Menu

Kopernik’in Hayatı ve Buluşları



Nicolaus Copernicus (Kopernik), 19 Şubat 1473’te Polonya’nın Toruń kentinde doğar. Kopernik 10 yaşına basmadan babasını kaybeder. Eğitimi ile sert mizaçlı, saygı gören ve eğitimli biri olan dayısı Luka Vattselrode ilgilenir.

Nikolay, ilk eğitimini bir din okulunda alır. Ardından, Polonya’da Krakow Üniversitesi, İtalya’da  Bologna, Ferrara, Padova Üniversitesi’ne devam eder. 1503 yılına kadar hukuk okur. Ardından, o yıllarda dünyanın en iyi tıp okullarından biri kabul edilen Padova Üniversitesi’nde üç yıl tıp okur, ancak diploma alıp almadığı  bilinmiyor. On yıl boyunca İtalyan Rönesansı’nın kültürel havasını solur. Matematik, astronomi, tıp, hukuk, Latince, Yunanca, ekonomi ve felsefe alanlarında uzmanlaşır. Eğitimini bitirince 1512’de Polonya’ya döner.

Artık kardinal olan dayısı onu, Frombork (Frauenburg) kentinde katedral papazı yapar. Kopernik bu görevi sırasında gökyüzüne olan ilgisi ve orada var olduğu kabul edilen uyumun yarattığı teolojik bir esinlemeyle ve evrenin yapısına ilişkin sorgulamalarıyla göksel nesneleri incelemeye yönelir ve bunların yapılanışını, gökyüzüne ilişkin tek egemen bilim kuramı olan M.S. 2. yüzyılda yaşayan Ptolemy Hipparchus’un oluşturduğu evren modeli üzerinden anlamaya çalışır.

kopernik

Kopernik, Güneş merkezli evren modelini 1508 – 1514 yılları arasında geliştirir. Düşüncelerini de Commentariolus (Küçük Açıklama) adlı, altı sayfalık el yazması bir yapıtta toplar ve ondan birkaç kopya hazırlayıp 1514’te arkadaş çevresine dağıtır. Bu eseri yazmasının elbette birçok nedeni vardı. Ancak görünen en önemli iki nedenden biri, gelmesi muhtemel bilimsel eleştirileri önceden tespit etmek, diğeri ise kilisenin tepkisini ölçmekti.

İlk zamanlar Commentariolus adlı eseri, dini ve bilimsel çevrelerde hoş karşılanır. Papa VII. Clement’in de içinde bulunduğu bir kardinal grubuna bu eserden konferans verir. Kilise, Jülyen takvimindeki uygulamalardan kaynaklanan yetersizliklerin farkındaydı. Bu sebeple, daha önce Kopernik’e yeni bir takvim oluşturmaya yardım etmesi için Papa’ya danışman olması teklif edilir, ancak Kopernik mevcut astronomik bilgilerin yeni bir takvim oluşturmak için yetersiz olduğu gerekçesiyle bunu reddeder. Daha sonra yapılan Gregoryan takvimi Kopernik astronomisinin geliştirdiği yeni hesaplamalara göre oluşturulur.

Yapıtı ve düşünceleri çok olumlu karşılanınca ertesi yıl, De Revolutionibus Orbium Coelestium (Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine) yönelik çalışmalarına başlar. Kopernik, önerdiği evren modeline gelecek tepkileri sezinler. Bu nedenle, kitabını bastırmayıp 30 yıl gibi uzun bir süre bekletir. Aslında bu süre içinde de Avrupa’daki eğitimli insanların neredeyse hepsi onun düşüncelerini öğrenir. Kitabı elbette çok eleştiri alır.

kopernik

Protestanlığın kurucusu Martin Luther, kitap basılmadan önce yapılan tartışmalara katılır. Luther, Kopernik’in teorisine itiraz eder, yeni teoriyi ve onun kuramcısını küçümser ve onu dışlayarak sert bir şekilde eleştirir:

”İnsanlar göklerin ya da göğün, Güneş ile Ay’ın değil, Dünya’nın döndüğünü göstermeye uğraşan türedi bir astroloğa kulak verdiler… Bu çılgın tüm astronomi bilimini ters yüz etmek istemektedir; ancak Kutsal Kitap bize Yeşu’nun dünyaya değil güneşe durmayı buyurduğunu söyler.”

Bazı araştırmacılar Kopernik’in kiliseden değil de, bilimsel camiada alay konusu olmaktan korktuğunu ifade eder. Çünkü yerin hareket ettiğine dair çok sağlam delilleri bulunmamaktaydı. Tabii Kopernik’in göğüslemesi gereken başka eleştiriler de vardı. Örneğin Tanrı’nın neden gezegenler ve yıldızlar arasında bu kadar mesafe bıraktığını açıklaması gerekiyordu. Yani Kopernik’in teorisinde yıldız paralaksı yoktu. Kopernik’in yüzleşmesi gereken diğer bir problem ise düşen cisimlerle ilgili sorundu. Şayet dünya dönüyorsa yukarıdan bırakılan bir cismin bırakıldığı noktanın altındaki bir noktaya değil de, batıdan doğuya doğru hareket eden bir yer küre için daha batıya düşmesi gerekir. Çünkü dönme sırasında cismin bırakıldığı noktanın düşey konumu cismin ağırlığına oranla değişmiş olacaktır. Bu sorunu daha sonra Galileo ve Newton eylemsizlik ilkesiyle çözecektir.

kopernik

Kitabında Kopernik iki temel hipotez sunar:

1) Gezegenleri taşıyan göksel küreler dünyanın değil, güneşin çevresinde dönmektedir.

2) Dünya merkezde sabit değil, günlük olarak kendi ekseni etrafında dönerken güneşin çevresinde yıllık dönüşler yapmaktadır.

Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine adlı kitabında Kopernik, Dünya’nın günde bir kez kendi ekseninde döndüğünü, Dünya’nın değil Güneş’in merkezde olduğunu, Dünya’nın da tıpkı öteki gezegenler gibi onun çevresinde döndüğünü, yalnızca Ay’ın Dünya’nın çevresinde döndüğünü, gezegenlerin dizilişinin değişmediğini (Ptolemy’nin modelinde Merkür, Venüs ve Güneş’in sıraları belirsizdi) ileri sürer ve dönme periyotlarını verir. Bu yenilikçi düşüncelerin yanı sıra, kitapta Aristotelesçi bir yaklaşımla gezegenlerin ve yıldızların hâlâ göksel kürelerin içine gömülü olduğu ve dolayısıyla hareketlerinin de dairesel olduğunu belirtir. Ne var ki yörüngelerin dairesel oluşu gezegenlerin gözlemlenen hareketini tam olarak açıklamaz. Bunun için Ptolemy’nin kullandığı bazı başka araçları Kopernik de kullanmak zorunda kalır. Kopernik’in bu eseri bazı araştırmacılara göre Orta Çağ biliminin sonu, modern bilimin başlangıcıdır.

kopernik evi

Kopernik’in Polonya’da şimdi müzeye dönüştürülen evi

”Evrenin ortasında güneş taht kurmuştur. Bu görkemli tapınakta, çevresindeki her şeyi bir anda aydınlatan güneş dediğimiz nur kütlesi için daha görkemli bir konum düşünülebilir mi? Güneşi evrenin bilgesi ve hükümdarı olarak övenler de olmuştur. O, Hermes Trismegistus’un ışıldayan tanrısı, Sophocles’in her şeyi gören Elektra’sıdır. Gerçekten de güneş, tahtına kurulmuş bir hükümdar gibi etrafında dönen gezegenleri yönetmektedir.”

”Her şeyin ilki ve en üstünde olanı, kendisini ve her şeyi saran, bunun için de hareketsiz olan Sabit Yıldızlar Küresi’dir. Burası, adeta bütün öteki yıldızların hareketinin ve konumunun dayandığı yerdir. Sonra gezegenlerin ilki olan ve yörüngesini 30 yılda tamamlayan Satürn gelir. Ondan sonra 12 yıllık yörünge dönüşüyle Jüpiter vardır. Sonra da iki yılda dönen Mars. Dördüncü sıradaki dönüş, bir ilmeğe benzeyen Ay çemberiyle birlikte, yeri içine aldığını söylediğimiz yeri kuşatır. Beşinci sıradaki Venüs, dokuz ayda aynı yere döner. Altıncı sıradaki yeri ise seksen günlük dönüşüyle Merkür alır. Ne var ki hepsinin ortasında Güneş durur. Zaten kim bu son derece güzel tapınaktaki bu ışık kaynağını, bütünü eşit biçimde aydınlatabileceği bu yerden başka ya da daha iyi bir yere koyabilir ki? Kimileri ona haklı olarak evrenin ışığı, kimileri evrenin aklı, kimileri ise evrenin yöneticisi adını veriyor… Gerçekten de Güneş, sanki bir kral tahtında oturur gibi, çevresinde dolaşan yıldız ailesini yönetiyor.” (Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine)

kopernik heykeli

Polonya Toruń’da Kopernik heykeli

Kepler ve yakın dostlarının ısrarı üzerine Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine adlı kitabını 1543’te yayımlatması yaşamının son yılına rastlar (21 Mayıs 1543’te bu dünyadan ayrılır). Hatta kitabını ölüm döşeğinde, ölmeden az önce görebildiği rivayet edilir. Kitabın Almanya’da Nürnberg’deki basım işleriyle ilgilenen Andreas Osiander kitaba gelebilecek tepkilere karşı (Kopernik’e danışmadan) yazarsız bir önsöz eklemiştir.

”Ne var ki konuyu yakından incelerlerse bu yapıtın yazarının suçlanacak bir şey yapmamış olduğunu göreceklerdir. Zira bir astronomun görevi, göksel hareketlerin geçmişine ilişkin bilgileri dakik olarak özenle toplamak ve bunların nedenlerini ya da onlara ilişkin varsayımları düşünmek ve tasarlamaktır. Onların gerçek nedenlerine hiçbir zaman ulaşılamayacağına göre, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de geometri prensiplerinden yararlanılarak bu hareketler hesap edilebilir. Yazar, bu konuda mükemmel bir başarı göstermiştir. Bu varsayımların doğru, hatta olası olması gerekmez. Bu varsayımlar, gözlemlere uygun düşen bir hesaba ulaşırlarsa bu kafidir.” (Önsöz)

Papa’ya ithaf edilen bu kitap aslında kolay anlaşılır değildir. Çünkü Kopernik, kitabını herkesin okuyup anlayabileceği şekilde yazmamıştır. Amacı yalnızca modelini öteki gökbilimcilerin değerlendirmesine sunmaktır. Başlık sayfasının kenarına da bu nedenle, Platon’un Akademisi’nin kapısında yazılı olan, ünlü ”Geometriden haberi olmayanlar girmesin” özdeyişini koymuştur.

kopernik kitap

1566 ve 1617 yıllarında yeni baskıları yapılan kitabı dönemin önde gelen bütün gökbilimcileri edinmiştir. Kopernik’in kitabı, 1600’lü yılların başına değin önemli bir tepki almamıştır; ama 1610’dan sonra Kopernik’in önerdiği modelin Hıristiyanlık’a ters düştüğü görüşü güçlenmiştir. Kitap da Kilise’nin yasak kitaplar listesindeki yerini almış ve 1835’e kadar bu listede kalmıştır.

Kopernik güneş sistemini keşfeden, dünyanın yuvarlak olduğunu ve güneşin etrafında döndüğünü ispatlayan ve bu şekilde yer merkezli evrenden güneş merkezli evrene geçiş teorisini kuran bir bilim insanıdır. Teorisinin bilimsel açıdan eksiklikleri elbette vardı. Çünkü döneminde teorik matematik ve fizik bilimi ile emprik bilim yeteri kadar gelişmemişti. Kopernik teorisini devrimsel kılan özellik ise, adeta dogma haline dönüştürülen astronomiyi tartışmaya açmış olmasıdır. Dahası kendisinden sonra gelecek olan Kepler, Galileo, Descartes ve Newton tarafından çözülmek zorunda kalınan sorular ortaya atmasıdır. Kopernik aslında dönemi itibariyle ciddi müesseseleri ve iki bin yıllık bilgi geleneğini karşısına alır. Bu sebeple Kopernik’in yeni teorisi modern bilimsel devrimin başlangıcıdır.

Ancak bu devrimin asıl mimarları Galileo Galilei, Tycho Brahe ve Johannes Kepler’dir. Ptolemi modelinin egemenliği de bütün gelişmelere karşın ancak 18. yüzyılda silinebilmiştir. Bu tarihten sonra gökbilimciler tümüyle Güneş merkezli evren modelini benimsemiştir. Dünya’nın Güneş’in çevresindeki yıllık hareketi ancak 1729’da İngiliz Kraliyet Gökbilimcisi James Bradley’nin yıldız sapıncını (paralaks) bulmasıyla kanıtlanmıştır. Dünya’nın kendi eksenindeki günlük dönüşüyse 1851’de J.B.L. Foucault tarafından dev bir sarkaçla kanıtlanmıştır.

kopernik eserleri

Kuşkusuz ki Kopernik’ten önce Doğu’da ve Batı’da astronomi çalışmalarını yürüten önemli araştırmacıların olduğu gerçeği göz ardı edilemez. Özellikle İslam coğrafyasında dinin gerekleri doğrultusunda önemli günlerin, namaz ve oruç gibi ibadetlerle ilgili saatlerin ve kıblenin yönünün belirlenmesi için başvurulan astronomi bilimi, zamanla araştırmaların yaygınlaştığı önemli bir alan halini almıştır. Kopernik evren modelini oluştururken, hem döneminin hem de eski dönemlerin düşünür ve bilim insanlarından etkilenmiştir. Fırsat buldukça eski metinleri de araştıran Kopernik kurduğu modele benzer modellerin gerçekte birçok Eski Yunan düşünür tarafından ortaya atıldığını zaten biliyordu.

Kopernik’e yaşadığı yıllarda ülkesinde bilgi birikimi ve zekâsı nedeniyle birçok görev verilir. Doktorluk ve hükümete ekonomi danışmanlığın yanı sıra, çevirmenlik ve diplomatlık da yapar. Kilise topraklarının kiralarını toplar, fırınları, bira yapımevlerini ve değirmenleri denetler. Hatta yaşadığı Olsztyn kenti 1519 – 1521 yılları arasında Töton Şövalyeleri tarafından kuşatıldığında kentin savunmasının başına o geçer.

Kaynak
Kopernik DevrimiGüneş Merkezli Evren AnlayışıGüneş Merkezli Evren ModeliDin-Bilim Çatışması Üzerine: Kopernik Merkezli Bir OkumaModern Astronominin Kurucusu: Kopernik


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir