Menu

Antik Yunan’ın Büyük Filozofu Sokrates’in Sözleri Ve Hayatı



Sokrates, Platon ve Aristoteles’le birlikte Antik Yunan’ın en büyük düşünürlerindendir.

Hiçbir yazılı eser bırakmamış olduğundan onun felsefi düşüncelerini öğrenmek, ikincil kaynaklardan mümkün olmaktadır. Bunlar, öğrencisi Platon’un, etkinliğinin erken döneminde kaleme aldığı diyaloglar, yazar Xenophon’un Sokrates’e dair anıları derlediği Memorabilia ve Sokrates’in ölümünden on beş yıl sonra dünyaya gelen Aristoteles’in dolaylı anlatımlarıdır. Bu eserler, yalnızca onun düşüncesinin önemli ipuçlarını içermekle kalmaz, kişiliği hakkında da bilgi verir.

sokrates platon aritotales

M.Ö 469’da doğan Sokrates, Atinalı bir taş işçisi (ya da heykeltraş) olan Sophroniscus ile ebe Phaenarete’nin oğludur. Savaşlar haricinde Atina’dan ayrılmamıştır. Bir görüşe göre, gençlik dönemlerinde heykel sanatıyla uğraşmıştır.

Her fırsatta cehaletinden söz eden Sokrates “Tek bildiğim, bir şey bilmediğimdir” diyordu. Atinalılarla yaptığı sohbetlerde, onları düşüncelerinden vazgeçirmeye çalışmamış ama doğru olanı bulup çıkarmak gerektiğini savunmuştur. M.Ö 399 senesinde tanrıtanımazlıkla ve gençleri yozlaştırmakla suçlanan Sokrates, Atina’daki halk mahkemesinde ölüme mahkum edildi. Adaletsizliğin eğrilikle ortadan kaldırılmasının yanlış olduğunu söyleyerek hapisten kaçmayı reddetti ve baldıran zehriyle intihar etti. Ancak Sokrates’in öğrencileri onun ölümünün ardından kurdukları farklı okullarda düşüncesini yaşatmaya çabaladılar. Bunların en ünlüsü ise şüphesiz Platon’du. Atina halkı ise kısa bir süre sonra yaptıklarından pişmanlık duydu ve Sokrates’i tunç bir heykelle onurlandırdı.

the death of socrates

Jacques-Louis David, The Death of Socrates, 1787

Sokrates’e göre, bilgi ve erdem birdir. Bilge insan, yani neyin doğru olduğunu bilen kişi, doğru olanı yapacaktır. Bunu yaparken ülkeye ve toplumsal ahlaka karşı durmuş olsa da… Yaşamı boyunca, kimsenin bile bile kötü olmadığını, her kötülüğün bilgi sanılan bir bilgisizlikten ileri geldiğini savunan Sokrates, “Doğruyu bilen doğru davranır” diyor, doğru bilginin doğru eylemi gerçekleştireceğine inanıyordu. Söylediğine göre ona, yapmaması gereken şeyleri fısıldayan bir bir tanrı veya tanrısal bir ruh vardı. “Bir nevi ses olan bu işaret, bana çocukluğumda gelmeye başlamıştı, bu ses beni hep göreceğim islerden alıkor, ama yap diye hiçbir vakit emretmezdi.” der.

Socrates Teaching Pericles

Nicolas Guibal, Socrates Teaching Pericles, 1780

Sokrates’e göre 3 tip insan vardır:

1. Bilmediğini bilmeyen insan: Bütün kapılarını kendi eliyle kapatıp uykuya dalmıştır. Uyuyan insan, hiçbir şeyi öğrenip anlayamaz, bilip tanıyamaz, ancak geçireceği bir şokla uyanabilir.

2. Bilmediğini bilen insan: Uykudan uyanarak eksikliğini fark eden, kararlı bir şekilde eksiklerini tamamlamaya arzulu ve uyanan insandır. Süreç içerisinde kendini geliştirip olgunlaşacaktır.

3. Bildiğini bilen insan: Bu özelliklere sahip bir insan, varoluşun, hayatın anlamını sezip, arzularını ve nefsini bu anlama uygun bir şekilde yönlendirebildiği ölçüde huzuru ve mutluluğu elde edebilecektir.

Platon’un Diyalogları’nda yer alan Savunma adlı diyalogda, Sokrates’in ölümle yargılandığı davayı konu alır. Diyalogda tek konuşmacı Sokrates’tir. Kendini savunmaktadır. Yargıçlara söylediğine göre o, kendisini bilge olarak görmemektedir. Tanrı’nın bilicisine daha bilge birini göstermek niyetiyle Atina’da bilge sayılanlar arasında dolaştığını anlatır. Devlet adamları, el işçileri (zanaatkarlar) ile tragedya yazarları ve ozanlara gitmiştir. Devlet adamlarının bilgisizliği çok açıktı. Zanaatkarlar ve şairler ise kendi uğraşlarında usta olduklarından her şeyi bildikleri yanılgısına düşmüşlerdir.

Socrates and Alcibiades

Christoffer Wilhelm Eckersberg, Socrates and Alcibiades

Büyük Hippias isimli diyalogda ise güzelin ne olduğunu belirlemeye çalışan Sokrates ile Hippias arasındaki konuşmaya şahit oluruz. Sokrates, faydalı olanın güzel olduğunu söyler. O yüzden de bir çift göz, güzel göründüğü için değil ama görevini yaptığı zaman güzeldir. Sokrates’e göre güzel insanlar, süslemeler, resimler ve heykeller onları gördüğümüzde bize zevk verir. Güzel sesler, müzik, sohbetler ve öyküler de üzerimizde aynı etkiyi yaratır. Yani görme ve duyma yoluyla zevk aldığımız şeyler güzel olarak adlandırılır.

The Debate Of Socrates And Aspasia

Nicolas André Monsiau, The Debate Of Socrates And Aspasia, 1800

Protagoras adlı diyalogda ise Sokrates’e göre sanat hakkında konuşmak ancak o sanat öğrenilmişse mümkündür. Siyaset ise bir ustası ya da eğitmeni olmadığından herkes tarafından yapılabilir. Platon’un Gorgias isimli diyaloğunda yine Sokratesçi düşüncenin izlerini buluyoruz. O çağın Atina’sında politik hayatta söz sahibi olmak isteyen ve toplumda saygın bir yer edinmek isteyen gençler, para karşılığı sofistlerden söylevin inceliklerini, başka bir deyişle ikna etmenin yollarını öğreniyorlardı. Sokrates için ise önemli olan kişinin gerçekten önemli olan tek şeyi bilmesidir, yani iyiyi. Sokrates’e göre “İnsanla ilgili en büyük ve en iyi şeyler başta sağlık, arkasından güzellik ve namusla kazanılmış zenginliktir.”

Charles Alphonse Dufresnoy - The Death of Socrates

Charles Alphonse Dufresnoy, The Death of Socrates, 1650

İnsan ruhu da insan bedeninin bir parçasıdır ve Sokrates’e göre sağlıklı bir vücut, bir bütün olarak sağlıklı olmalıdır. Ruhun iyiliği ise kötülükten uzak ve doğruluk ile ölçülülük prensiplerini benimsemişse mümkündür. Sokrates’in ruhun ölümden sonra varlığını sürdüreceğine dair inancı çok güçlüdür. Ruhun ve gideceği yerin gerçek, bedenin ise bir yanılsama olduğunu söyler. Ruh bedensel kokuşmuşluğuna rağmen ölümsüz kalacaktır. Sokrates “Ruh ölümsüzdür ve birçok farklı yaşamda tekrar doğmuştur ve o, hem bu dünyada ve öte dünyada olan her şeyi gördüğüne göre, bilmediği şey yoktur. O halde, onun bu hayatta fazilet ve diğer öğeler konularında daha önce bildiklerini hatırlamasına şaşmamak gerekir. Bir şeyi hatırlayanın veya bizim deyimizle öğrenenin, bütün diğer şeyleri keşfetmesine engeli yoktur, yeter ki o arayışında azimli ve inatçı olsun; aramak ve öğrenmek hatırlamaktan başka bir şey değildir.

Sokrates felsefesi ve düşünce tarzı, hakikati, gerçek doğruyu, aramak üzerine kuruludur. Öncelikle doğru olduğu kabul edilen bir sav ele alınır. Sorular sorularak mantıksal, dilsel çözümlemeler ve örneklemelerle bu sav çürütülmeye çalışılır. Önceki doğru kabulden daha güçlü ve eksiksiz bir sav ileri sürülür. Bu şekilde sorular ve örneklerle birlikte yeni savlar çürütülmeye çalışılarak sonuca ulaşılamayan bir hakikat arayışı devam eder. Bu kısır döngü Sokratik yöntem olarak adlandırılır.

“Evet, çok defa, bir kimse savaşta silahlarını bırakmakla, düşmanlarının önünde diz çökmekle ölümden kurtulabilir; her şeyi söylemeyi, her şeyi yapmayı kabul eden bir kimse için her türlü tehlike karşısında ölümden kurtulmanın daha birçok çareleri vardır; yalnız şuna iyice inanınız, yargıçlarım, asıl mesele, ölümden sakınmak değil, haksızlıktan sakınmaktır; çünkü kötülük ölümden daha hızlı koşar, Ben yaşlı ve ağır olduğumdan yavaş koşan bana yetişmiştir; halbuki beni suçlayanlar kuvvetli ve çabuk olduklarından, çabuk koşan kötülük onlara yetişmiştir. Şimdi ben, tarafınızdan ölüm cezasına, onlar da hakikat tarafından kötülüğün ve haksızlığın cezasına mahkum edilerek ayrılıyoruz. Ben cezama boyun eğerim, onlar da cezalarına boyun eğsinler.” (Sokrates’in Savunmasından Alıntılar)

The Death of Socrates, 1783

Jacques-Philip-Joseph de Saint-Quentin, The Death of Socrates, 1783

“Ölüm iki şeyden biridir. Ya bir hiçlik, büsbütün şuursuzluk halidir, yahut da herkesin dediği gibi, ruhun bu dünyadan ayrılarak başka bir dünyaya geçmesidir. Ölüm bir şuursuzluk, deliksiz ve rüyasız uyuyan bir kimsenin uykusu gibi bir uyku ise, o ne mükemmel, ne tam bir kazançtır! Bir kimse, uykusunda, hiç rüya görmediği bir gecesini düşünerek, bunu hayatının öteki günleri ve geceleriyle karşılaştırsaydı, bütün hayatında bundan daha iyi ve daha hoş kaç gün ve kaç gece geçirmiş olduğunu da bize söyleseydi, sanırım ki herkes, değil yalnız alelade kimseler, Büyük Hükümdar bile, hayatında böyle pek az gündüz ve gece bulurdu. Ölüm bu çeşit bir uyku ise, büyük bir kazançtır; çünkü öyle olunca, zamanın bütün akışı, tek bir gece gibi gözükecektir. Ama ölüm bizi bu dünyadan başka bir dünyaya götüren bir yolculuk ise ve herkesin dediği gibi, bütün ölenler başka dünyada yaşıyorlarsa, yargıçlarım, bizim için bundan daha büyük ne iyilik olabilir? Gerçekten öteki dünyaya vardığımızda, bu dünyada doğruluk iddia eden kimselerden kurtularak, denildiği gibi asıl doğruluğu veren gerçekten yargıçları, Minos’u, Rahadamanthos’u, Aiakos’u, Triptolemos’u doğru yaşamış olan yarı-tanrıları bulacaksak, bu yolculuk hiçbir zaman bir ceza olamaz.”

Socrates, His Wives and Alcibiades

Reyer van Blommendael, The Chamberpot Episode: Socrates, His Wives and Alcibiades

“Siyaset hayatına girdiğim halde, iyi bir adam gibi hep hak gözetir ve tabii olarak doğruluğu her şeyden üstün tutsaydım, şimdiye kadar sağ kalabilir miydim, sanırsınız? Hayır, Atinalılar, hayır; bu ne bana, ne de başka bir kimseye nasip olurdu. Halbuki bütün hayatımda; özel olsun, genel olsun, bütün hareketlerimde hiç değişmedim, öğretiliklerimi lekeleyenlere de başkalarına da, doğruluktan ayrılarak, alçakçasına boyun eğmedim.”

“Sizden dileyeceğim bir şey daha kaldı. Çocuklarım büyüdükleri zaman, Atinalılar, erdemden çok zenginliğe yahut herhangi bir şeye düşkünlük gösterecek olurlarsa, ben sizinle nasıl uğraşmışsam, siz de onlarla uğraşınız, onları cezalandırınız; kendilerine, kendilerinde olmayan bir değeri verir, önem vermeleri gereken şeye önem vermez, bir hiç oldukları halde kendilerini bir şey sanırlarsa, ben sizi nasıl azarlamışsam, siz de onları öyle azarlayınız. Bunu yaparsanız, bana da, okullarıma da doğruluk etmiş olursunuz.”

Kaynak
Antik Dönemde Felsefe ve SanatSokrates Etiği ve SanatSokrates’in Savunmasına Hukuki Bir YaklaşımPlaton’un Ruh KuramıSokrates’in Savunması


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir