Menu

Pierre Bourdieu’nun Hayatı ve Fikirleri



Fransız sosyolog Pierre Felix Bourdieu, 1 Ağustos 1930 tarihinde Güneybatı Fransa’nın kırsal bir kasabası olan Béarn’da, çiftçi bir dedenin torunu, postacı bir babanın oğlu olarak dünyaya gelir.

Bourdieu, Fransa’nın Pau kentindeki lisede eğitim görür. Ardından Paris’te bulunan Louis-le-Grand Lisesi’ne devam eder. Yükseköğretimini Fransa’nın en saygın eğitim kurumlarından birisi olan École Normale Supérieure’de felsefe bölümünde 1954 yılında tamamlar. Eğitimini, kendisini onlardan biri olarak tanımlamadığı seçkinlerle birlikte sürdürür. Ancak arkadaşları geldiği yerle ve aksanıyla dalga geçtiği için mutlu bir okul hayatı geçirdiği söylenemez. Sonraki yıllarda yaşadığı bu deneyimlerin onu bulunduğu noktaya getirdiğini dile getirecektir.

Pierre Felix Bourdieu

Pierre Felix Bourdieu (solda)

Felsefe üzerine çalışmalar yapmaya başlayan Bourdieu, Marksist düşüncede bir felsefeci olan Lous Althusser ile birlikte çalışır. Epistemoloji ve bilim tarihi üzerine yoğunlaşır. Kendisini, egemen bilimsel akımın karşısına konumlandırır. Düşünür, kısa süre içerisinde bilimsel bağlamda adından söz ettirmeyi başarır. Bourdieu’nün felsefe alanındaki başarısı aniden sosyal bilimler alanına doğru evrilmeye başlar. Bourdieu’nun sosyolojiye başlaması, zorunlu askerlik sebebiyle Cezayir’de bulunduğu yıllar içerisinde gerçekleşir.

Pierre Bourdieu  Okuduğu Okulda Öğretmenlik Yılları

Pierre Bourdieu okuduğu lisede öğretmenlik yaptığı günlerden, 1954

1955 yılında Fransız ordusuna alınan Bourdieu, Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nın (1956-1962) doruğa ulaştığı bir dönemde, üç yıllığına bu ülkeye askeri görevli olarak gönderilir. Cezayir Üniversitesi’nde 1958-1961 yılları arasında akademik bir pozisyonda çalışan Bourdieu, Fransa’nın Cezayir Şubesi olan Demografik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Derneği’nin desteklediği bir akademik grupta bilimsel araştırmalar yönetmeye başlar.

Cezayir ona önemli bir çalışma sahası sunar ve Kabil köylüleri üzerinde yaptığı antropolojik çalışma, sosyolojik kuramının temellerini atma fırsatı verir. Bourdieu’nun Cezayir’de yapmış olduğu alan çalışması, onun sosyolojiye en özgün katkısı olan habitus, alan, sermaye ve strateji gibi kavramlarının üretiminin de kökenidir. 1958 yılında Cezayirliler üzerine sosyolojik gözlemlerini içeren ilk kitabını Sociology of Algeria’yı (Cezayir Sosyolojisi) burada yayınlar.

Pierre Bourdieu'nun Cezayir'de bulunduğu yıllarda çektiği fotoğraf

Pierre Bourdieu’nun Cezayir’de bulunduğu yıllarda çektiği fotoğraflardan

Bourdieu, Cezayir’den döndükten sonra sosyolojiye de kesin bir dönüş yapmıştır. 1964 yılında Paris’teki École des Hautes Études en Sciences Sociales’in müdürlüğüne getirilen Bourdieu, 1968 yılında bir araştırma merkezi kurar. 1975 yılında ise Actes de la Recherche en Sciences Sociales isimli bir akademik dergi çıkarır. Yine bu dönemlerde sembolik güç, sosyal eşitsizlik gibi konulara odaklanan bir araştırma grubu oluşturur.

1970’li yıllardan sonra yapısalcı objektivizm ve inşacı sübjektivizm arasındaki zıtlığı ortaya çıkarmanın yollarını araştırdığı ve kendi paradigmasını geliştirdiği dönemde, sanatı, ritüeli, akrabalığı, inancı, bilimi, entelektüelleri, dili, sosyal sınıfları ve politik kurumları kapsayan çeşitli çalışmalara yoğunlaşır. Bourdieu bu düşüncelerini ilk kez 1972 yılında, Outline of a Theory of Practice (Bir Pratik Teorisi İçin Taslak) isimli eserinde dile getirir.

Bourdieu, 1982 yılında çağdaş toplumda sosyal acı deneyimi, ekonominin sosyal temelleri, cinsiyet hâkimiyeti, devlet gibi konuları kapsayan araştırmalarını genişlettiği yer olan Collège de France’a (Eğitim ve Araştırma Enstitüsü) başkan olarak atanır. 1979 yılında yayımladığı ve temel eserlerinden birisi olan Distinction: A Social Critique of the Judgment of Taste (Ayrım, Beğeni Yargısının Toplumsal Eleştirisi) eserinde kendine özgü kavramsal üçlüsü olan habitus, sermaye ve alan kavramlarını açıklamaya girişir. Uluslararası Sosyoloji Derneği, Bourdieu’nün bu eserini 20. yüzyılın en iyi on sosyoloji çalışmasından birisi olarak seçer.

Pierre Bourdieu'nun Cezayir'de bulunduğu yıllarda çektiği fotoğraflardan

Pierre Bourdieu’nun Cezayir’de bulunduğu yıllarda çektiği fotoğraflardan

Bourdieu sosyolojisinin önemli kavramlarından biri olan Habitus kavramı, hem bireyi şekillendiren, hem de bireyin eylemleri tarafından şekillendirilen karşılıklılık durumudur. İnsanların belirli kültürler veya alt kültür içerisinde yaşamaları sonucunda zihinlerinde sahip oldukları temel bilgi stokunu anlatır. Bu yüzden işçi sınıfı kökenli biri, kendi davranışı içinde bu çevrenin etkisini taşıyacaktır. Birey, habitus sayesinde farklı ihtimaller karşısında çözüm üretme yeteneği kazanır. Dolayısıyla birey, hem yapılaşmış bir sınıflamanın içerisinden gelmekte hem de yapılaşma sürecinde olan bir sınıflamayı inşa etmektedir.

Habitusa hayatımızdan örneklerle de açıklayabiliriz. Örneğin, birey kendi yaşadığı mahalleye veya semte alışır; marketin, pastanenin, fırının vs. nerde olduğunu bilir ve içselleştirir. Zamanla artık hiç düşünmeden istediği yöne doğru gider. Ama mahalleye yeni taşınmış birisi marketin ve diğer yerlerin nerde olduğuna hemen alışamaz. İlk zamanlarda hep kafası karışır ve zamanla içselleştirmeye başlar, yönlerini kolayca bulur. İşte habitus, bireyin zorluklar sonucu vardığı çıkmazlardan kurtulmasına, bireyin sosyal dünyadaki yerini bulmasına çözümlemeler sunan ilkedir.

Pierre Bourdieu'

Toplumsallaşmadan bahsederken sadece tek bir toplumsallaşmadan bahsedemeyiz. Toplumsallaşmanın türleri vardır; siyasi toplumsallaşma, ekonomik toplumsallaşma, kültürel toplumsallaşma ve dini toplumsallaşma şeklinde sıralayabiliriz. Bourdieu için toplumsallaşma türleri alanı temsil etmektedir.

Alanların her biri kendi iç mantığı ve değer potansiyeline sahip olduğu için, her bir alanın işleyişinde, sosyolojik belirleyiciliğe sahip olan oyunun kuralları söz konusudur. Alanlarda devam eden mücadeleler bir toplumsallaşma mücadelesidir. Her alan bir toplumsallaşma mekanıdır. Alanların sınırları toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Ekonomik alan dini alana, dini alan kültürel alana etki etmektedir. Alanda süren hayatta kalma mücadelesi belirli kurallar çerçevesinde gerçekleşmektedir. Bourdieu bu kurallara “doxa”, verilen mücadele sonucunda elde edilecek çıkarlara ise “illusio” kavramını kullanmaktadır. Toplumsallaşma açısından doxa, normları temsil etmektedir. Normlara uyum sağlayarak sosyalleşmesini gerçekleştiren birey ise illusio olarak başarılı sosyalleşmeyi gerçekleştirmiş olur.

Bourdieu, alan kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için oyun metaforunu kullanır. Bir oyunda oyuncular, onların yatırımları, çıkar amaçları, stratejileri, açıkça ifade edilmeyen kurallar (doxa), herkesin sahip olduğu kartlar vardır. Oyuncular, genel anlamda toplumdur. Yatırımları, oyun sonundaki beklentilerini (illusio) sağlamaya yönelik olarak riske attıkları sermaye parçalarıdır. Asıl sermaye ise, her oyuncunun ellerinde bulundurdukları kartlarıdır. Alan bu oyunun oynandığı yerdir ve kişilerin sermayesine göre alandaki güç ağırlığı, kazanma/kaybetme şansı farklılık gösterir. Oyun sırasında oyuncuların geliştirdikleri stratejiler ise habitus kavramına denk düşer.

Pierre Bourdieu' 2

Sermaye kavramını ise dört ana başlık altında toplamıştır:

  1. İktisadi Sermaye: Sosyal olan sermayeleri ayıran bir kavram olarak tanımlanmıştır. Bourdieu, bu kavramı yetersiz olarak görmüştür. Çünkü sermayenin bir tek ekonomik varlığı yoktur.
  2. Kültürel Sermaye: Kültürel sermaye biçimi sosyalleşme sürecinde edinilen bilgi birikimi olarak tanımlanmıştır. Bourdieu, bu kültürel süreci ikiye ayırarak aile hayatı ve okul hayatı olarak kazandırılacağını öne sürmüştür.
  3. Sosyal Sermaye: Sosyal sermaye, bireyin içinde yaşadığı toplumdan kazandıklarını benimser. Bireyin toplumla olan bağlantılarını, grup üyeliklerini ve bireyin kendine olan yükümlülüklerini kapsar.
  4. Sembolik (Simgesel) Sermaye: Toplumun ortak paydasını ele alarak temsil edici bir kavram olduğunu öne sürer. Olayların nesnel gerçekliği üzerindeki sembolik gerçekleri ortaya koyar. Sembolik toplum aynı zamanda değerleri ve inançları sembollerle karşılamaktadır. Bu bağlamda semboller, bireylerin zihinlerinde kurgulanmaktadır.

Bourdieu, 1962 yılında Marie-Claire Brizard ile evlenir ve çiftin Jérôme, Emmanuel ve Laurent adında üç oğlu dünyaya gelir.

Bourdieu, 1962 yılında Marie-Claire Brizard ile evlenir ve çiftin Jérôme, Emmanuel ve Laurent adında üç oğlu dünyaya gelir.

Zıt görünen birçok kavram ve kuramı bir araya getirmesi, Bourdieu’nun en önemli özelliklerinden biridir. Örneğin sosyologlar arasında kutuplaşmaya neden olan inşacılık (konstrüktivizm) ve yapısalcılığı birleştirmiştir. Zira Bourdieu sadece yapıya veya sadece bireye vurgu yapan çalışmaları eleştirmiştir. Kendi konumunu ise inşacı yapısalcılık ya da yapısalcı inşacılık olarak tanımlamıştır. Ona göre her kavram ve kuramın, incelenen olgu ve olaya göre açıklayıcılığı değişebilir. Bu yüzden hiçbir kavram ve kuram dışlanamaz, aynı zamanda hiçbiri de genel geçer kabul edilemez. İncelenen olgu veya olayın tarihsel geri planının mutlaka bilinmesi gerekir. Teorik ve tarihi altyapı tek başlarına açıklayıcı değildir; bu nedenle kurulan teori pratiğe dökülmelidir.

Bourdieu’ya göre toplumun dinamik yapısı vardır. Toplumdaki bütün renkleri, fakat renklerin tüm tonlarıyla bakabilmeyi benimseyen yeni bir sosyoloji üretmiştir. Bununla birlikte, klasik sosyologların oluşturduğu ikili kategorilerle toplumun tanımlanamayacağını öne sürmüştür. İkili karşılaşmaların zaman içerisinde kendini yenileyerek ilerlemesi gerektiğini savunur; bu bağlamda pozitivizme karşı eleştirel bakar.

Pierre Bourdieu Books

Pierre Bourdieu, 2002 yılında 71 yaşında kansere yenik düşer. Hala adını yaşatabilen, yaşadığı dönemde neredeyse halk kahramanı sayılabilecek nitelikte olan önemli bir sosyologdur. Her zaman siyahların mücadelesine destek olmuştur. Hiçbir zaman sadece masa başında sosyolojinin teorik kısmıyla ilgilenmemiş, her zaman sahaya inmiştir. Bu ve bunun gibi birçok özelliğiyle takdir toplamış, başarılı bir sosyolog olarak iz bırakmıştır.

Kaynak
Pierre Bourdieu’n’da Sosyal Sermaye KavramıPierre Bourdieu Sosyolojisinde “Habitus”, “Sermaye” ve “Alan” ÜzerineDer ki Sosyoloji – Kasım 2019, Sayı: 3, Sakarya ÜniversitesiToplumu Pierre Bourdieu İle Düşünmek, Çukurova Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir