Menu

Edebiyatımızdan Yeni Yıla Dair 5 Alıntı



Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Cahit Külebi başta olmak üzere Türk Edebiyatı’nda yeni yıl temalı şiir ve romanlardan alıntılar derledik.

1. Nazım Hikmet – Yılbaşı Ağacı

nazım hikmet vera

Bir yılbaşı ağacı karlı bir meydanda Estonya türküleri söylüyor
Telli pullu upuzun bir yılbaşı ağacı
Sen kırmızı sırça topun içindesin
Saçların saman sarısı kirpiklerin mavi
Onu oraya ben astım seni içine koyup
Ak boynun uzundur yuvarlaktır
Kuşkularım kaygılarım sözlerim umutlarım ve okşayışlarımla koydum seni sırça topun içine
Bütün yılbaşı ağaçlarına, bütün ağaçlara, bütün balkonlara, pencerelere, çivilere, hasretlere astım kırmızı sırça topu seni içine koyup
Bağışla beni öleceğim seni bırakıp orda

2. Sabahattin Ali – Kürk Mantolu Madonna

sabahattin ali

Fakat birdenbire herşey değişiverdi ve hiç beklenmedik bir istikamet aldı. Kânunuevvel (Aralık) ayının sonralarına doğruydu. Annesi Noel’i geçirmek için Prag civarındaki uzak akrabalarından birine gitmişti. Maria bundan memnundu:

“Dünyada en sinirime dokunan şeylerden biri de o mumlar ve yaldızlarla donatılan çam fidanıdır” diyordu. “Bunu Yahudiliğime hamletmeyin, çünkü insanların kendilerini bir an için mesut zannetmek sevdasıyla başvurdukları bu nevi manasız merasimi saçma bulduğuma göre böyle garip ve lüzumsuz vecibelerle dolu olan Yahudi dinini hoş bulamayacağım gayet tabiidir. Zaten halis Alman kanında bir Protestan olan annem de, sırf ihtiyar olduğu için ve iş olsun diye bu adetlere bağlı. Fikirlerimi zındıkça buluyorsa bunda, dini kanaatlerinden ziyade, son günlerinin ruh sükunetinin bozulması korkusu amil oluyor.”

“Yılbaşının sence hiçbir hususiyeti yok mudur?” diye sordum. “Hayır” dedi. ”Senenin diğer günlerinden ne farkı var sanki? Tabiat onu herhangi bir şekilde ayırmış mı? Ömrümüzden bir sene geçtiğini göstermesi bile o kadar mühim değil; çünkü ömrümüzü senelere ayırmak da insanların uydurması.. İnsan ömrü doğumdan ölüme uzanan tek bir yoldan ibarettir ve bunun üzerinde yapılan her türlü taksimat sunidir.” Ama biz şimdi felsefeyi bırakalım da, canın isterse, yılbaşı gecesi bir yere gidelim. Benim Atlantik’teki işim gece yarısından evvel biter, çünkü o gece diğer birçok fevkalade numaralar da var. Beraber çıkar herkes gibi biz de sarhoş oluruz.. Ara sıra kendi kendimizden kurtulup cereyana kapılmak hoş bir şey.. Ne dersin? Hem biz seninle hiç dans etmedik değil mi? “Hayır, etmedik! Ben zaten dans etmekten fazla zevk almam, bazan dans ettiğim kimse hoşuma gider ve bu yüzden o sıkıntıya katlanırım.”

“Bu iş için hoşuna gideceğimi tahmin etmem!”

“Ben de tahmin etmem… Ama olsun, arkadaşlıkta fedakarlık lazımdır!” Yılbaşı gecesi akşam yemeğini beraber yedik ve onun iş vaktine kadar lokantada oturup konuştuk; Atlantik’e vardığımız zaman o, soyunmak için arka taraflarda bir yere gitti; ben salonda, ilk geldiğim akşam oturduğum masaya yerleştim. İçerisi kağıt şeritler, renkli fenerler, yaldızlı tellerle donanmıştı.

3. Murathan Mungan – Bir Yılın Son Günleri

murathan mungan

Bir yıl daha bitiyor
İşte bu kadar duru, bu kadar yalın
Bu kadar el değmemiş
Sıradan bir gerçeği daha
kolları bağlı hayatımızın
Bu şiire nasıl dahil edilebilir bir yılın son günleri
Her sonda, her başlangıçta ve her defasında
Alır gibi başkasını karşımıza
Perdeler çekip, ışıklar söndürüp
oturup yatağın içinde bir başımıza
Sorgulamak kendimizi
Öğrenmek ikimizin anadilini, ikinci belleğimizi
Öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini
Bu aynanın dehlizlerinde gezinirken görürüz
Karanlık günlerimizin kenar süslerini

Biterken yılın son günleri
Biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini
Gençlik ikindilerini
Kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri.

4. Selim İleri – Ölünceye Kadar Seninim

selim ileri

“Vitrindeki bereler… Fakat bir camekanın önünde karşılaşmışlardı, akşamdı ve Ferit o açık yeşil benekli, sarı gözler, o ela gülümsüyordu, Ferit gülümsüyordu. Yıllardan 1941 mi, 1942 mi ne bitiyordu: Yılın son günü, son akşamı. Camekanın gerisinde oyuncaklar, dantel giysili taşbebekler duruyordu; uzun kirpikli, ok kirpikli, simsiyah fırça kirpikli, sapsarı saçlı taşbebekler. (…) Ne güzel şeylerdi; elörgüsü. (…) “İyi misiniz Ferit?” Sonra bir kahkaha, Beyoğlu caddesi boyunca, buz gibi soğukta asılı kalıverdi; sadece bir kahkaha. Gülümseyen taşbebekler hızla silinirken, Ferit’in gözleri hızla silinirken, o kahkahanın acımasızlığı hızla silinirken; her şey çürüyor, diye mırıldandı, hatıralar bile. Saadeti tek hissettiği zamanlar olan ilk gençliğinde, genç kızlığında, kısacık süren nişanlılığında ekose berelerini başına geçirir; uzun saçlarını, omuzlarına örttüğü mavi tilkinin üstüne bırakır; yaşamdan çok şeyler bekleyerek, meçhul bir sevdanın peşinde koşardı.”

5. Cahit Külebi – Bir Yılbaşı Gecesi

cahit kulebi

Yılbaşı gecelerinde tasalara boşver!
Bilmez misin rüzgar estikçe
Çiçeklerin kokusu uçar gider.

Bilmez misin ağaçlar sallandıkça
Meyveler dökülür yere,
Gün olur yeniden bahar gelir
Dünyamız yeşerir birden bire.

Hoş geldin yılbaşı gecesi
Geçen yıllardan da memnunduk,
Gelecek günleri düşündük de
Hem ısındık, hem doyduk


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir