Menu

Murathan Mungan’ın En Güzel 20 Şiiri



Murathan Mungan, 21 Nisan 1955’te İstanbul’da doğmuştur. Çocukluğu ve ilk gençlik yılları memleketi olan Mardin’de geçer, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü bitirir, aynı üniversitede yüksek lisans yapar.

Mungan, çeşitli dergi ve gazetelerde şiirler, öyküler, metinler, deneme, eleştiri ve incelemeler yayımlayarak adını duyurur, şiirlerini ilk kez dönemin aynı zamanda önemli bir siyasi odağı olan Murat Belge’nin yönetimindeki Birikim Dergisi’nde yayımlar. İlk kitabı Mahmud ile Yezida 1980’de yayımlanır. Murathan Mungan’ın sahnelenen ilk oyunu, Orhan Veli’nin şiirlerinden kurgulayarak oyunlaştırdığı Bir Garip Orhan Veli’dir. Mungan biri filme alınan üç tane de film senaryosu yazar. 1987’de Hedda Gabler Adlı Bir Kadın öyküsü ile Haldun Taner Öykü Ödülü’nü Nedim Gürsel ile birlikte paylaşır. Murathan Mungan, bugüne değin çoğu Yeni Türkü topluluğu tarafından seslendirilmiş olan şarkı sözleri de yazar.

Murathan Mungan’ın seçtiğimiz şiirlerini Alexander Milyukov’un resimleri ile birlikte derledik.

Alexander Milyukov

1. Kadırga

Senelerce, senelerce evveldi;
Bir deniz ülkesinde… ve belki de
birbirine aktardığım defterlerin hepsinde
bu şiir vardı:
Senelerce, senelerce evveldi;
Biz seninle orada, o deniz ülkesinde tanıştık

uzak denizler, uzak yakınlıklar içinde
bir Kadırgada iki korsan
tarih, yarın, ütopya dolu sandıklar arasında
birbirimizi yaralarından tanıdık
dışı korsan, içi iç denizlerde yaşayan çocuklardık

2. Sevgilim

Sevgilim,
yetimim benim,

aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken

kapılar kapalı, dünya buzlu cam
uyuşmuş gözlerimin önünde
hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan

Alexander Milyukov

3. Yaz Bitti

bir zamanlar okumuş olduğunuz kitapları özlersiniz
sıcak odaları, beyaz temiz yastıkları
ahşap panjurları
yaz bitti
bitmeyen şeyler kaldı geride
yaz bitti
yaz bitti
yüksek sesle söylüyorum bunu kendime
her yerde söylendiği gibi
yaz bitti
yaz bitti
hiç bir şey hiç bir şey
hiç bir şey
yalnızca üşüyorum şimdi…

Alexander Milyukov

4. Hayatın Kapıları

Hayatın yüzüme kapattığı kapıları
kalbim şimdi anladı
kaç tuzakta konakladı bu kalp
devamsız hikayelerde yaşlandı
kaç tane aşk yaptım
yalnızca bir tekinden
zaman aldıklarını
bir daha yerine koymadı
bütün hayatım kulaklarımda
bir şarkı gibi çınladı
başkalarının söylediği…

5. Bir Fincan Kahve

cam kenarına oturduğum masadan
yüzüme sokağı vuran tülün gölgesinde
düşünüyorum:
yavaş yavaş anıların da terk ediyor beni
git gide azalıyor
günün birinde
birlikte
bir fincan kahve içebilmenin
sadakati
hayali

neden mümkün olmuyor
ayrılmak
yok pahasına tüketmeden her şeyi

Alexander Milyukov

6. Adres

Çok sonra yazılır
İçinde yaşadığın günlerin şiiri
Belleği vardır yaraların
Kapandıktan sonra da işleyen
Hatta aynı kalmayan kişileri
Sökülmüş zamana gönderen
Zarfı açar ya da kaparken
Adres yanıltmasın sizi
Kendinden bile taşınır insan
Ne sokağın kalbi, ne kalbin evi
Yalnızca şiir kendini seyrediyor şimdi

7. Yalnız Bir Opera

ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş ayrıntılarında
zaman zaman geri tepip duruyordu.

Alexander Milyukov

8. Sızı

ne kadar silik, önemsiz de olsa
zamanın geçtiğini bize hatırlatan
her şey
hatıra sızısı
anlara değerini veren sonsuzluk
ve hayat kadar sıradan

9. Placebo

kaç hikayede kıydın kendine
bir aşk için

aşk için söylenmiş bütün sözler yaban
bütün yaralar derin
tekrarlayarak karşılaştırılamaz yaralar
derin

ümitsiz durumlar için
bir yerlerde bulunduğunu sandığın
o bir kaç kelime
mümkün mü?

dilin ucu bu kadar uzakken sahibine

Alexander Milyukov

10. Ayrılıklar Öğretti Bana

merdivende ayak sesleri
içimin kapıları açılıyor herseferinde
kimse yok, kimse yok, kimse yok ki
yalnızlıkta seslerin birbirine ne çok benzediğini
ayrılıklar öğretti bana

11. Eskidendi, Çok Eskiden

Hani erken inerdi karanlık,
Hani yağmur yağardı inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işıklar yanardı evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken,
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamışken,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Eskidendi, çok eskiden.

Şimdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti.

Alexander Milyukov

12. Sizden Saklı

Gelmediniz, ben hep sizi bekledim
Eksilen yanlarımla
Sizden saklı eskidim.
Her şeyden önce aşk verilmiş bir sözdü benim için
Gün, ay, saat, hafta; takvimişi zaman yani
Aldıkça dönemeçleri değişmedi hiçbir şey
Yalnızca ufuklar yeniledim

Kaç aşktan oluşmuş bir şeydi aşk
Her sevgiliyle biraz daha
Biraz daha sizden saklı eskidim.

13. Pas Çekirdeği

Nicedir paslanmış bir suskunluk gıcırdıyor aramızda
yetersizliğin kemirdiği sokaklara
dağılan öteki yüzümüzle
bazı acılar gibi sıradan
gönderilmemiş pullar gibi kendi halinde
katlanıp ve karışıp giden…

Alexander Milyukov

14. Pikabın Kolu

Birden içimizin boşalan makarası:
Çocukluğumuza kadar dağılan
acı şeker tadı ağzımızda
İlk kıymıkları kalbin, ilk kırıkları
Günümüze vuran ilk sayıklaması
yaş almamış küslüğün, gücenmişliğin
kolayına yenilmeden hatırlamak, şimdi
mazide sızlayanı
plağın takıldığı yerde hayatımızı çizen şarkı
elimiz yetmez geçmişteki plağın koluna
acı şeker, ham uğultu
aynı tortu, aynı şarkı, aynı

15. Ağacın Gözleri

kesidine bak içindeki halkaların
aşktan yeni hatıra yaşları
geride kaldı, an seyrek
zaman temkin dayatır
kandaki serinliğe
yaşar gibi değil
seyreder gibi
geçmişte öğrendiklerinle
hayatını kendini yazının kalbinde
bir ağaç gibi kabullenmek
suların çekildiğini
etinde kımıldayan şimdiki zaman
solgunlaşıp uzaklaşan
her şey
gözlerinin önünde
ayaktasın, seyrettiğin manzaranın içinde
kendi hızıyla eskiyen
imkânsızlığın bilgisiyle

Alexander Milyukov

16. Pişmanlığın Geometrisi

bende unutup gittiğin yalnızca bildiklerin değil
bilmediklerin
mecbur almaya geleceksin
çaresiz, bir gün
benim burada olmadığım bir gün
zamana işlemediğini göreceksin
pişmanlığın yanılmaz geometrisinin

17. Gerilerde

Çok gerilerde kaldı
Bizi bazen bir şiirin uyandırdığı sabahlar
Durup dururken içimizde parlayan sevinci tutuşan ümit
Çok gerilerde kaldı
Hayatı budalaca seven yanımız
Çok gerilerde…
Şimdi dönüşyolunun
Karanlık düşüncelerinden yorgun
Aynalarda unutkan dalgın bakışlar

Alexander Milyukov

18. Büyük Zamanlar

Büyük kahramanlarda aynalarına baktığımız
Büyük rüzgârlardı başımızı döndüren
Büyük yeminlere yenik düştü kalbimiz
Kapıldığımız büyük sulardı
Geniş hayaller, genç öfkeler, derin uykular
Büyük zamanlardı içinden geçtiğimiz
Şimdi burdayız

19. Bundan Böyle

ıslığımızı bırakıyoruz
boğazlı kazaklarımızı
okuduğumuz kitapları
başka gizlere, başka kalplere
başka zamanlar onarsın diye
zamanın bizden kemirdiklerini
tanıdık dünyanın derinliklerine
benzeyen gözlerimizde
tek yaş kaldı: yaşlılık
bundan böyle

Alexander Milyukov

20. Eski Fenerler Eski Gemiler

uzun yanlışlarla battı gemiler
geçtikleri her yerde
İçindekiler

toy rüzgarlarda
yelken açan düşlerimiz
uğradığımız adalarda dağıldı
geçtiğimiz gemilerde kaldı çarpılmış yüreklerimiz
boşlukta el sallayan biri var hala
bizim varamadığımız uzaklıklara

ne kulaklarımızda siren sesleri
ne kadırga serenlerinin
yol açtığı birkaç tuzlu resim
içimiz bir ada kuraklığı
sualtı batıklarıyız gündemin

Kaynak
Murathan Mungan – Timsah Sokak Şiirleri, Eteğimdeki Taşlar, İkinci Hayvan, Solak Defterler şiir kitapları


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir