Menu

Yunan Şair Konstantinos Kavafis’in Şiirleri ve Hayatı



Çağdaş Yunan şiirinin en önemli ismi Konstantinos Kavafis, 29 Nisan 1863’te İskenderiye’de varlıklı, tanınmış İstanbullu Rum bir ailenin dokuzuncu çocuğu olarak dünyaya gelir. Bu yüzden, İstanbul etkisi hayatında, şiirlerinde ve dilinde her zaman önemli bir yer tutacaktır.

Yeniköy Rumları’ndan tüccar olan babası Pedros Kavafis, pamuk patlamasından sonra paylarını almaya gelen İngiliz işadamları karşısında kendini savunmak zorunda kalır ve 1870 yılında ölür, çocuklarını yetiştirmek göreviyse Fener Rumları’ndan olan karısı Hariklia’ya kalır.

kavafis kardesleriyle

Konstantinos Kavafis kardeşleri ile

Aile, 1872 yılında önce Londra ve oradan da Liverpool’a göçer. Kavafis burada Shakespeare ve Gibbon’un yazdıklarını çözümleyerek öğrenimini sürdürür. 1876 buhranı nedeniyle babadan kalan şirketleri batınca, ailesiyle İskenderiye’ye döner. Artık konak yerine bir apartman dairesinde yaşamaya başlarlar.

1882 yılında ise İngilizler, İskenderiye’yi işgal edince, Kavafis, annesi ve kardeşleriyle birlikte İstanbul’a sığınır. Burada yaşayan dedesi Yorgo Fotiadis, edebi gelişimi konusunda onu yönlendirir, yazmaya başladığı biyografisi için onu destekler. 19 yaşındaki Kavafis, İstanbul yıllarında Yunan klasiklerini ve Bizans tarihçilerini inceler. Şiirlerinde hep hissedilecek Fener Rumcası’nı yazı dili ile perçinler. Sonraki yıllarda “Şiirimin konuları, sanatımın çerçevesi, gençliğimin hoyrat günlerinde yatar” diyecektir.

kavafis

İkindi Güneşi

Bu oda – ne kadar iyi bildiğim bir yer burası.
Şimdi bu da, bitişik oda da işyeri olarak
kiralanmış. Acentelerin, tüccarların,
şirketlerin yazıhanesi olmuş bütün ev.

Ah, ne kadar bildik bir yer bu oda.

Bir divan vardı kapının yanında,
onun önünde bir Türk seccadesi;
hemen yanında, üzerinde iki sarı vazo duran raf.
Sağda, hayır, karşıda, aynalı bir dolap.
Ortada yazı yazdığı masa
ve üç büyük hasır iskemle.
Pencerenin yanında yatak dururdu,
üzerinde kaç kez seviştiğimiz.

Hala buralarda olmalı bütün o zavallı eşya:

Pencerenin yanında yatak dururdu;
ortasına kadar gelirdi ikindi güneşi.

… Bir ikindi saat dörtte ayrıldık,
yalnız bir haftalığına… Ah, ah,
bir türlü sona ermedi o hafta…
(Çeviren: Cevat Çapan)

Bombalar nedeniyle yanan evleri için alacakları parayı sigorta şirketinden tahsil ettikleri 1885 yılında annesi ile birlikte İskenderiye’ye döner. Kardeşleri daha önce dönmüştür. Kavafis, silik bir memur olarak yaşamını sürdürür. O dönem çok az yazar ve yazdıklarının çok azını yayınlar. 29 Nisan 1933’te gırtlak kanseri nedeniyle ölümüne dek İskenderiye’de yaşar.

kavafis

Kaleler

Düşünmeden, acımadan, utanmadan
yüksek kaleler kurmuşlar dört yanıma.

Umutsuzluk içinde böyle hep
bir şey düşünmez oldum alınyazımdan başka.

Dışarıda görülecek bir sürü işim vardı
ben nasıl sezmedim kaleler kuruldu da.

Ses seda işitmedim çalışan işçilerden
habersiz kapadılar beni dünyanın dışına.
(Çeviri: Ioanna Kuçuradi, A.Turan Oflazoğlu)

Kavafis’in şiir serüvenine baktığımızda, şiirlerini zamanla olgunlaştırdığı ve en yetkin örneklerini en olgun çağında verdiği görülür. Şiir dili sadedir. Söz sanatları da alabildiğine kısıtlı kullanılmıştır, son derece titiz ve ölçülü. Kavafis tam anlamıyla lirik bir şair değildir, aynı zamanda dramatik bir şairdir. Kavafis’teki dramatik tür, şiirin içeriğinde, daha sonrada şairin kendisinin iç dramının ifadesinde kendini bulmaktadır. Şiir dili ise entellektüel dil (Bizans, İskenderiye), günlük konuşma dili (demotiki) unsurları arasına bazı İstanbul’a özgü deyimleri de içeren karma bir dildir.

Şehir

“Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim,” dedin,
“bundan daha iyi başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim ülkede.”

Yeni bir ülke bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda
dolaşacaksın. Aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma-
Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok.
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
(Çeviri: Cevat Çapan)

kavafis

Kavafis şiirlerinde, tarihi ve mitolojik olaylara, kişilere sıklıkla yer verdi. Onun asıl ilgi alanı olan Helenistik dönem ve Bizans dönemidir. Şair, tarih malzemesinden kendine çağdaş bir şiir dünyası kurmuş ve bunu da uzun bir çalışma, olgunlaşma ve alana egemen olma süreci içinde başarmıştır.

İthaka

Dile ki uzun sürsün yolun.
Nice yaz sabahları olsun,
eşsiz bir sevinç ve mutluluk içinde
önceden hiç görmediğin limanlara girdiğin!
Durup Fenike’nin çarşılarında
eşi benzeri olmayan mallar al,
sedefle mercan, abanozla kehribar,
ve her türlü başdöndürücü kokular;
bu başdöndürücü kokulardan al alabildiğin kadar;
nice Mısır şehirlerine uğra,
ne öğrenebilirsen öğrenmeye bak bilgelerinden.
(Çeviri: Cevat Çapan)

Kavafis aşkta, politikada, sanat anlayışında, saldırı hamlelerini önceden sezip ona göre silahlar üretmek zorunda kaldı. Yapıtlarında sürekli olarak anlam gizleme gereksinimini bu yüzden duymuş olabilir. Fakat yapıtının sadık bir imgesini vermeye önem verir. Bu yüzden şiirlerinin kapalı kalan bölümlerini bir tarihle, bir başlıkla, gerektiğinde yeni bir şiirle aydınlatarak bu imgeyi korumaya dikkat eder.

kavafis

Barbarları Beklerken

Neden öyle erken kalkmış imparatorumuz,
şehrin en büyük kapısında neden kurulmuş tahtına,
başında tacı, törene hazır?

Çünkü barbarlar geliyormuş bugün,
onların başbuğunu karşılamaya çıkmış imparatorumuz.
Bir de koca ferman hazırlatmış
ona rütbeler, unvanlar bağışlayan.
(Çeviri: Cevat Çapan)

kavafis el yazisi

Kavafis’in el yazısı, 1904

Yalnızca tarih öğesini şiirlerinde kullanmakta nasıl ustalaşmışsa, cinsellik öğesini kullanmakta da öyle ustalaştığı, bunu bir duyarlık, bir gerilim, yer yer kısacık bir değinme halinde şiirlerinin dokusuna kattığı söylenebilir. Kavafis’in eşcinsel olmasının ve erotik şiirlerinin tümüyle eşcinsel duyarlıkları, ilişkileri işlemesinin bunda belirleyici rolü vardır. Kavafis’in bir biyografisinde, kimi akrabalarının, çocuklarına Konstantinos Amca’nın yüz kızartıcı şiirlerini okumayı yasakladıklarından söz edilir.

Öyle Çok Baktım Ki

Öyle çok baktım ki güzelliğe
onunla dopdolu hayalim.

Gövdenin hatları. Kırmızı dudaklar. Hazla dolu kollar bacaklar
Sanki Yunan yontularından alınmış saçlar,
her zaman güzel, taranmış olsalar da,
hafifçe düşüvermiş solgun alınlara.
Aşkın yüzleri, tam şiirimin
istediği gibi… gençliğimin gecelerinde,
gizlice buluştuğum gecelerinde.
(Çeviri: Erdal Alova)

Yarım Saat

Hiç benim olmadın, olacağın da
yok sanırım. Bir iki söz, bir yanaşma
Dün bardaki gibi – o kadar.
evet, acı bir şey bu. Ama biz sanata hizmet edenler
kimi zaman beyindeki gerilimle
Neredeyse tensel bir haz duyabiliriz
Kuşkusuz kısa bir süre.
İşte dün barda böylece-
Güzel yardımıyla alkolün-
Cinsellikle dopdolu bir yarım saat geçirdim.
Sanırım anladın halimi
Ve biraz daha kaldın yanımda bilerek.
Gerekliydi bu. Çünkü bütün düşgücüne, alkolün
büyüsüne rağmen
Senin dudaklarını da göreliydim
Yanımda olsun istiyordum gövden.
(Çeviri: Barış Pirhasan)

kavafis

Yaşlı Bir Adam

Gürültülü kahvenin içerlek odasında
yaşlı bir adam, masada iki büklüm;
önünde bir gazete, yapayalnız.

Sefil yaşlılığın ezikliği içinde
düşünüyor, ne kadar az çıkardı hayatın tadını;
güçlü olduğu yıllar, yakışıklı.

Biliyor, nasıl yaşlandı; farkında, görüyor her şeyi,
ama gençlik yılları daha dün gibi
geliyor ona. Hayat ne kadar kısa, ne kadar!

Düşünüyor, bilgelik denen şey nasıl da aldattı onu;
nasıl hep güvendi –ne çılgınlık!–
“Yarın, bol bol zamanın var,” diyen o yalancıya.

Dizginlediği coşkular geliyor aklına; gözden çıkardığı
onca sevinç.Yitip gitmiş her fırsat
Şimdi alay ediyor kafasız sağgörüsüyle. …

Bunca düşünce, bunca anımsayış
başını döndürüyor yaşlı adamın. Ve gidiyor gözleri
kahvenin masasında iki büklüm.
(Çeviri: Erdal Alova)

Kavafis şiirlerini yayınlamak istese de bir Yunan ve İngiliz yayınevince geri çevrilir. Bu nedenle, yaşarken şiirleri kitap formunda basılamaz. Şiirlerini gazete ve dergilerde yayınlar, daha sonraları şiirlerini dosya kağıtlarına ayrı ayrı bastırarak, talep edenlere, harmanlayarak verir. Ölümünden sonra 154 şiiri, İskenderiye’de basılır. Aynı seçki 1948 yılında Atina’da yayımlanır. Kavafis’in şiirleri, aslında yaşarken edebiyat dünyasında çoktan ilgi görmüştür. 1919 yılında, şiirlerinden bir kısmı İngilizce’ye çevrilir. 2013 yılında doğumunun 150. yıldönümü nedeniyle UNESCO tarafından Şiirde Dünya Kavafis Yılı ilan edilir.

Kaynak
Konstantinos Kavafis Bir Kenttir Gidip Gideceğin Yer – Erdal Alova & Barış PirhasanBütün Şiirleri – Konstantinos Kavafis, Kavafis’in Dilinin Özellikleri


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir