Menu

Turgut Uyar’ın Hayatı ve Eserleri



Türk Edebiyatı’nın ölümsüz şairlerinden Turgut Uyar 4 Ağustos 1927’de doğdu. Ve yine bir Ağustos günü, ayın 22’sinde ayrıldı bu dünyadan. İkinci Yeni’nin Edip Cansever, Cemal Süreya ile birlikte üç atlısından biri olan, Ece Ayhan’ın deyişiyle “logaritmik şiirlerin şairi” Turgut Uyar…

Ahmet Turgut Uyar, harita subayı olan bir babanın altı çocuğunun beşincisi olarak Ankara’da doğar. Baba hattattır aynı zamanda, Ankara’nın ilk Latin alfabesiyle yazılan sokak levhalarını geceler boyu çalışarak yazmıştır. Belki de daha sonra yontuculukla kendini gösterecek el becerisini babasından alır Turgut Uyar. Baba ölünce aile İstanbul’a, Edirnekapı’ya göçer. İlerki yıllarda da peşini bırakmayacak hüzün, o zamanlarda çöker üzerine.

Turgut Uyar’ın Aşk Şiirleri
Turgut Uyar’ın 19 Unutulmaz Şiirinden Özel Alıntılar

turgut uyar çocukluğu hayatı

“Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya hazır. Ağabeyim bana sataştıkça annem “Yapma oğlum, o içli bir çocuk.” derdi ona.”

Turgut Uyar’ın şiire olan ilgisi kendi ifadesine göre çocukluk yıllarında başlamıştır. İlk şiir denemesini de ilkokul yıllarında yapmıştır:

“Güzeldir sevgilim her dakka her an
Güzeldir sözleri kaşı gözleri
Geçtiği her karış sönük topraktan
O anda fışkırır neşe özleri”

Dost Dergisi’nde yayımlanan bir söyleşide “Şiir ile ilk ilgi nereye uzanıyor?” şeklindeki bir soruya “Daha ilkokulda vezin ve kafiyeden haberim olmadığı çağlarda manzumeler yazardım. Sonra ortaokul ve lise devresinde boyuna yazdım. Günde üç beş şiir, haftada on beş, günde bir roman yazıyordum. Ama ne şiirler, ama ne romanlar. Bazen bir romanı bitirmeden sıkılır, öbürüne başlardım. Sonra ikisini birden yazardım. Bu yüzden o güzelim romanların çoğu yarım kaldı. Roman yazarken sıkılırdım. Şiire daha başka bir tutkunluğum, sâdıklığım, saygım vardı. Bereket versin o devirlerde şimdi hayırla yad ettiğim arkadaş bana Alain Fournier’nin o güzelim Adsız Ülke’sini verdi. Sonra bir Dostoyevski okudum da gücüm kesildi. İsteğim kalmadı roman yazmakta.” şeklinde cevap verir.

turgut uyar gençliği hayatı şiirleri

Yatılı olarak Bursa Askeri Lisesi’ne gider… Mutsuzdur bu okulda, ileride o günleri şöyle anlatır: “Asker okullarında hiç mutlu olmadım. Genellikle yatılı okullarda mutlu olan çocuk yoktur sanıyorum. Başkalarının, hatta somut başkalarının değil de, hiç kavrayamadığım bir otoritenin belirlediği ve çoğu zaman saçma bulduğumuz bir şeyler yaşamak…”

Lisenin ardından Askeri Memurlar Okulu’nu bitirir. Genç bir subay olarak Anadolu’yu dolaşmaya başlar. Askerliğe ne karakteri uygundur ne de dünya görüşü. Yıllar sonra Lorca için yazdığı şiirde şöyle diyecektir:

“Ben severim omuzlarımı bir gün
Sırmaları, apoletleri olmasa da” 

Henüz Askeri Memurlar Okulu’nda öğrenciyken 1947’de Yezdan Şener ile evlenmiştir. Bu evlilikten, Semiramis, Tunga ve Şeyda adında üç çocuğu olmuştur.

turgut uyar ilk eşi ve kızı semiramis

Turgut Uyar ilk eşi Yezdan Hanım ve büyük kızı Semiramis

1948’de Kaynak Dergisi’nin açtığı şiir yarışmasında ikinciliği kazanan Arz-ı Hal şiiri, ilk kitabına da ismini vermiştir.

“İşte insanlar bu minval üzre, Allahım!..
Kıt kanaat sere serpe yollar boyunca…
Sen, bizim için hala o ezeli sırsın.
Sen de bizi bilmiş olsan başkalaşırsın…
Herkesin kederi gailesi boyunca.
İşte insanlar bu minval üzre, Allahım!.”

turgut uyar ilk eşi yezdan hanım ve çocukları semiramis, şeyda, tunga

1952’de ise ikinci kitabı Türkiyem yayımlanır ve önsözünde Nurullah Ataç şunları yazar:

“Bilmem yanılıyor muyum Turgut Uyar’ı iyi bir şair saymakla? Hiç sanmıyorum. Ne olursa olsun, onun için atıyorum zarımı. Övünerek söyleyeyim, şairler için attığım zar, şimdiye kadar çoğu için iyi geldi, doğru seçtiğimi gösterdi. Turgut Uyar için de iyi geleceğinden hiç şüphe etmiyorum.”

turgut uyar ve küçük kızı şeyda

Turgut Uyar eşi ve küçük kızı Şeyda

1958’de ordudan istifa eder ve SEKA’da çalışmaya başlar ki edebiyat çevresi ile tanışması da bu dönemde başlar.

Turgut Uyar şiirini, şiir dili yönünden geçirdiği aşamalar bakımından dönemlere ayırmak mümkündür.

1. Dönem:

1940’lı yılların şiir dilini kullandığı dönemdir. (İlk 2 kitabı: Arz-ı Hal ve Türkiyem)

“Güz geldi mi göçüp gidiyorsun buralardan
Mahzun kalıyor kalbim ve gözlerim..
Sen sevgileri ve yolları hatırlatıyorsun bana
Turnam, bir gün bırakmayacağım peşini,
Ömrüm oldukça ardından geleceğim…”

(Bir Gün Bırakmayacağım – Türkiyem)

2. Dönem:

Dünyanın En Güzel Arabistanı ile girdiği İkinci Yeni ile daha güç bir şiir dili ve çok daha geniş kelime kadrosuna sahip olduğu dönem.

“Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat”

(Göğe Bakma Durağı)

3. Dönem:

Kayayı Delen İncir ve Dün Yok Mu’da gözlenen İkinci Yeni şiiri içinde, nispeten yalın bir dili kullandığı dönem.

“Biliyor musun
aşk şiiri yazmaktan bıktım
bir gün şöyle bir baktım
yazdığım bütün şiirler öyle
bir sarsılma, nedir bu
bir otuz aşk şiiri daha
kendimi hiç suçlamadım”

(Biliyor Musun?)

turgut uyar erdal öz

SEKA yıllarında Erdal Öz ile birlikte

1960’ların başında üç çocuğunun annesi Yezdan Hanım’dan boşanır. O zamanlar yazılarında R. Tomris imzasını kullanan Tomris Gedik ile evlenir. Bu evlilikten bir oğulları olur: Hayri Turgut. Oğluna kendi ismini vermesi kibrinden değildir. Yıllarca dolaştığı Anadolu’da böyle bir gelenek olduğunu görmüş ve daha baştan oğluyla adaş olmayı kafasına koymuştur. İlk oğluna Turgut ismini koymaması belki de ilk eşi Yezdan Hanım’ın muhalefetindendir. Turgut Uyar’ın yazma sürecinin hem mesafe hem de anlayış olarak en yakın tanığı Tomris Uyar olur.

“Turgut Uyar’ın şiir girişimini Türkiye’de yapılmış en önemli girişimlerden biri sayıyorum. Şairane şiir yazmaya karşı olup başka bir şairanelik, başka bir şiirsellik keşfetmesine hep hayranlık duymuşumdur. Büyük bir çaba olarak görüyorum. Yerini bulup bulmadığından emin değilim ama çok taklidi var. Tavlayıcı şiir yazmaya son derece karşıydı. Şiirle savaşan, şiiri savaş malzemesi haline getiren bir şiir görüşünü, dünya görüşü içinde halletmeye çalışan bir şairdi.”

turgut uyar tomris uyar aşkı

Sait Maden – Tomris Uyar – Turgut Uyar

“Çok yakışıklı, çok zeki, çok duyarlı bir insandı. Belki bana göre aşırı ciddiydi. Tipik edebiyatçı özelliği taşıyan, kendi içine kapalı, dışarısıyla fazla alışverişi olmayan, şiiriyle mutlu biriydi. Ben öyle değilim. Denizi de severim, dolaşmayı da… Daha canlı, daha hareketli olmayı isterim. Belki bu bakımdan pek uyuşmuyoruz.”

“Turgut Uyar’la geçirdiğimiz bazı hırgürlü geceleri şimdi olsa kaldıramayacağımı biliyorum ama bütün güçlüklerine karşın fırtınalı bir aşkı, yavan, düz-ayak bir ilişkiye hala yeğlediğimin de bilincindeyim.”

“Hep çok kıskançtı” diye anlatır Tomris Uyar eşini. Kıskanç da olsa, Tomris Uyar’ı zaman zaman bunaltsa da, ona yazdığı şiirlerle benzersizdir.

“Seversin diye söylerim her şeyi, sana uygun olsun
Her şeyin birbirine uygununu sen bulursun
Gel ellerini ver en güzel ellerini öyle
Ruhum, ateş yüreğim, kokum birlikte öyle…”

turgut uyar tomris uyar ve oğlu hayri turgut

Turgut Uyar, Tomris Uyar ve oğlu Hayri Turgut

70’lerin sonlarına doğru kolunda ve kalçasında oluşan kırıklar, büsbütün eve ve içine kapar Uyar’ı. Tomris Uyar’ın dediği gibi yavaşça ölmeye hazırlanır. İyileşmek için bir çaba sarf etmez. Ama 1984 ise sonun başlangıcıdır Turgut Uyar için. Matematiğe ve tıbba özel ilgi duyan Uyar anlar siroz olduğunu ama doktora gitmeye yanaşmaz. Uzun ve zahmetli olan ölümünü neredeyse istediği izlenimi uyandırır yakınlarında.

“Ben bir gün giderim ki neyim kalır
eksik bıraktığım her şeyim kalır
yaz günü kim ister ki öldüğünü
eksik bıraktığım her şeyim kalır”

22 Ağustos 1985’te aramızdan ayrılır. “Öldüğümde el yazısıyla tek şiirim kalmayacak arkamda” der vasiyet olarak Tomris Uyar’a. Vasiyete uyarak daktilo sayfasına yazmadığı şiirlerini atar, beğendiklerini bile. Geriye kalan şiirler 2002’de Yapı Kredi Yayınları tarafından Büyük Saat başlığıyla yayımlanır.

turgut uyar şiirleri hayatı

Turgut Uyar için yazılan şiirleri derledik.

“Ben Turgut’la okuşup koklaştığımda
Yaşamanın umman soluğunu soluduğumda
Denize açılır olurdum hep
Fethe çıkarcasına Dünyanın En Güzel Arabistanı’nı
Şiirimizin o en kızıl saçlı levendiyle..”

(Varsa Ölümün Arifesi – Can Yücel)

“Güzleri kullanırdı o kadar sevmese de
Dünyayı kullanırdı açıp da penceresini sonsuza
Su içse suya benzerdi biraz
Konuşsa
Üç beş kişi birikirdi herhangi bir köşebaşında
Yolu düşse de başka mor-sarı bir akşam kahvesine
Ne kadar eşleşirdi Van Gogh’un bakışıyla.”

(Turgut Uyar – Edip Cansever)

“Ak odada oturur
Kapısı penceresinden çok

Gözlerinde yıldızlar
Serin yerde durur

Bir elinde kadeh
Öbürünü yarasına bastırır
(…)
Öldüğü gün
Hepimizi işten attılar”

(Turgut Uyar – Cemal Süreya)

“Bir yüz. Turgut Uyar. Güzeldevedikeni.
Bir edirnekapılı. Öyleyse, fukara, umarsız bir sokak: vaiz sokak. Numara 70.
At pazarları, bahçe kahveleri, develer ve yeşil, soluk tramvay vagonları: hep bu fakir sokak için.
Bir çocuk, içli, kırılgan. Daha o zamandan. ‘Ben sıkıntılıyım!’ diyordur.”

(Devedikeni – İlhan Berk)

turgut uyar erdal öz birlikte

Turgut Uyar ve Erdal Öz

“İşte ben hep böyle garip mahzun,
Bir şey beklermişcesine yaşıyorum.
Bazan öyle günlerim oluyor ki, Elagözlüm,
Ne oldu, nasıl bitti şaşıyorum..
Bazı bilmem, gün nasıl başladığında,
Kayıp kayıp gidiyor dünya bıkkın bakışlarımdan.
Yaşıyorum, yaşıyorum da bitmiyor,
Bir tutam sakız oluyor ağzımda zaman..”

(Ölüme Dair Konuşmalar)

“Kapalıçarşıda, bir kuyumcu dükkânında
Sol eline bir yüzük takmıştım.
Senin entarin basmaydı.
Benim elbisem pamuklu
Yüzüklerimiz sekiz ayardı…
Çocuklar gibi gülmüştük, hatırlarsın
Kapalıçarşı, Mahmutpaşa, satıcılar
Bir hafiflik içinde elele, yaya.
Bir sabah vaktiydi, güzel ve taze
Mevsim bahardı…
Sonra saçların, omuzların Elâgözlüm
– Sana Elâgözlüm diyeceğim ömrümce
Koyu da olsa rengi gözlerinin.
Bir kırmızı kordelâ, bir bulut, bir gül
Sen gittin hatıralar perişan etti beni,
Gel, eski günlerin içinden, rüzgârlarla,
Gel,
Kurumuş kirpiklerime bir yağmur gibi dökül”

(Bitmemiş Şiirler VII)

turgut uyar şiirleri

“Gözlerin gözlerimde,
Boynumda sımsıcak kolların,
Gündüzki yorgunluğum kaybolmuş.
Seni her an minnetle yad ederim
Sen şimdi şarkılarla evimizdesin,
Sahibem, efendim, elagözlüm
Gözlerinden öperim..
Boydan boya bekçi düdükleri sokaklarda
Gecemiz huzur içinde ela gözlüm.
Öpüşlerin öpüşlerin ardarda…
Hem sevgi hem şefkat dolu ellerin
Ne olur yine böyle yarında
Binlerce şükrediyorum hayata geldiğime kollarında..”

(Bitmemiş Şiirler IV)

sev beni, alış bana
kimse ürkütemez bağlandığımız güzelliğin utkusunu
sev beni, bir dağ gölgesi kadar sev
şimdilik bırak musluğun sızmasını damın akmasını
bir tırnak gibi büyü domuz bir tırnak gibi
zorlayarak her bir yanı
çünkü biraz sonra umut başlar her günkü, başlar

(Umuttur)

turgut uyar şiirleri nelerdir

Kaynak
Dergi Park – Turgut Uyar’ın Sanat Hayatı ve Eserleri, Milliyet Kitap – Miraç Zeynep Özkartal, Turgut Uyar’ın Geyikli Gece Şiiri


Facebook Yorumları

1 Yorum
  1. Akın 30/11/2016 / Cevapla

Akın için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir