Menu

Cem Karaca’nın Hayatı ve Şarkıları



Muhtar Cem Karaca, 5 Nisan 1945’te İstanbul’da dünyaya gelir. Asıl ismi İrma Felekyan olan annesi Toto Karaca, Ermeni kökenli, baba Mehmet Karaca ise Azeri Türkü’dür. Tiyatrocu olan anne ve babası, İran kökenli olduklarından ilk evliliklerini İran Konsolosluğu’nda yaparlar, ancak Türk yasalarına uygun ikinci evliliklerini Cem Karaca doğduktan sonra gerçekleştirirler.

Cem Karaca’nın unutulmaz şarkılarına yer verdiğimiz bu yazımızı da okumanızı öneriyoruz.

“Küçüktüm, daha okula bile gitmiyordum. Bizim evin alt katında yaşlı bir Ermeni kadın otururdu. Do Mi Yaya (Yaya, Ermenice teyze demektir) ismini taktığım bu yaşlı kadın her Allah’ın günü piyano çalardı. İşte kulağıma ilk giren müzik sesi, Do Mi Teyze’nin piyanosundan çıkan melodiler oldu. Müziği gönülden sevdim. Sona büyüdüm, palazlandım… Annem de, babam da tiyatrocu oldukları için sık sık tiyatro kulislerine gider oldum. Operet, o yılların Türk tiyatrosunda altın devrini yaşıyor. Ve kuliste kulağım her geçen gün biraz daha müzikle doluyor… Sonra öğrencilik yılları çocuk koroları… Törenlerde, müsamerelerde hararetli, hararetli şiir okuyuşlarım, günün mana ve önemini belirten konuşmalar yapışım… Sahneyle de böyle tanıştım.”

Annesi ve babasıyla

Cem Karaca, annesi ve babasıyla

Cem Karaca, ilk kez 1962 yılında Bakırköy Spor Kulübü’nde sahneye çıkar. “Komşularımızdan biri bir gün, Bakırköy Kulübü’nde bir konser vermemi teklif etti. Ben “Evet” dedim, ama babam “Olmazı” yapıştırdı… Bugün bile şarkıcı olmamı hazmedemez ya, neyse… Babamı annemle bir olup ikna ettik, sahneye çıktık… Parça, It’s Now or Never. Dünya müziklerinin dışında garip oğlu garip bir sesle girdim parçaya. Vücudumdaki tüm iç organlarım kendi aralarında bir savaşa tutulmuşlardı sanki, öğürtü ile böğürtü arası başladığım şarkıyı, din gayreti, hak gayretiyle toparladım. Alkışlanıyordum… Çıkış, o çıkış işte.”

1963 tarihinde ise arkadaşlarıyla bir araya gelerek Dinamikler müzik grubunu kurar, ancak yılın sonuna doğru grup dağılır. Annesi müzik serüvenini destekler, fakat babası oğlunun bir diplomat olmasını ister; onu vazgeçirmek için çok çaba sarf eder. Öyle ki, Dinamik grubuyla beraber seslendirme sanatçısı Fikri Çöze’nin jübile konserinde sahnede Elvis Presley şarkıları söyleyen oğlundan, aman Adanalı türküsünü istemesi için bir adam kiralar, hatta yuhalatır. Zamanla babası da oğlunun bu sevdadan vazgeçmeyeceğini anlayınca “Buraların müziğini yap” diye öğütlemeyi ihmal etmez.

Jaguarlar

Cem Karaca ve Jaguarlar 

Kısa bir süre, Bekledikleriniz adlı bir grupta çalıp söyledikten sonra, yine kısa süreliğine Gökçen Kaynatan’ın orkestrasına geçer. 1965 yılında Cem Karaca ve Jaguarlar grubu kurulur; aynı yıl Altın Mikrofon Yarışması’na müracaat etseler de ön elemeyi geçemezler. Cem Karaca, Dinamitler, Bekledikleriniz ve Jaguarlar gibi gruplarda çoğunlukla Elvis Presley ve Bill Haley’e ait rock’n roll şarkılarını seslendirir.

Cem Karaca, muhtemeldir ki anne ve babası tiyatrocu olduğu için tiyatro ile de ilgilenir bu yıllarda. Tiyatroya ilk adımını 1961 tarihinde oynadığı Hamlet (küçük bir rol ile) ile atar. Müzik, hayatında birinci sıradadır, bu nedenle oyunculuk geri planda kalır. 1965 yılında Münir Özkul ile beraber oynadığı General Çöpçatan oyunu, ilk büyük sahne tecrübesi olur. Zoraki Diktatör, Toros Canavarı, Pusuda gibi oyunlarda büyüklü, küçüklü roller alır; hatta Anahtarı Bendedir adlı oyunu, hem Türkçe’ye çevirir, hem de oynar. 1965 yılında tiyatro oyuncusu Semra Uçbay’la ilk evliliğini yapar ve 3 gün sonra vatani görevini yapmaya gider. Askerlik yıllarında Türk Halk Müziği’yle tanışır; bu onun müziği için de yeni bir başlangıç olur.

General Çöpçatan

General Çöpçatan oyunundan, Semra Uçbay, Münir Özkul, Cem Karaca, 1965 (Semra Uçbay, Cem Karaca’nın ilk ve dördüncü eşi olacaktır)

Cem Karaca’nın müziğinde ilk önemli dönüm noktası, askerlik dönüşü 1967 yılında Apaşlar ile kurduğu işbirliğidir. Cem Karaca ve Apaşlar adıyla, aynı yıl düzenlenen Altın Mikrofon yarışmasına katılan ve Emrah adlı çalışmayla ikincilik derecesi elde eden Cem Karaca, bu tarihten itibaren 1970 yılına kadar Apaşlar ile birlikte çalışır.

Cem Karaca’nın Apaşlar ile kurduğu işbirliğinin yanı sıra, iki gelişmenin daha müziğinde yaşanan değişimde etkili olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, Karaca’nın Ruhi Su ile tanışmasıdır. İkinci gelişme ise askerlik dönemine ait bir anıda gizlidir. “… Antalya’da askerim. Alayın arkasında bir dağ var. Güneş bu dağa vurarak batıyor. Nevşehirli mi, Erzurumlu mu şimdi hatırlamıyorum, almış biri eline sazı, türkü söylüyor. Biri beni anlatıyor. Oysa benim söylediğim Elvis Presley, Las Vegas beni anlatmıyordu. O anda kafamda şimşekler çaktı. Dedim ki Cem Karaca, Robert Koleji’nde okuyacaksın, bunlara yabancı olacaksın, olmaz…”

Apaşlar

Cem Karaca-Apaşlar ortaklığıyla yayınlanan şarkılar içerisinde en çok ses getiren çalışma, hiç şüphesiz 1968 yılında yayınlanan Resimdeki Gözyaşları’dır. Bunun yanında Ayrılık Günümüz, Zeyno, Bu Son Olsun ve Adsız gibi hitlere de imza atarlar. Bu süreçte Cem Karaca-Apaşlar ortaklığı Almanya’nın ünlü orkestralarından Ferdy Klein ile de desteklenir. Cem Karaca, Ferdy Klein orkestrası Anadolu Pop içerisinde gerçekleştirilen en önemli deneyimlerden biridir. Bu birliktelikte Cem Karaca-Apaşlar kendi müzik anlayışlarını kaybetmeden büyük bir orkestra ile çalmayı başarırlar.

Cem Karaca, yaptığı müzikte başlangıçtan itibaren muhalif unsurlara sürekli olarak yer vermiştir. Zaman içerisinde bu tavır iyiden iyiye derinleşir ve Cem Karaca yaptığı müziği politik tavrıyla bütünleştirme arayışına girer. Bu durum Cem Karaca ile Apaşlar’ın bir yol ayrımına girmesi sonucunu doğurur. Grubun kurucusu Mehmet Soyarslan, daha ılımlı, apolitik ve siyasetin müziğin önüne geçmeyeceği bir yolu izlemek isterken, Cem Karaca ise çalışmalarını siyasi görüşüyle bütünleştirmeyi ve sol düşünceyi müziğine yansıtmayı hedefler. Bu ayrışma, Cem Karaca-Apaşlar birlikteliğinin sona ermesine neden olur.

Cem Karaca Nişanlısı ile

Cem Karaca, Ekim 1968’de yine bir tiyatro sanatçısı olan Meriç Başaran ile evlenir, ancak 2 yıl sonra ayrılır.

1967

1967

Apaşlar’ın ardından Kardaşlar ile çalışmaya başlayan Cem Karaca, muhalif tonu yüksek şarkılar söylemeye hız verir. Dadaloğlu, Acı Doktor, Kara Yılan, Mehmet’e Ağıt ve Üryan Geldim, 1972 yılına kadar süren Cem Karaca-Kardaşlar ortaklığıyla sunulan çalışmalar içerisinde öne çıkan örneklerden bazılarıdır. İki yılın ardından Cem Karaca-Kardaşlar ortaklığı sona erer, dönemin en ünlü Anadolu Pop grubu Moğollar ile Cem Karaca’nın birlikteliği başlar.

Özel hayatında yeni bir değişim söz konusudur. 1972 yılında Feride Balkan ile evlenir. 4 yıl sonra oğlu Emrah dünyaya gelir.

Kardaşlar

Cem Karaca-Moğollar ortaklığı, Karaca’nın solistlikte rüştünü ispat ettiği, Moğollar’ın da olgunluk dönemine girdiği bir süreçte başlar ve Türkiye’nin sorunlarına doğru yerden bakan, ülkenin güncel sorunlarını kendisine dert edinen bir yapının ortaya çıkmasını sağlar. Bu ortaklık, 1972-1974 yılları arasında geçen iki yıllık kısa bir süreyi kapsasa da, bu süreçte verilen eserler Anadolu Pop’a yön veren nitelikte çalışmalar olarak tarihe geçer. Deniz Üstü Köpürür, Obur Dünya ve Namus Belası, Cem Karaca-Moğollar ortaklığıyla yayınlanan çalışmaların en önemli örnekleri olarak dikkati çeker. Cem Karaca-Moğollar ortaklığında yapılan çalışmalar, sınıf merkezli olmayan, devrimci bir karakter taşımayan, ancak 12 Mart Muhtırası’na karşı tepki gösteren örnekler olarak değerlendirilir. Bu dönem çalışmalarında, halk kültürüyle kurulmuş yoğun bir etkileşim görülür. Aşık Mahsuni başta olmak üzere Anadolu ozanlarından etkilenirler; Obur Dünya bunun bir örneğidir. Deniz Üstü Köpürür, Edalı Gelin, Alageyik Destanı, daha feodal düzen odaklı rock şarkılarıdır, Namus Belası da bu kategoridedir.

Bu noktada Namus Belası için ayrı bir paragraf açmak gerekir. Cem Karaca sonraki yıllarda gelen feminist eleştirilerin de etkisiyle, Namus Belası adlı çalışmasını sosyolojik bir hata olarak nitelendirmiştir. Ancak Cahit Berkay bu şarkının yapıldığı dönemde feodal yapıyı eleştirdiğini, bu yapıda yaşanan en önemli sorunlardan birini ele aldığını ve ortada bir hata olmadığını dile getirmiştir.

Moğollar

Cem Karaca, Moğollar

Türkiye’de progressive rock türünde politik nitelikli eserlerin öne çıkmasının, 1975 yılında Cem Karaca-Dervişan ortaklığının kurulmasıyla başladığı söylenebilir. Esasen bu ortaklık, ülkemizde politik rock açısından gelinmiş en ileri noktayı da işaret etmektedir. Moğollar döneminde politik vurgusu güçlenen Cem Karaca, Dervişan ile birlikte hem müziğini hem de müziğindeki politik karakteri yeni bir noktaya taşımıştır. Bu durumda ülkedeki politik kutuplaşmanın keskinleşmesi kadar, gerek Cem Karaca’nın gerekse de Dervişan’ın üyelerinin sol kimlikleriyle öne çıkmaları etkili olmuştur. Bunun yanında Dervişan’ın üyeleri müzikal açıdan döneminin en başarılı isimleri arasında yer almaktadır. Grup, Cem Karaca, Ünol Büyükgönenç, Durul Gence, Uğur Dikmen, Oğuz Durukan, Hüseyin Sultanoğlu’ndan oluşmaktaydı.

Dervişan

1975-1978 yılları arasını kapsayan Cem Karaca-Dervişan dönemi müziğinin öznesi işçi sınıfıdır. Belirtilen dönemin ilk ürünü, 1975 yılında yayınlanan Tamirci Çırağı’dır. Sözü ve müziği Cem Karaca’ya ait olan şarkıda, Cem Karaca’nın uzun süredir görece düşük düzeyde yürüttüğü sol söylemin derin bir vurguyla somutlaştığı ilk örnektir. Bu bakımdan şarkıda, imkansız bir aşk hikayesi anlatılırken, aynı zamanda bunun sınıfsal boyutu da ortaya konulmuştur. Yine 1975 yılında Cem Karaca, Mutlaka Yavrum/Kavga plağını yayınlayarak politik söylemini iyiden iyiye sertleştirmiştir. Daha mutlu bir Türkiye özleminin merkeze alındığı Mutlaka Yavrum, bugün dahi en çok bilinen politik rock şarkılarından biri durumundadır. Cem Karaca, ayrıca bu şarkıyı Filistin Kurtuluş Örgütü ile dayanışma adına Arapça sözlerle yeniden kaydetmiştir. 1976 yılında Beni Siz Delirttiniz ve İhtarname ile güçlü politik vurgusunu sürdüren Cem Karaca, aynı yıl içerisinde merkezine işçi sınıfını aldığı Parka’yı da yayınlamıştır. Parka’da yaşama hakkı elinden alınan bir siyasal öğrencisinin hikayesi anlatılırken, bunun yanında öğrencinin sınıfsal kimliğinin kuşaklar arasındaki sürekliliği de vurgulanmıştır. 1977 yılında Cem Karaca-Dervişan ortaklığıyla Türkiye’de politik rock’ın en önemli albümü olarak kabul edilen Yoksulluk Kader Olamaz ortaya çıkmıştır. Bu albüm, Cem Karaca-Dervişan’ın Tamirci Çırağı ile başlayan, hem müzikal hem de politik yolculuğunun en önemli ürünüdür.

Edirdahan

Cem Karaca-Dervişan ortaklığı, 1977 yılının son aylarında yayınlanan bir plakla sona erer. Cem Karaca, hemen yeni bir grup kurar. Cem Karaca-Edirdahan dönemine ait tek kayıt Safinaz albümüdür. Albüme adını veren Safinaz, işçi sınıfının gündelik hayat deneyimlerine odaklanan bir çalışmadır. Bu şarkıda 1970’lerin Türkiye’sinde yaşamını sürdürmeye çalışan bir emekçi ailesinin hikayesi anlatılır.

Tamirci Çırağı

12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin politik rock üzerinde çok sayıda etkisinin olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, 1970’li yıllarda politik rock ile uğraşan isimlerin sakıncalı hale gelmesidir. Bu açıklamanın en belirgin örneği Cem Karaca’dır. Darbeden kısa bir süre önce uzun bir turne için Almanya’da bulunan Cem Karaca ile Selda Bağcan hakkında cunta rejimi tarafından bu ülkede katıldıkları 1 Mayıs gösterileri nedeniyle dava açılıp yakalama kararı çıkartılmış, Selda Bağcan bu nedenle kırk gün gözaltında tutulmuştur. Almanya’da bulunan Cem Karaca’ya ise yurda dön çağrısı yapılmış, ancak bu çağrıya yanıt vermemesi üzerine Karaca, 6 Ocak 1983 tarihinde Yılmaz Güney ile birlikte vatandaşlıktan çıkartılmıştır. Cem Karaca, Almanya’da bulunduğu dönemde de işçi sınıfını merkeze alan eserler vermeyi sürdürmüştür. Burada yaptığı çalışmaların temeli ülkedeki yabancı düşmanlığı üzerine kuruludur. Bu bağlamda, darbeden önce yayınlanan Hasret albümündeki Alamanya ile 1982 tarihli Bekle Beni albümündeki Alamanya Berbadı bu yaklaşımın en belirgin örnekleridir. Karaca, ayrıca 1984 yılında tamamı Almanca sözlerden oluşan Die Kanaken adlı bir albüm de yapar.

Die Kanaken

Cem karaca ve Sinema

Cem Karaca’nın sinema çalışmalarını sıralarsak: Kralların Öfkesi (1970), Çark (1987), Asansör (1999), Kahpe Bizans (2000)

Üçüncü eşinden de Almanya döneminde ayrılan Cem Karaca, 1993 yılında ilk eşi Semra Hanım ile yeniden evlense de, bu evliliği yürütemez. 2001 tarihinde beşinci ve son evliliğini İlkim Karaca ile gerçekleştirir.

Cem Karaca, vatansız pasaportu ile Almanya’da geçirdiği 1980-1987 döneminde Türkiye’de sistemli saldırılara maruz kalır. 1987 yılında ülkeye dönüşünün ardından, bir dönemi birlikte yaşadığı insanlar tarafından döneklik başta olmak üzere çok sayıda suçlamayla karşılaşır. Bunun temel nedeni Cem Karaca’nın 59 yıllık inişlerle, çıkışlarla süren yaşantısı ve onun bu inişli çıkışlı yaşantısında yaptıklarını doğru değerlendiremeyen, neyi, nasıl savunacağını, onda neyi sahipleneceğini bilemeyenlerin şaşkınlığıdır diye düşünüyoruz.

Cem Karaca, 8 Şubat 2004’te kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle yaşama veda eder.

Kaynak
Müzikte Siyasal Söylem Ve Türkiye’de Anadolu Rock: Cem Karaca Ve Barış Manço ÖrneğiGüney Kültür-Sanat-Edebiyat Dergisi, Cem KaracaCumhuriyet 2 Televizyon-Hoşnut Olmak Mümkün Değil FakatTürk Pop Müziğinin Terihsel Gelişimi-Cumhuriyet Dönemi Öncesi Türk Pop MüziğiBelki Gerçek Yapmaya-Cem Karaca’nın Hayatı, Müziği Ve YalnızlığıEmeğin Özneleşmesi Bağlamında Türkiye’de Politik Rock’un Gelişimi1970’li Yıllarda Türkiye İşçi Sınıfını Cem Karaca Şarkılarıyla Okumak


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir