Nazım Hikmet, Attila İlhan, Turgut Uyar, Edip Cansever başta olmak üzere Türk Edebiyatı’nın önemli şairlerinin içinde bulut geçen şiirlerini derledik.
Bu yazımızdaki şiirleri René Magritte’in resimleri ile birlikte derledik. René Magritte hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz bu yazımızı da okuyabilirsiniz.
René Magritte, Le Cri Du Coeur, 1960
1. Seni Günlere Böldüm, Edip Cansever
Dün akşama doğru turuncu bir bulut geçti
Sonra bütün bulutlar hep birden geçti
Anılar, anılar, belki hepsi bir kelime.
René Magritte, Beautiful World, 1962
2. Bulut mu Olsam, Nazım Hikmet
Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.
Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa?
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.
René Magritte, Clear Ideas, 1958
3. Saadet, Attila İlhan
geldin mi şehrimize buğday benizli sonbahar
gökyüzü yine bulutlar bağlamış
deniz ürperiyor içini çektikçe rüzgâr
tarz-ı nevin yola çıkmış beşiktaş iskelesinden
akıntı ters geliyor
mavi sisler içerisinde üsküdar
istanbul yakasında minareler kalem gibi yükseliyor
ikimiz denize karşı yan yana oturmuşuz
ve plakta eski bir meyhane şarkısı
hıçkırıklı bir ses şikayetçi sevgilisinden
garson değiştir şunu kardeşim yok mu bir başkası
biz ümitle dolu bir şarkı istiyoruz
aldı bizi götürdü sonbahar havası
gözlerin senin bademsi gözlerin
gökte beyaz zambak gibi martılar
ve deniz boylu boyunca mavi
görebildiğin kadar
biz insanız insanlara saadet lazım
ve bir eylül akşamı
yıldızların zenginliği titretirken insanı
yaseminler gibi açılması hayatımızın
ve bir yürek dünya örsünde dövülmüş
ve bir dünya ışıklar içinde
çoluk çocuk sokaklara dökülmüş
işte ninni gibi bir yağmur çiseliyor
istanbul şehri minareler bulutlar içinde
neden böyle mahzun kızkulesi
tarz-ı nevin yolda akıntı ters geliyor
nasıl da kaybolmuşuz sonbahar içinde
cehennem olup gitsin o bîvefa sevgilisi
garson değiştir şunu kardeşim
allah aşkına yeter
yağmurla birlikte yağdı saadet için ölenler
fırtına gözleriyle bulut bulut indiler
göğüsleri kalbur gibi delik deşik
delirmiş delirecekti kalbimiz
canımıza yetmişti beklemek
onlar konuştu biz dinledik
– saadet var olmanın büyük sebebi
saadet asırlarca bitmeyen hasretimiz
o size gelmezse siz ona gideceksiniz
mademki bir eylül akşamı yaseminler gibi
ve mademki tek dünya
tek yürek
René Magritte, The Battle of Argonne, 1959
4. Oktay’a Mektuplar II, Orhan Veli Kanık
Ankara, 10. 12. 37, Saat 14.30
Şu anda dışarıda yağmur yağıyor
Ve bulutlar geçiyor aynadan
Ve bugünlerde Melih’le ben
Aynı kızı seviyoruz
René Magritte, The Heartstrings, 1960
5. Kadeh, Oktay Rifat Horozcu
Burası dalyan kahvesi
Ortalık süt mavisi
Apostol bu ne biçim meyhane
Tabağımda bir bulut
Kadehimde gökyüzü
René Magritte, The Infinite Recognition, 1963
6. Yukarda, Melih Cevdet Anday
Ve yukarda,
Uzak bir göğün altındaydı deniz,
Bulutlar, martılar ve deniz.
René Magritte, The Return, 1940
7. Edirnekapı Üstüne Şiir, Turgut Uyar
İstanbul dediler mi benim aklıma,
Vaiz sokağı gelir hemen.
Edirnekapı gelir, evimiz gelir
Köşebaşında duran bir güzel kız gelir.
Biletçi zili çeker, tramvay durur
Bir manav, bir meyhane, iki akasya
Kumrular geçer kilisenin çan kulesinden
Beyaz bulutlar geçer…
René Magritte, The Victory, 1939
8. Şehrin Üstünden Geçen Bulutlar, Ahmet Muhip Dıranas
Bakıp imreniyorum akınına
Şehrin üstünden geçen bulutların.
Belki gidiyorlardır yakınına
Rüyamızı kuşatan hudutların.
Evler, ağaçlar, sular, ben ve bu an
Sanki bulutlarla bir, akıyoruz;
Onların hevesine uyaraktan
Cenup ufuklarına bakıyoruz.
Biz de hafif olsaydık bir rüzgârdan,
Yer alsaydık şu bulut kervanında,
Güzel’e ve Yeni’ye doğru koşan
Bu sonrasız gidişin bir yanında;
Dağlara, denizlere, ovalara
Uzansaydık yağarak iplik iplik,
Tohumları susamış tarlalara
Bahar, gölge ve yağmur götürseydik.
Bakıp imreniyorum akınına
Şehrin üstünden uçan bulutların.
Gidiyor, gidiyorlar yakınına
Rüyamızı kuşatan hudutların.
René Magritte, High Society, 1962
9. Üç Kez Seni Seviyorum Diye Uyandım, İlhan Berk
Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.
René Magritte, The Human Condition, 1933
10. Özlemin Kıyıları, Şükrü Erbaş
Rüzgârını içinde taşıyan bir bulut gibi
Takılıp bir gece treninin düşlere bakan camlarına
Çekip gitsem bir gün, çekip gitsem
O yaz mavilerinin dünyaları yumuşatan
Dalga dalga kırılan içli kıyılarına
Geçerek derin tünellerinden sevgisizliğin…
Durur mu bilmem durur mu
Denizin ve anıların üzerinde
Gözleri iki damla bal gibi kirpiklerinden süzülen
Gülüşü güneşlerden ışıklı
Gülüşü el çırpan sular gibi köpüren
O çocuk, durmaz mı bilmem, örtüp kalbini
İnce saydam yapraklarıyla suskunluğun
Duyguların içedönük dallarında…
René Magritte, The Large Family, 1963
11. Pasaport Kahvesi, Ahmet Telli
Bulut suya değiyor
su zamana
ve yalnız çakıl taşları
değil aşınmakta olan
Batık bir gemi
gibi uzaklaşırken ordan
yakamozlar kalıyor geride
balkıyan acılar gibi
René Magritte, The False Mirror, 1928
12. Başımızın Üstünde Bir Bulutun, Ahmet Hamdi Tanpınar
Başımızın üstünde bir bulutun
Güneşe asılmış gölgesi,
Uzakta toz halinde dağılan
Yoğurtçu sesi,
Gün bitmeden başladı içimizde
Yarınsız insanların gecesi.
René Magritte, La Tempête (The Storm), 1931
13. Yağmur Duası, Sezai Karakoç
Ben geldim geleli açmadı gökler;
Ya ben bulutlan anlamıyorum,
Ya bulutlar benden bir şeyler bekler.
Hayat bir ölümdür, aşk bir uçurum…
René Magritte, L’Utopie, 1944
14. Solgun Bir Gül Oluyor Dokununca, Behçet Necatigil
Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor
En çok güz ayları ve yağmur yağınca
Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda.
Uzanıp alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca.
Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda
Akşamlara gerili ağlarla takılıyor
Yaralı hayvanlar gibi soluyor
Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor
Yollar, ya da anılar boyunca.
Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece
Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam
Solgun bir gül oluyor dokununca
René Magritte, Le Baiser, 1951
15. Kainatın Akşam Yoklaması, Fazıl Hüsnü Dağlarca
Bir an, coğrafyanın dışında,
Ve bütün sathı, atmosferin.
Sevgilerin en samimi olduğu saat;
En çok düşünceye benzediği vakit, çiçeklerin
Bir an, zamanın gölgesi yüze değer.
Ve aralığı hayatın ölümün aralığı.
Bembeyaz bulutlar gibi geçer göklerden,
Kör bir adamın bahtiyarlığı.