Menu

Auguste Rodin’in Eserleri ve Hayatı



Avrupa sanatının köklü heykel geleneğini 19. yüzyılın romantizminden 20. yüzyıla ve modern çağın büyük sanat serüvenine taşıyan François Auguste René Rodin 12 Kasım 1840’ta Paris’te doğar. Ailesi onun küçük yaşta desen yeteneğini fark eder ve 1854 – 1857 yılları arasında La Petite École (Küçük Okul) adıyla bilinen desen okuluna gönderir.

Orada heykeli keşfeden ve daha sonra École des Beaux-Arts’a (Güzel Sanatlar Okulu) devam etmek isteyen sanatçının yaptığı üç başvurusu reddedilir. Yaşamını sürdürmek ve ailesine destek olmak amacıyla pek çok dekoratör ve süslemecinin yanında çalışmaya başlayan Rodin, Louvre Müzesi’nde antik yapıtların desenlerini çizerken bir yandan da akşamları desen kurslarına devam eder. At pazarına giderek çok sayıda hayvan deseni yapar.

Kız kardeşini bir hastalık sonucu kaybeden Rodin rahip olmaya karar verir, ancak orada heykele tekrar dönmesi için teşvik edilir, kısa bir süre sonra da geri döner. 1864’te Fransız heykeltıraş Albert Carrier-Belleuse’le çalışırken atölyesini oluşturur.

Auguste Rodin, Piedestal des Titans

Piédestal des Titans

Bu eser, ustası Albert Carrier-Belleuse’ın tasarladığı bir kaide, üzerindeki Titanları Rodin yapar. Titanlar, Yunan mitolojisine göre efsanevi Altın Çağ’da dünyayı yönetmiş olan tanrı ırkına verilen isimdir.

Auguste Rodin, L'Homme au nez casse, 1864

L’Homme au nez cassé, 1864

Auguste Rodin, L'Homme au nez casse, 1865

L’Homme au nez cassé, 1865

1865’te ilk önemli yapıtı Kırık Burunlu Adam’ı yapar. Kırık Burunlu Adam adlı çalışmasındaki modeli, atölyesini temizleyen Bibi diye çağrılan yaşlı bir işçidir. Eserinde Rodin, derin çizgiler, sakal biçimi, kırık burun gibi bazı özellikleri öne çıkarır. Fakat çok sert geçen kış, özgün alçı büstü dondurur ve başın arka kısmı kopar düşer. Rodin geriye kalanı 1865’teki Fransız Sanatçılar Sergisi’ne bir maske olarak sunar ve bölük pörçük olduğu gerekçesiyle eser reddedilir. Ancak daha sonra mermerden yeniden yaptığı büst sergilenir. İlk iyi heykelim dediği bu eser için aldığı olumsuz sonucun sanatçıyı akademik anlayıştan uzaklaştırdığı düşünülür. Bu nedenle onun, sanat hayatında önemli yeri olduğu söylenebilir. Birçok açıdan, Rodin’in bu erken portresi heykeltıraşın çalışma yöntemini ve portre konseptini özetlemektedir.

1905’ten 1906’ya kadar Rodin’in sekreterliğini de yapan şair Rainer Maria Rilke şöyle der: “Rodin’in böyle bir başı, giderek yaşlanan, çirkin, kırık bir burnu yüzdeki acılı ifadenin daha da güçlenmesini sağlayan bir adamın başını taştan oymaya yönelten nedeni sezebilmekteyiz. Adamın yüz çizgilerinde bir araya toplanan yaşam zenginliğidir bu, adamın çehresinde asla, simetrik yüzeylere yer verilmeyişi, çehrede hiçbir şeyin yinelenmeyişi, boşlukta, suskun ya da çevresiyle ilgisiz hiçbir köşeye rastlanmayışıdır. Yaşam bu yüze dokunmadan geçmediği gibi, adeta amansız bir el onu tutup yıkayan, kemirip aşındıran bir suyun girdaplarına daldırır gibi yazgının içine çekip almıştır.”

Auguste Rodin, Bacchante (Grapes or Autumn), 1874

Bacchante (Grapes or Autumn), 1874

Auguste Rodin, Bust of a Woman, 1875

Bust of a Woman, 1875

Atölyesinde tanıştığı Rose Beuret, Rodin’e modellik yapar, daha sonra sevgilisi olur. İki yıl sonra da 1866’da oğulları Auguste-Eugène Beuret dünyaya gelir. Rodin, 1870’te onbaşı rütbesiyle Garde Nationale’e (Ulusal Muhafızlar) katılsa da, ileri derecede miyop nedeniyle çürüğe çıkarılır. 1875’te İtalya’ya giderek Michelangelo’nun eserlerini inceler. “Louvre’da antik Yunan heykellerini inceleyerek öğrendiğim her şeyi Michelangelo allak bullak etti” der.

Auguste Rodin, Chemin de terre a Watermael en foret de Soignes, 1877

Chemin de terre à Watermael en forêt de Soignes, 1877

Rodin’in heykellerinin yanında az da olsa resimleri de vardır. 1889’da empresyonizmin öncülerinden Claude Monet ile birlikte sergi açar.

Auguste Rodin, L'Age d'Airain, 1877

L’Âge d’Airain, 1877

Modern sanat ve heykele büyük etkisi olan Rodin’in önemli çalışmaları arasında yer alan L’Âge d’Airain (Tunç Çağı) isimli heykeli ise sanki bir model üzerinden kalıp alınmış kadar gerçekçidir. Rönesans dönemi ustalarını anımsatan bir sağlamlık ve incelik vardır bu eserinde. Oldukça güçlü bir ifadeye sahip, sağ eli başının üzerinde yumruk, diğer eli bir direği kavradığını gösterir şekilde anlatılmış çıplak erkek heykeli, aslında bir kalıp olmadığının hemen anlaşılmasına rağmen, eleştirilere, hatta suçlamalara neden olmuş, sanatçının ikna edici şeyler sunması istenmiştir. Birkaç ay sonra heykeli Fransız Sanatçılar Sergisi’ne gönderdiğinde, bu suçlama yeniden ortaya atılır. Heykel sergiye kabul edilir, ama heykeltraşın tüm çabalarına karşın devlet tarafından satın alınmaz. Fransa, üç yıl sonra 1880’de Tunç Çağı’nı satın aldığı gibi, geleceğin Süsleme Sanatları Müzesi için bir de kapı ısmarlar.

Auguste Rodin, Le Port de L'Enfer

Le Port de L’Enfer (Cehennem Kapıları)

Cehennem Kapıları, 1880 – 1917 yılları arası yapılmış, 5 metreyi aşkın ve adını Dante’nin İlahi Komedyası’nın Cehennem bölümünden almış, Baudelaire’in (Les Fleurs Du Mal) Kötülük Çiçekleri’nden esinlenilmiş, Rodin’in en bilinen ve önemli çalışmalarından biridir. Dante’nin tasarladığı cehennem, inildikçe daralan, iç içe geçmiş dokuz kattan oluşan ve her birinde farklı günah işlemiş olanların cezalandırıldığı bir çukurdur. Baudelaire’in Kötülük Çiçekleri’nde geçen Güzellik şiirinden esinlenilerek yapılan Ben Güzelim, kapının sağ kanadının tepesinde yer alır. Rodin, daha sonra Baudelaire’in bu kitabının illüstrasyonlarını yapar.

Auguste Rodin, Baudelaire

Rodin tarafından resimlenen Baudelaire’in Kötülük Çiçekleri’nin bir sayfası

Rodin, çalışırken durmadan küçük heykeller yaratır, onları Cehennem Kapıları’ndaki öbür figürlerin arasına koyar, sonra yerlerini değiştirir ya da parçalarını başka çalışmalarda kullanır. Rodin, bu eseri için yaşamımın heykelleştirilmiş günlüğü der, çünkü kapı için çalışırken yarattığı küçük heykeller, daha sonra Adem, Havva, Düşünen Adam ya da Öpüşme gibi birçok ünlü heykelinin yaratılışına yol açar. Ne var ki, başka işler Rodin’i kapıdan uzaklaştırır, onu ancak yüzyıl sonunda yeniden ele alır ve ilk kez 1900’da sergiler. Kapı, bugünkü biçimine de ancak 1917’de, sökülen parçaların Rodin’in isteği doğrultusunda yeniden yerlerine takılmasıyla ulaşır.

Auguste Rodin, Adam, 1880-81

Adam, 1880-81

Auguste Rodin, Eve, 1881

Eve, 1881

Auguste Rodin, Le Penseur, 1881-82

Le Penseur, 1881-82

Rodin’in Düşünen Adam heykeli, modern sanat alanında, dünyada en çok bilinen yapıtlardandır. Düşünen Adam heykeli, plastik yönden açık modern etkilerin görülmeye başladığı yapıtların başında gelir. Bu nedenle, ilk olarak Cehennem Kapısı eserinde Dante’yi temsilen yaratılan heykel, daha sonra buradan kopartılıp kendi başına sergilendiğinde ise, plastik ifadesiyle akılcı, hümanist bir tavrın göstergesi olmaya başlar. Heykeli diğer geleneksel figürlerden ayıran yan, onu sarıp sarmalayan psikolojik halidir. Resimde başlayan empresyonizm akımının heykelde ilk yansımaları, özellikle Rodin’in modelaj heykellerinde görülmeye başlar. Belki de bu tavrın en etkili imgelerinden biri Düşünen Adam heykelidir. Günümüz sanat düşüncesinin okunmasında ve anlaşılmasında sembolleşen heykel, modern heykelin en önemli yapıtlarından biri olmuştur.

Heykel, Türkiye’de bambaşka anlamlar ifade eder. Rodin’i hiç tanımayanlar bile bu heykelini bilirler. Bu heykelin Türkiye’de yapılış öyküsü ise oldukça ilginçtir. Bir Rodin hayranı olan Bakırköylü ressam ve heykeltıraş Kemal Künmat, 1932 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesi’ne yatar. Künmat, hastanede kaldığı dönemde, Düşünen Adam heykelinin benzerini yapmaya başlar. Bakırköy’ün yakınlarındaki taş ocaklarından getirilen devasa kireçtaşı kütlesinin nakliyesi için Zeytinburnu’ndaki askeri birlikten yardım sağlanır. Birkaç ay sürer çalışması, bir tek Düşünen Adam’ın çenesinin altına koyduğu sağ eli ve kolu kalır. Kemal Künmat, heykele devam etmesi için ikna edilmeye çalışılsa da başarılı olunamaz. Heykel yarım kalır. Yaklaşık 6 ay sonra hastahaneye yatan Mehmet Pişdar, heykelin kalan kısmını 41 günde tamamlar ve 4 Aralık 1951’de açılışı yapılır.

Auguste Rodin, Le Baiser, 1882

Le Baiser (Öpüşme), 1882

Öpüşme heykelinde Rodin, yine de figürleri kısmi ele almış ve heykelde anatomik bütünlüğü reddederek heykele yeni bir bütünlük anlayışı kazandırmıştır. Figürlerinin oturduğu taş kısım, taşın dokusu ve amorfluğunu (kendine özgü, biçimi olmayan) yansıtarak, malzemenin karakteri hakkında izleyiciye fikir vermektedir. Bedenin günahkarlığını temsil eden bu yapıt, Ortaçağ İtalya’sında yaşamış gerçek iki kişinin, Paolo ve Francesca’nın tasviridir. Francesca, kocasının kardeşi Paolo ile yasak aşk yaşamıştır. Onların ilk öpücükleri sırasında, Francesca’nın kocası Gianciotto onları yakalamış ve hançer ile öldürmüştür. Bu heykel, güçlü aşk, günah, ölüm ve arzunun temsilidir. Rodin, erotik duruş ve kompozisyon ile bu aşıkları bir anlık görüntüsü ile tasvir etmiştir.

Auguste Rodin, Bust of Albert-Ernest Carrier-Belleuse, 1882

Bust of Albert-Ernest Carrier-Belleuse, 1882

Auguste Rodin, Les Bourgeois de Calais, 1884-1895

Les Bourgeois de Calais (Calais Burjuvaları Anıtı), 1884-1895

1884 yılında Calais Belediyesi, tarihlerindeki önemli bir olayı bir anıtla ölümsüzleştirmek ister. Yüz Yıl Savaşları sırasında kentin anahtarını Kral III. Edward’a teslim etmek üzere kendilerini feda eden altı kentlinin öyküsüdür bu. Rodin, öyküyle ilgili tarihsel kaynakları inceler ve yıl sonunda ilk maketi hazırlar, beğenilir. 1885’te Rodin, figürlerini biçimlendirir, ancak yerel basın, figürlerin kahramanca bulunmayan duruşlarını ve geleneksel anıt tarzından uzaklaşan kompozisyonu eleştirir. Tartışmalar sürerken yaşanan büyük bir ekonomik kriz de projenin sonunu getirir. Böylece sanatçı tüm baskılardan kurtulur ve 1889’da bu eseri Paris’te sergiler, büyük ilgi görür. 1892’de de Calais Belediyesi projeyi yeniden canlandırır ve sanatçı 1895’te anıtını törenle açar. Bir dökümü de 1915’te Londra’da, Parlamento’nun önüne yerleştirilen Calais Burjuvaları Anıtı, çarpıcı kompozisyonu ve figürlerinden taşan dramatik ifadeyle Rodin’in en etkileyici yapıtlarından biridir.

Auguste Rodin, Eustache de Saint-Pierre, 1886

Eustache de Saint-Pierre, 1886

1883’te 19 yaşındaki heykeltraş Camille Claudel’i tanır ve Claudel 1884’ten başlayarak Rodin’in atölyesine dahil olur. Yeteneği ve etkileyici kişiliği Rodin’in ilgisini çeker, birlikte çalışırlar. Rodin’in modeli, arkadaşı ve sevgilisi olur. Tanıştıklarında Rodin’in Rose Beuret ile yaklaşık 20 yıllık bir birlikteliği vardır. Rodin, Camille ile tutkulu bir aşk yaşamasına rağmen, hiçbir zaman Rose Beuret’ten ayrılmaz. Claudel hamile kalır, fakat geçirdiği bir kaza sonucu bebeğini kaybeder. Bu, onun ruhsal dünyasını alt üst eder. Bu dönemde annesi tarafından reddedilir, Rodin’in kaba tavırları ve Camille’i rakibi olarak görmeye başlaması, beraberliklerinin de sonu olur. 15 yıl süren tutkulu ve fırtınalı bir ilişkileri, ne yazık ki Claudel için hazin biter. 1905’te Claudel akıl sağlığı ile ilgili sorunlar yaşamaya başlar. Heykellerinin birçoğunu kırar, paranoya belirtileri göstermeye başlar. Rodin’i fikirlerini çalmakla ve onu öldürmeyi planlamakla suçlar. 1913’te akıl hastanesine kapatılan Camille, 1943’te ölümüne kadar orada kalır.

Camille ve Rodin’in birlikte yaptıkları çok sayıda çalışma olur. Cehennemin Kapıları (Le Port de L’Enfer) isimli çalışma bunlardan biridir. Bu eserin önemli bir bölümünün Camille tarafından yapıldığı söylenir. Camille görsel anlamda ender denecek güçte ve özgünlükte eserler bırakır, ancak sanat hayatına Rodin ile adım attığı için tüm hayatı ve hatta öldükten sonra bile kendi sanatı ile değil, Rodin’in ismi ile anılmaktan ne yazık ki kurtulamaz.

Camille Claudel, Thought, 1886-1889

Camille Claudel, Thought (Düşünce), 1886-1889

Camille Claudel, Farewell, 1898

Camille Claudel, Farewell (Veda), 1898

İnsan yüzü, gerçek bir tutku uyandırır Rodin’de. Ona göre, bir insanın ruhunu okumak için yüzüne bakmak yeterlidir. Yapılan hizmetlere teşekkür etmek, iyilik bilirliğini göstermek ya da hayranlığını dile getirmek için sanat yaşamının en başından beri portreler yapar. Babasının büstünü yaptığında yirmi yaşındaydı ve o yıllardan başlayarak, yaşamı boyunca ünlü ünsüz birçok yüzü usta elleriyle ölümsüzleştirir. Başlangıçta yaptıkları daha çok erkek portreleriydi. Ama yakınlarından birkaç kadının yüz çizgileriyle de özel biçimde ilgilenir. Örneğin yaptığı birçok kadın heykeline, ölene dek ayrılmayacağı eşi ve ilk modeli Rose Beuret’in yüz ifadesini verir. Sevdiği bir başka kadının, Camille Claudel’in de 1884’te portresini yapar ve onun yüz çizgilerini de daha sonra Veda ya da Düşünce gibi geç dönem alegorilerine yansıtacaktır.

Auguste Rodin, La Danaid, 1889

La Danaïd, 1889

Auguste Rodin, The Hand of God, 1896-1907

The Hand of God, 1896-1907

Michelangelo’nun heykellerindeki bitmemişliğin verdiği güçlü etki, Rodin’de heykelsi forma ulaşabilmenin bilinçli bir amacı haline gelir. Bu bakımdan Rodin, heykel sanatı açısından hem konu hem de bedeni algılayış biçimi bakımından modern heykelin başlangıç noktasında durur. Rodin, heykelsi anlatıma ulaşmak için bedeni yeniden keşfetme sürecinde ondan parçalar atmaya, bedeni formun istediği ölçüde anatomik açıdan eksiltmeye başlar. Bedenin gövdenin dışındaki büyük kütlesel parçaları olan kollar bacaklar ve baş, heykele kazandırdığı anlatım gücüne paralel olarak heykelin yapısına katılmaya ya da çıkarılmaya başlanır. Figüratif biçimlemede anatomik bütünlük olmadan da heykelin bir bütün olarak kavranabileceği fikri üzerinden, hem sanatçının bedene yönelik ilgilerinin kapsamı bakımından hem de biçimsel kurgulanışı bakımından Rodin’in bu tavrı devrim niteliğinde bir gelişme olarak görülür.

Auguste Rodin, Monument to Victor Hugo, 1890

Monument to Victor Hugo, 1890

Auguste Rodin, Balzac Etude du nu de, 1892

Balzac Etude du nu de, 1892

Eduard Steichen, 1916, Balzac

Eduard Steichen, 1916 (Monument To Balzac heykelinin fotoğrafı)

Sergilerinde zaman zaman eserlerinin fotoğraflarını da sergiler. Çeşitli fotoğrafçılarla birlikte çalışır.

Rodin’in en sansasyonel heykelleri, çıplak olarak tasarladığı Balzac ve Victor Hugo heykelleridir, Fransızlar’ı şoka uğratır. Edebiyatçılar Birliği’nin ısmarladığı Balzac heykeline, Rodin sonunda bir palto giydirse de, Fransız sanat çevrelerini ikiye ayırır. Rodin’i savunanların başında Emile Zola gelmektedir. Ancak çok geçmeden bu ayrışma, heykeli beğenenler ve beğenmeyenler olmaktan çıkıp sanatsal arenadan politik arenaya geçince, Rodin heykelini sergilemekten vazgeçer. Rodin yazışmalarında, Balzac’ın en beğendiği eseri olduğunu vurgular. Herkesin bayıldığı Öpüşme eserini ise, eğlenceli ama sıradan diye niteler.

Auguste Rodin, Assemblage, Despairing Youth and Child of Ugolino Around a Vase, 1900

Assemblage: Despairing Youth and Child of Ugolino Around a Vase, 1900

Ressam Helene Wahl-Porges, İngiliz generalin kızı Eve Fairfax, ressam Gwen John, Alman yazar Helene von Nostitz-Hindenburg, Rodin’in yaşamına dahil olan diğer sevgilileridir.

Auguste Rodin, Miss Eve Fairfax (La Nature), 1904

Miss Eve Fairfax (La Nature), 1904

Auguste Rodin, Gwen John (Study For a Muse), 1904

Gwen John (Study For a Muse), 1904

Auguste Rodin, Helene von Nostitz, 1907

Helene von Nostitz, 1907

Rodin, heykellerini yapmadan önce figürün biçim ve duruşunu tasarlayıp farklı malzemelerle bol bol desen çizerek bunu kağıda döker, kararını verdiği zaman, tasarımı kil veya alçı ile üç boyutlu hale getirir, taş ya da mermere yontma, bronza dökme gibi aşamaları atölyesindeki elemanlarına yaptırır. Parçalama ve birleştirme yöntemiyle yarattığı eserlerden çeşitlemeler de yaptığı için, her eserinin 12 dökümü özgün eser sayılır. Rodin, heykel sanatına akademizmden kurtarması, süslemelerden arındırması, anıtsallığın yerine insancıllığı yeğlemesi, heykele insan duygularını ve tutkularını katması gibi önemli yenilikler getirmiştir.

“Bir mermer blok aldım ve sadece bana gerekli olmayan kısımları attım” diyen Rodin, heykellerini parçalara bölüp, her parça üzerinde ayrı ayrı çalışır, tekrar birleştirir, bir anatomi laboratuvarı gibi yüzlerce el, kol, kafa gibi parçalarla dolu atölyesinde, bazen sadece tek bir gövde üzerinde çalışıp, sonra ondan yeni kompozisyonlarla, farklı konularda heykeller de yapar.

Auguste Rodin, Eternal Spring, 1907

Eternal Spring, 1907

Rodin, diğer malzemelerden biçimlendirdiği heykellerindeki gibi, taş heykellerinde de bedeni, figürü ortaya çıkarmıştır. Biçimlendirmeyi bitirmiştir, fakat tam olarak alışılagelmiş tamamlanmışlık yoktur. Mesela kaş, göz gibi ayrıntıları genelde yok saymıştır. Figür dışındaki formlarda ise taşın kendi dokusunu bırakmış ya da malzemenin taş olduğunu vurgulayan müdahalelerde bulunmuştur. Rodin öncesindeki heykellerde, detay, bitmişlik, kusursuzluk gibi kavramlar vardır. Rodin ise sunmak istediği kadarını yontmuş ya da biçimlendirmiştir. Artık heykelde parçalama başlamış, bütün yok olmuş, ifade edilmek isteneni öne çıkartmıştır. İzleyici, anlatılmak istenilene odaklandırılmıştır. İlk defa malzemenin dilinden faydalanılmaya başlanmıştır. Taş, kendi doku ve karakterinde, gerektiği kadar yontulmuş, heykeli göstermiştir. Başka bir deyişle Rodin, asıl anlatmak istediğini anlatmış, gerisini biçimlendirmemiştir.

Auguste Rodin, Saint John The Baptist, 1880

Saint John The Baptist, 1880

Auguste Rodin, Walking Man

Walking Man, 1877-1878

Rodin’in, Vaftizci Yahya (Saint John The Baptist) heykelinden türettiği Yürüyen Adam heykeli, orijinalinden çok daha orijinal bir hal alır. Yürüyen Adam heykeli, başlı başına modernist bir tavrı gösterirken, Vaftizci Yahya heykeli geleneğe daha yakındır. Anatomik bütünlüğünü yitirmiş olarak beden kapalı bir birlik (kutsal) olmaktan çıkmış ve soyutlaşan bir biçimde, ruhsal dışavurumun bir aracı olmuştur. Yürüyen Adam heykeli, soyutlaşan bedenin herhangi bir organının bile, bedenden ayrı ve farklı bir heykel olarak kurgulanabileceğini gösterir. Rodin’in özgün tarzıyla diğer çalışmalarından biraz daha farklı bir özellik gösteren Yürüyen Adam heykeli, başsız bir figür olmasına karşın gücünden bir şey yitirmez, aksine figürün daha ilginç bir hal almasını sağlar. Özellikle bu örnek, figürde yüzeyde başlayan parçalanmanın bedende devam ettiğinin açık göstergesidir. Bu tavır, aslında gelenekteki bütünlük algısının parçalanışıdır. Baş ve kollarından yoksun olan beden, yine de ayakta yürüyebilmektedir. Oysa geleneksel anlayıştaki figür kavrayışında bu mümkün değildir.

Auguste Rodin, Crouching Woman, 1906-1908

Crouching Woman, 1906-1908

Rodin’in empresyonist akımın içinde gösterilmesinin temel nedeni, onun beden üzerinde ışığı kullanma biçiminden kaynaklanır. Geleneksel yaklaşımın aksine Rodin, bedeni bilinen anatomik yapının geometrik vurgusuyla değil, ışık aracılığıyla parçalar. Bunu bedenin yüzeyinde, ışığı kaslara uydurarak değil de, kasları ışığa uydurarak çözümler. Bu durum, özellikle onun bronzdan dökülmüş figürlerinde açıkça gözlemlenebilir hale gelir. Işık gölge titreşimini, her yerde hissedilecek şekilde bedenin yüzeyine yayar. Bu tavır, bedene daha en başından sanatsal anlamda güçlü bir kişilik kazandırır. Beden kapalı bir yapı olmaktan kurtulup, her parçanın bir diğerini açımladığı bir akışkanlığa kavuşur. Bu etki, heykele katılan maddenin gücünün de, bedenin kurgulanışına etkin bir biçimde katılmasını sağlar.

Auguste Rodin, The Cathedral, 1908

The Cathedral, 1908

Rodin, 1908’de taştan oyduğu bu heykele önce The Ark of Covenant (Kutsal Ahit Sandığı) adını verir. Yukarı doğru spiral bir hareketle uzanarak bir araya gelen bu iki sağ el, sanatçının yorumuna göre Gotik mimaride kaburgalı tonoz denen çatı türünü çağrıştırarak bir boşluğu örter. Bu gotik çatı benzetmesi ve 1914’te katedraller üzerine yazdığı kitap Rodin’i eserin adını değiştirmek zorunda bırakır: Katedral. Böylece, sanatçı bütün eserlerinde dışavurduğu, güçlü ruhani ve yapıcı enerjinin yönettiği tutkularını Katedral’e de taşır.

Auguste Rodin, Le Sommeil, 1914-16

Le Sommeil, 1914-16 (Arkadaşı Lady Sackville-West)

Rodin’in az bilinen yanlarından biri, büyük bir antik sanat koleksiyoncusu olmasıdır. Sanatçının altı bini aşkın parçadan oluşan koleksiyonu vardır. 1893 yılında Paris’ten Meudon’a taşındığında, ilk parçaları satın almaya başlar. Parasal durumu düzeldikçe antik yapıtlar evi ve atölyeleri doldurur. Eksiksiz, sağlam heykeller almaya çalışmaz, kırık dökük parçaları tercih eder. 1890’lardan başlayarak parçalanmış figür konusu her zaman kafasını kurcalar, topladığı antik heykellerde de bunun karşılıklarını arar. 1913 yılında Paris’te açtığı bir sergide, ilk kez Roma döneminden üç mermeri, kendi on sekiz heykeli ve desenleriyle birlikte sergiler.

Auguste Rodin, Femme Poisson, 1917

Femme Poisson, 1917

29 Ocak 1917’de Rodin, nihayet Rose Beuret ile evlenir. Ne yazık ki, Rose zatüreedir ve evlendikten 16 gün sonra 14 Şubat’ta hayata veda eder. Aynı yıl, 17 Kasım’da ise Rodin ölür. Meudon’daki Villa des Brillants’ın bahçesine, Rose’un yanına gömülür.

Kaynak
Heykelin Büyük Ustası Rodin İstanbul’daMusee Rodin – Man With A Broken NoseAnne Delbee, Bir Kadın (Camille Claudel)Rodin, Müze Dergisi, Sayı: 15, 2014Edebiyattan Heykele: Sanat Dalları Arası Etkileşim Örneği Olarak Cehennem KapısıFigüratif Heykel Sanatında İnsan Bedeninin Kurgusal Dönüşümünün Kişisel Yaklaşımlar Üzerinden DeğerlendirilmesiBir Simgenin Öyküsü: Düşünen AdamAuguste Rodin’in Düşünen Adam Heykeli Üzerine Bir İncelemeModernizm Sonrası Batı Heykel Sanatında Biçimsel Yaklaşımlar ve Taş


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir