Menu

15 Türk Ressamın Nü Resimleri



Türk resim sanatında manzara, natürmort gibi belli başlı türlerden biri olan nü resminde zengin üslup çeşitliliği, çıplak insan bedeninin Türk ressamları için bir konu olmaktan öte, biçimsel bir arayışın temeli olduğunu, başlı başına sanatsal bir ifade aracı olarak gündeme geldiğini görürüz.

Öğrencilik döneminde sanatçıların önündeki en çetin sınav olan insan bedeni, üretim sürecinde bir yandan Batı sanatının modernist eğilimlerini izlerken, öte yandan özgün bir dil geliştirmeye çalışan pek çok sanatçı için yeni arayışların ana esin kaynağı olarak karşımıza çıkar.

20. yüzyıl başında Sanayi-i Nefise Mektebi’nde önce erkek canlı modeller aracılığıyla, ardından Avrupa’ya sanat eğitimi için gönderilen ressamların kadın ve erkek canlı modellerden çalışma olanağı bulmalarıyla insan bedeni, sonsuz poz dağarcığıyla ressamlar için manzara, natürmort, portreden farksız bir tür haline geliyor. Öte yandan nü, özellikle kadın bedenini temsil eden bir tür olarak algılanmasıyla, yalnızca kültürel muhafazakârlık-modernlik ikilemi açısından değil, sanatsal yaklaşımların cinsiyetçi yönünü gözler önüne sermesi bakımından da simgesel bir anlam yükleniyor.

Figüre ilk kez değinen ressam Osman Hamdi Bey’dir. Osman Hamdi Bey’in çıplak konulu çalışmaları ise ancak ölümünden sonra atölye çalışması niteliğinde çıkar karşımıza. Çıplak resimlerin ilk örnekleri Türk resim sanatında yeni bir dönem açan Çallı kuşağının çalışmalarında karşımıza çıkar.

1. Halil Paşa (1857 – 1939) – Nü

halil pasa nü tabloları

Batı türü Türk resminin öncülerinden Halil Paşa’nın 1800’lü yıllarda çıplak modellerle Paris’te yaptığı çalışmalar Türk resminin ilk nü eserleri arasında gösteriliyor. Halil Paşa’nın bir erkek çocuğunu çizdiği bu eseri, yumuşaklığı ve duygusu ve anatomik özelliğiyle dikkat çekiyor. Zaten Halil Paşa insan bedeninin anatomik yapısı üzerine çalışmış ve derin bir anatomi bilgisine ulaşmıştır. Bu karakalem desende onun resimlerinde hakim olan yumuşak fırça belirgin bir şekilde açığa çıkıyor.

2. İbrahim Çallı (1882 – 1960) – Yatan Çıplak

ibrahim calli nü tabloları

Türk resminde nü resimlerin öncüsü Çallı, nü tablolarında bedenleri genelde iç mekanlarda yalnız betimlemiş ve figür-mekan ilişkisini ön plana çıkarmıştır. Her ne kadar mekandaki objeleri resmine aktarsa da objelerde görülen tamamlanmamışlık izlenimine karşılık modelin vücudu tamamlanarak figür vurgulanmıştır. Resimlerinin başlıca özelliği de rahat fırça vuruşlarıdır ki bu fırça vuruşları figürün kişisel kimliğini de yansıtmış ve kişiye göre değişerek resimsel bir dil kazanmıştır. Işığı çok iyi kullanan sanatçı adeta ışıkla birlikte kadının erotik niteliğini ön plana çıkarmak istemiştir.

3. Namık İsmail (1890 – 1935) – Üryan, 1922

namik ismail nü tabloları

Namık İsmail, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin yayınladığı katalogların birinde şöyle değerlendirilir: “Yapmış olduğu çok sayıda desenlerini incelediğimiz zaman, sanatçının figürün özellikleri ve anatomi üzerinde çalışmalar yaptığını, insan vücudunun biçim ve hareketlerini çok iyi bildiğini görüyoruz. Bu nedenledir ki, Namık İsmail’in figürleri çok değişik duruşlarda ve hareket edecekmişçesine verilmiştir.”

Figür, Namık İsmail’in fırçasıyla üstün bir anlatım diline ulaşmıştır. Sanatçının gerçekleştirdiği çok sayıda çizim incelendiğinde, güçlü bir figür anlayışını, sağlam bir anatomi bilgisi üzerine temellendirdiği açıkça görülür. Sanatçı ışığı kullanış biçimiyle çıplaklarında da hareketi vurgulamıştır. Namık İsmail’in çıplaklarında yoğun bir boya hamuru, geniş renk lekeleri ile hareketli fırça vuruşlarından yararlanmıştır. Nü’ler daha çok uzanıp yatmış bir şekilde gösterirken, soyunurken ya da giyinirken, sandalyede ya da kanepede otururken de göstermiştir.

4. Cemal Tollu (1899 – 1968) – Pencere Önünde Model, 1939

cemal tollu nü tabloları

Cemal Tollu, sanatının bu ilk dönemlerinde daha çok figür çalışmıştır. Gerek desenleri gerek yağlıboyalarında figür analiz edilmiştir ve çoğunlukla da figürün deformasyonuna dayalı bir anlayış doğrultusunda çalışmalar gerçekleştirmiştir. Cemal Tollu’nun kendine özgü kübist bir üslubu olan hocası André Lhote’nin öğretilerini özümsemiş bir biçimsel yaklaşım var. Tollu’daki heykelsi formların temelinde, biçimciliği yatay-dikey çizgilerin uyumunda ve hacimsel tasarımda gören bir anlayış egemen olmuştur. Bu resmini Paris yıllarında yapmıştır.

5. Zeki Kocamemi (1900 – 1959) – Çıplak, 1941

zeki kocamemi nü tabloları

Zeki Kocamemi’nin tabloda desene verdiği ağırlığı görebilmekteyiz. Figürü kübist bir yaklaşımla ele alan ve yan yana gelen renkleri kullanmayı tercih eden Kocamemi, bu sayede nüans renklerle bir armoni sağlamıştır. Yan yana gelen renkler birbirinin kuvvetini artırmış, resimde desen havası etkin olmuştur. Figür üzerinde son derece az renk kullanmıştır, bu sayede sağlam bir desen alt yapısı olduğu görülmektedir. Figürün bedeninde çizgiselliğe ve geometrik alt yapıya önem vermiş, figürün ayrıntılarını ayıklayıp, ana öğelerini vurgulamış ve planlar halinde resmetmiştir.

6. Melek Celal Sofu (1896 – 1976) – Nü

melek celal sofu nü tabloları

Melek Celal, çok yönlü bir sanatçıdır. Ressam ve heykel sanatı dışında, işleme, hat ve tezhip gibi el sanatları ile de ilgilenmiştir. İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’ne konuk öğrenci olarak katılan sanatçı, burada Nazmi Ziya Atölyesi’nde çalışmıştır. Kendisi ailesinin desteği ile Paris’e gitmiş ve bir süre Julian Akademisi’nde resim eğitimi almıştır.

7. Naci Kalmukoğlu (1898 – 1951) – Nü

naci kalmukoglu nü tabloları

Kalmukoğlu üzerine kapsamlı bir kitabı da bulunan Halilhan Dostal “O dönemde kadın model bulmakta çok zorlanıldığını, genelde hamamlardan bazı kimselerin alınıp getirildiğini, bunların azınlıklardan olduğunu, daha sonra sorunun Beyaz Ruslar ile çözüldüğünü biliyoruz. Kalmukoğlu da, model sorununu genel olarak çingenelerle çözmüştür. Dikkat ederseniz resimlerinde, ona poz veren veya yaşamına sevgili ya da eş olarak giren figürlerin dışında, genelde koyu tenli vatandaşlarımız vardır ve bunlar da çingenelerdir. Ten renginden, saçından, giysisindeki farklı renklerden, bunu hemen anlayabilirsiniz.” diyor.

8. Mihri Müşfik (1886 – 1954) – Aynalı Gözde

mihri musfik nü tabloları

Mihri Müşfik, Sanayi Nefise Okulu’nda Fahrelnisa Zeid, Nazlı Ecevit ve Aliye Berger gibi öğrenciler yetiştirdi. Öğrencilerini ikna edip bulduğu gayrimüslim çıplak kadın modeller ile çalışma olanağını sağlayan Mihri Hanım erkek model sorununu da Arkeoloji Müzesi’nden getirdiği heykeller ile çözdü. Ancak heykel de olsa çıplak erkek modelle çalışmaları tepkiye ve akıl almaz dedikodulara neden oldu. Açık yakınmalar, tepkiler ve gizli ihbarlar ile atölyesi basılmaya başlandı. Mihri Hanım bu sorunu heykel erkek modellerin beline bağladığı örtüyle çözdü.

9. Fahrelnisa Zeid (1901 – 1991) – Oturan Çıplak, 1944

fahrelnisa zeyd nü tabloları

Bazı eserlerinde fovist olarak ortaya çıkan ve kübizmden etkilenen, soyut resimler sunan Zeid, bazılarında da figüratif ve Matisse tarzıyla öne çıkıyor. Tarzını sık sık değiştirebiliyor. Ama bu eserlerde onun ne kadar üretken olduğunu, renk kullanımının olağanüstü olduğunu görüyoruz. Zeid resimlerinden birinin arkasına şunları yazmış: “Hayat bana serenadını çaldı ve ben de ona uygun dans ettim.”

10. Neşet Günal (1923 – 2002 ) – Dörtlü Güzellik, 1951

neset gunal nü tabloları

Sanatçının Yaşama Neşesi ve Dörtlü Güzellik adlı resmi onun gürbüz, ağır başlı, iri figürleri, desenin belirleyici olduğu bir bireysel üslubun oluşma sürecini haber verir. Fresk tadı veren resminde de, sonraki çalışmalarında ayrıntı önemlidir. Zira ayrıntı resimde figürün öne çıkmasına, yanılmaların ortadan kaldırılmasına, sade bir bütünlüğe ulaşmada ve son olarak sanatçının resminde vermek istediği mesajı, yani resmin bir iletişim aracı olarak etkinlik içinde oluşu durumuna hizmet eden yaşamsal bir varlıktır.

11. Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911 – 1973) – Çıplak – 1930

bedri rahmi eyuboglu nü tabloları

Bedri Rahmi, Bütün Eserleri/9, Resim Yaparken’de şunları yazar:

“Çırrrılçıplak! dedi. Yarabbi! Havsalam almıyor, almayacak da. Koskoca herif temiz aile çocuklarının karşısında çırılçıplak nasıl durur? Buna hangi vicdan, hangi baba, hangi terbiye razı olur? Hay ayağım kırılaydı da gidip bu feci manzarayı görmese idim. Konuşurken yüzüme sıçrattığı birkaç köpük kıvılcımını silmeye çalışırken sordum: Kim bu çırılçıplak adam, nerede? Ne oluyoruz? Akademi’ye edebin destere ile boğazlandığı yer diyerek, hırsından köpüren adamcağıza, orada modellerin niçin çıplak durduklarını anlatmama imkan yoktu… Ona bir aralık kızacak oldum, fakat kızmaya hakkım yoktu. Ona geri kafalı adam diyemezdim, çünkü ben de ilk defa Akademi’de çıplak model gördüğüm gün kulaklarıma kadar kızarmıştım. İlk defa duvarlarında çırılçıplak resimler dolu bir resim sergisinde girdiğim zaman bu açık saçık resimlere uzun boylu bakmaya terbiyem müsaade etmemişti. O yaşa kadar ne bir kimse, ne bir kitap bana resim atölyelerinde modeller çıplak durur diye bir şey öğretmiştir.”

12. Feyhaman Duran (1886 – 1970)  – Nü

feyhaman duran nü tabloları

Türk resim sanatında portrenin öncüsü olan Feyhaman Duran, çalıştığı nülerde kadının gövdesini, cinselliği dışlar gibidir, çekingen içe dönüktür. Renkçilikle işlenen resimlerinde ten, genel olarak çıplaklarda görülen çekicilik yerine, bir tür kendine sığınmayı vurgular. Kompozisyonlarında da gövdenin devingenliğinden çok ışık hareketliliği sağlar.

13. Hüseyin Avni Lifij (1889 – 1927) – Alegori, 1916

huseyin avni lifij nü tabloları

Eserinde savaşan askerleri değil, düşmanların baskınlarından sonra sivillerin düştüğü dramatik durumu ele almıştır. Lifij’in Fransız işgaline karşı tepkili olduğu bilinmektedir. Bu resimde Fransızların işgallerine ve yaptıkları zulme karşı bir tepki de vardır. Ancak sanatçının kullandı figürler diğer sanatçıların savaş resimlerinde kullandıkları figürlerden farklı bir şekilde yapılmıştır. Alegori isimli tablosu da sanatçının ünlü yapıtlarından biridir. Sembolik anlatımlarının ağırlık kazandığı bu resminde Lifij, savaş olayına insancıl bir bakış açısı getirir ve diğer meslektaşları gibi kahramanlık, şehitlik, gazilik gibi ülküleri değil, insanların çektiği acıyı, dramı, yokluk ve sefaleti anlatır.

14. Hasan Vecihi Bereketoğlu (1895 – 1971) – Nü, 1964

hasan vecihi bereketoglu nü tabloları

Ağırlıklı olarak Boğaziçi, Salacak kıyıları ve Kurbağalıdere’yi işlediği eserlerinde sandalların sudaki akisleri gibi ayrıntılara önem vermiştir. Yapıtlarında diğer 1914 Kuşağı sanatçılarına nazaran daha soluk renkleri tercih etmiş, özellikle bej ve gri tonlarını sıklıkla kullanmıştır. İzlenimci üslupla yaptığı manzara resimlerinin yanı sıra, kendisini veya yakın çevresini resmettiği portreleri, az da olsa nü’leri de mevcuttur.

15. İzzet Ziya (1883 – 1936) – Kayıktaki Kız, 1915

izzet ziya nü tabloları

Tefrika roman ve hikayeler için çizdiği resimlerin yanı sıra bir hayli nü tablosu da bulunan İzzet Ziya, kadın resimlerine ağırlık vermiş olmakla beraber, asıl şöhretini insan duygularını yüze yansıtmasıyla elde etmiş bir ressamdı. İzzet Ziya’nın figürlerindeki hareket ve ifade gücü dikkate değerdir. Ziya Bey’in Galatasaray Sergileri’nde 1916’dan itibaren sergilediği resimler arasında bu tür resimler de vardı ama klasik anlamda nü değiller. 1922’de İbrahim Çallı ve Namık İsmail’in kadın çıplakları sergilenen ilk nü resimler sayılıyor.

Kaynak
Üryan, Çıplak, Nü: Türk Resminde Bir Modernleşme Öyküsüİbrahim Çallı ve Namık İsmail’de Kadın TemasıFigüratif Resmin Toplumsal Gerçekçi Ustası Neşet GünalCumhuriyet öncesi ve sonrası Türk resim sanatında insan figürünün sanatsal açıdan ele alınış farklılıklarıTürk Resim Sanatında Çıplak


Facebook Yorumları

2 Yorum
  1. Oğuz SANDAL 28/01/2019 / Cevapla
  2. Münşeat 19/12/2020 / Cevapla

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir