum ya da siyaset gündeminden bir özel dosya, usta kalemlerden yazı, öykü ve şiirler, yeni imzalar ve kapsamlı bir kitap eki ile çıkıyor.

varlik dergisi

“Bizde edebi eserlerin tirajı, lise mezunu aydınlarımızın sayı­sına göre yüz kızartacak kadar düşükse, bunda liselerimizde tatbik edilen şekliyle edebiyat derslerinin büyük ölçüde rolünü artık kabul etmeli, bu derslerin faydalı olmasını sağlayamıyorsak hiç değilse zararlarının önü­ne geçmek çarelerini aramalı­yız.” (Yaşar Nabi Nayır, Varlık, Sayı: 372-1951)

“Kaliteli okuyucu kıtlığı ve kalitesiz okuyucu bolluğu dünya durdukça duracak. Bize özgü bir dert değil bu. Bizim asıl derdimiz genellikle okur, yani aydın kıtlığıdır.” (Yaşar Nabi Nayır, Varlık, Sayı: 374-1951)

1950’ler boyunca dergide Ayın Olayları, Edebi Portreler, Gazeteler ve Dergiler Arasında, Güzel Sanatlar, Kitaplar Arasında, Köyden 49 Sesler, Okuyucularımızla Başbaşa ve Tiyatro gibi köşeleri mevcuttu. Cahit Sıtkı Tarancı, Orhan Veli Kanık, Sait Faik Abasıyanık, Nurullah Ataç, Ziya Osman Saba, Oktay Akbal, Mahmut Makal, Necati Cumalı, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Orhan Kemal, Haldun Taner, Tahsin Yücel gibi yazar ve şairlerin kitaplarını art arda yayımlarken, Batı Edebiyatı’ndan da Dostoyevski, Turgenyev, Gogol, Kafka, Tolstoy, Steinbeck, Hemingway, Balzac, Malraux, Zola, Gide, Camus, Sartre gibi ünlü yazarların yüzlerce çevirisini tanıttı Türk okuruna.

varlik dergisi

Doğan Hızlan “Varlık Dergisi yalnız bir edebiyat dergisi değildi, Cumhuriyet aydınının edebi zevkini, dünya görüşünü, Cumhuriyet anlayışını da belirleyen, yönlendiren bir yayın organıydı. Köy Enstitülü de onu okurdu, bir öğretmen de, bir aydın da. Türk Edebiyatı’nın bağımsız bir okuluydu adeta.” diyor.

Salah Birsel’in Rüştü Onur Şiirleri, Mektupları, Ardından Yazılanlar kitabında 22 yaşında yaşama veda eden şair Rüştü Onur’un arkadaşı Salah Birsel’e yazdığı mektuptan bir alıntı:

“Mektubunuzu ve Orhan Veli’nin Garip adlı eserini aldım. Bugün benim için bayram oldu. Garip çok güzel. O benim kitabım oldu. Ve ben onu parasız herkese dağıtmak gibi bir his duyuyorum. Bir gün limanda veya istasyonda kucağımda bir yığın Garip olduğu halde beklesem. Ve yeni çıkan yolculara bu şehrin insanlarına (Zonguldak), tanımaları için birer tane versem. Ondan herkeste olsa. Ben de olduğu gibi… Emin ol Salah, şiirden hiçbir zaman bugünkü kadar bahsetmedim. Ve ben bugün saat 4’te caddeden bir çocuk gibi koşarak, hatta zıplayarak geçtiğimi görenler garip buldular. Evet artık ben Garip’im, Süleyman Efendi’yle akrabalığımız anadan geliyor. Muzaffer Tayyip gösterdiğin alakaya teşekkür ediyor. Selamları var. Hastalığıma gelince, sanatoryum benim için bir zaruret değildir. Gitmesem olabiliyor. Ve ben bu müzmin hastalığı atlatmış bulunuyorum. Yalnız dediğin gibi bir zaman için içkiye, kadına veda etmek icap eder. Şiir hayatımda tâli bir unsur olarak kalsaydı bir müddet için vazgeçebilirdim. Böyle olmadığı için şiiri bir zaman için bırakmak benim için ölümü beklemek gibi bir şey olur. Zaten şiir varsa ben varım. Aksi hali kim iddia edebilir? Varlık’a şiirlerimi göndermiştim, Muzaffer Tayyip’le. Yaşar Nabi Nayır mektupla basılacağını haber veriyor. Çok sevindik.”

varlik dergisi

Tahsin Yücel “Varlık’ı bir yazın okuluna dönüştüren şey, Yaşar Nabi’nin beğenisi ve titizliği kadar yazarın, ozanın ve okurun bu beğeniye ve titizliğe verdiği önemdi de. Böylece genç ozanlar, genç öykücüler, genç denemeciler için Varlık’ta bir yapıt yayımlamak yazın dünyası­na katılmak anlamını taşıyordu!” diyor.

Ülkü Tamer “1950’lerde Gaziantep’te her ayın belirli iki günü, belirli saatlerde Arif Güzel’e uğrardım. Onun bir masa büyüklüğündeki kitabevine. Arif Güzel, dükkânı bana emanet edip postaneye gider, biraz sonra ellerinde kitap, dergi paketleriyle dönerdi. Varlık Dergisi’ni, Varlık Yayınları’nın paketlerini ben açardım hep. Yaşar Nabi, uzaklarda bir çocuğun dergisini, kitaplarını nasıl beklediğini bilmezdi. Belki de bilirdi.” der.

Varlık Dergisi’nin ilk yayınlanan kitabı Cahit Sıtkı Tarancı’nın Otuzbeş Yaş’ı, yani bir şiir kitabıdır. Varlık Yayınları’nda, Cep Kitapları dizisi ile başlar. Amaç, 1 liralık ücretle değerli eserleri Türkiye’nin her bölgesinde erişilebilir hale getirmek, böylece okuma sevgisini ve bilincini aşılamaktır. Sonraları 2 liralık ücretle biraz daha kalınca olan Büyük Cep Kitapları devreye girer. Fiyatı artırmamak için küçücük puntolarla dizilmiş, gözü zorlayan bu iki dizinin ardından, 60’lı yıllarda Büyük Eserler, Faydalı Kitaplar, Türk ve Dünya Klasikleri, Bütün Eserleri, Çocuk Klasikleri gibi dizilerde yine küçük boy ama daha okunabilir puntolarla devam eden yayıncılık hayatı sözkonusu.

Kaynak
1950’ler Türkiyesi’nde Edebiyat DergiciliğiŞairin Anılarındaki KelebeklerVarlık Yayınları


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir