Menu

Öğretmenler Günü Şiirleri



Öğretmenler Günü için ünlü şairlerimizin şiirlerini ve Atatürk’ün sözlerini sizler için hazırladık.

Birleşmiş Milletler’in Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) tavsiyesiyle, 1994’ten beri pek çok ülkede 5 Ekim günü, Dünya Öğretmenler Günü olarak kutlanır.

24 Kasım 1928, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mektepleri’nin başöğretmenliğini kabul ettiği gündür. Atatürk’ün 100. doğum yıldönümü olan 1981 yılından itibaren, Atatürk’ün başöğretmen oluşunun yıldönümü olarak kabul edilen 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin gerçek kurtuluşunu öğretmenlerden bekler. Atatürk’ün öğretmenler ile ilgili önemli sözlerini de sizlerle paylaşmak istiyoruz.

“Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğitimden mahrum kalan bir millet, henüz millet adını alma istidadını kazanmamıştır. Ona alelade bir kitle denir, millet denmez. Bir kitle millet olabilmek için mutlaka eğitimcilere ve öğretmenlere muhtaçtır.” (Mustafa Kemal Atatürk, 1925)

“Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanacak ve siz koruyacaksınız ve mutlaka başarıya ulaşacaksınız. Ben ve sarsılmaz inançla bütün arkadaşlarım sizi izleyeceğiz ve sizin karşılaşacağınız engelleri kıracağız.” (Mustafa Kemal Atatürk, 1922)

ataturk harf devrimi

“Okullarda öğretim görevinin güvenilir ellere verilmesini, yurt çocuklarının o görevi, kendilerine hem bir meslek, hem bir ülkü sayacak üstün ve saygıdeğer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini sağlamak için öğretmenlik, diğer serbest ve yüksek meslekler gibi, derece derece ilerlemeye ve her halde geçim rahatlığı sağlamaya elverişli bir meslek durumuna konulmalıdır. Dünyanın her yerinde öğretmenler, toplumun en fedakar ve saygıdeğer insanlarıdır.” (Mustafa Kemal Atatürk, 1923)

ataturk kitap okurken

“Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu kalite ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir. Sizlerin, seçkin görevizin yerine getirilmesine büyük özveriyle varlığınızı vereceğinize hiç şüphe etmem… Arkadaşlar, yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askeri, siyasi, idari inkılaplar sizin, saygıdeğer öğretmenler, sosyal ve fikri inkilaptaki başarılarınızla desteklenecektir. Hiçbir zaman hatırlarınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.” (Atatürk’ün Ağustos 1924’te Öğretmenler Birliği Kongresi konuşması)

ogretmenler gunu

Köy Öğretmenleri, Cahit Külebi

Yurdumuz uçsuz bucaksız,
Gökte yıldız kadar köylerimiz var.
Ama uzak, ama harap, ama garipsi…
Alın benim gönlümden de o kadar.

Çemişkezek’te, Patnos’ta, Malazgirt’te doğanlar!
Malazgirt’e, Çemişkezek’e, Patnos’a gitmezseniz,
Çocuklarınız öksüz kalır, yetim kalır,
Köylere ışık iletmezseniz.

Dağlara, vadilere, ovalara
Tespihler gibi saçılmış köyler,
Rüzgara karşı bir bayrak,
Sevinçle türküsünü söyler.

Sevinçle türküsünü söyler
Bir idare lambası küçük, solgun.
En azından üç yüz pare dam
Umudu en azından üç yüz çocuğun.

Ve onlar saçları uzamış,
Çatlak ellerinde çıkınları,
Üç saat, dört saat ötelerden
Yorgundur, sessizdir akınları.

Ve onlar, yıldızlar gibi
Gözleri ışıl ışıl yananlar.
Oyuncak için değil, kağıt, kalem
Kitap için gizlice ağlayanlar.

Çemişkezek’te, Patnos’ta, Malazgirt’te doğanlar,
Bütün bunları düşünmelisiniz.
Yüce ırmaklar gibi sessiz, sürekli
Kağnılarla, arabalarla, kamyonlarla
Akıp köylere gitmelisiniz!

Yurdumuza ışık iletmelisiniz…

Atatürk’ün Resmi, Behçet Necatigil

Öğretmenimizin kürsüde
Verdiği dersi
Dinler bizimle birlikte
Atatürk’ün resmi

ogretmenler gunu

Bir İlkbahar Şiirine Başlangıç, Melih Cevdet Anday

Hava ne kadar güzel öğretmenim,
Yollar, ağaçlar, kuşlar ne kadar güzel.
Yeryüzü pırıl pırıl öğretmenim,
Gizlisi saklısı kalmamış dünyanın,
Nesi var nesi yoksa dökmüş ortaya
Bütün bitkiler, bütün hayvanlar, bütün taşlar
Sürüngenler, konglomeralar, serhaslar,
Hepsi, hepsi ortada öğretmenim.
Ne olur biz de gidelim,
Burda kalsın kitaplar,
Burda kalsın iğneli karafatmalar,
Kollarından bacaklarından gerilmiş kurbağalar,
Burda kalsın hepsi.
Bomboş kalsın evler, okullar
Hapishaneler, hastaneler..
Öğretmenim, sevgili öğretmenim,
Sırtımıza alırız hastaları,
Kimbilir ne özlemişlerdir kırları.
Ya mahpuslar?
Ne sevinirler kim bilir,
Sarılıp sarılıp öperler adamı…

ogretmenler gunu

Dünyanın Bütün Çiçekleri, Ceyhun Atuf Kansu

“Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin.” (Köy öğretmeni Şefik Sınığ’ın son sözleri)

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçekleri getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin getirin… ve sonra öleceğim.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,
Geniş ovalarda kaybolur kokuları…
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri,
Hepinizi hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.


Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın.
Aman Isparta güllerini de unutmayın
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir, benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kopdağına göçen,
Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen.
Muş ovasından, Ağrı eteğinden,
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden

Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
En güzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencilerimi istiyorum.
Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,
Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek.
Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,
Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum.
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarümar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen sonsuz toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,
Yurdumun çiçeklenmesi için daima, yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,
Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya

ogretmenler gunu

Selahattin Öğretmen, Talip Apaydın

Kınık köyünün büyük beyaz okuluna,
Pencerelerden bir baktım,
Selahattin öğretmenin sesi geliyordu.
Öğrenciler taş kesilmiş dinliyordu.
Neler diyordu, o duvarlar biliyordu.
Kımıldamadan öyle kaldım,
Okula güneş vuruyordu.

O, karşımda dinlendiren aydınlık
Gönlüme vuruyordu bir parçası.
Düşüncemi tuttum, açıklara saldım.
Bir at koşar gibi çayırlarda
Selahattin öğretmen konuşuyordu.
Köyün kara toprak evleri,
İlerde her şeyden habersiz
Kendi hayatını yaşıyordu

Öğretmen, Fazıl Hüsnü Dağlarca

A’dan başlar aydınlık,
Bir taş koyar bütün yapılarda temele öğretmen.
Soluğudur düşüncenin buğdaydan yalaza dek
Yeryüzünde ne varsa ondan gelmedir,
Yeryüzü ile el ele öğretmen
Göz gözdür o, uzakları görürüz
Ağızdır o, türkü söyleriz haykırırız günlerden.
Ulaşırız erdem üstüne, gelecekler üstüne biz hep
Çizer büyük değirmisini
Uç olur da gergele öğretmen.
Hey hey, burası bir dağ köyü, kurda kuşa
Bırakılmış göğün kıyısına bırakılmış
83 toprak ev, 83 acı duman,
Çoluğuyla, çocuğuyla 415 karanlık
Kurtulacağız, el ayak kurtulacağız,
Bir okul yapıla, bir gele öğretmen.

Bir ışık, bir ışık daha,
Gecelerin içindeki ejderlerle dövüşür
Nice istemeseler de, nice önleseler de,
Uyandırır toplumunu
İyiye, doğruya, güzele öğretmen

Yuvarlağın Köşeleri-Akıldan, Okuldan Yana-Etika-Birinci Bölüm-116, Özdemir Asaf

Öğrenci sözlü sınavda:
Hatırlamadığını bilmediği için bilemiyor.
Öğretmen:
Bilmediğini hatırlamadığı için, hatırladığını soruyor.

atilla torunoglu

Fotoğraf: Atilla Torunoğlu

Öğretmenin Düşü, Can Yücel

Okumuş fillerdir ki herbirinin
Nice Bostan, Gülistan ezberidir.

Mavi bir ışık yandı gözlerimde
Gökyüzü öyle yakın
Çocuklar doğacak çocuklarım
Ve öyle yağmur ki toprak, koklarsın
Ellerim bütün hayvanlar alemi
Hangi ağacı çalsam açıyor
Uzaylar uslu
Yönlerim yörük
Sağduyularım sol duyu

Mavi kalemle yordum bu düşü
Su resimleriyle öğrencilerin
Göğerttik bozkırın sarı defterini
Şu yoncalar yurttaşlık bilgisi
Geçen gün okudum söğütlerin tarihini
Bir çiğdem var onlar kadar yiğit
Şu bey şu eşek şu yaban şu işçi arı
Biz beş sınıfta kaldırdık bütün sınıfları

Korkuluklar ektiği kargaları biçsin
Sevginin de kendi planları var
Beş yılları yıldızları dokuz ayları
İlerde yarım kalmış bir okulun duvarı
Duvarcı diyor, varım! diyorum ben de
Gitsin bütün okumuş filler gülistana
Ben Türküm bu bozkırda çalışmaya geldim.

Dökülecekler, Ece Ayhan

1. Uç Doğu. Anadolu’yu anlatacaktır öğretmen. Haritayı asar.
2. Bütün sınıf korkmuştur; göller, ırmaklar dökülecekler!

ogretmenler gunu

Bu Şiir Öğretmen Nevin’e, Gülten Akın

Yol var Manisa’ya İzmir’e
Tren var alır götürür
Ben buralarda bağlandım kaldım
İzmir değil öğretmen İzmir değil
Senin dostluğun aradığım

Akşamüstü veya ilk aydınlıkta
Kumrular üşüşür dallara
Kumrular uçar ya
Parmaklarım uzar uzar tutamaz
Dal değilsin ki

Çocuğa vakti duyurmak istiyorsun
İri iri açıyor gözlerini bir an
O tuhaf bir oyuncaktır çocuğum
Kara bir nokta içimizde
Büyüyen küçülen unutturan

Dereler buz bağladı öğretmen yollar kar
Bir senin düşüncen vakitsiz sıcak
Issız koyma buralarda garibi
Ya gel ya mektup gönder
Haftanın bütün günleri sabah akşam
Bir vapurun güvertesinde yan yana
Herkes kendi türküsünü söylüyor
Kendi türküsünü hafif dokunaklı

Seninki büyük olacak elbet uzun olacak
Dünya çocuklarını saracak kardeşçe
Bilinen ne varsa cümlesi içindir
Bu ağaç bu mavi bu gece

Kış günleri kar savrulur rüzgârda
Küçük kuşlar üşür ya öğretmen korkar ya
Onlar üşümez elbet ve ötekiler
Sevgiyi öğretiyorsun çocuklarına

Herkesin yaşama türküsü başka
Lakin sevgi bir kardeşlik bir
Tut elinden çocukların gibi, zor değil
Bütün insanları sevgide
Birleştir

Kaynak
Atatürk’ün Eğitime Bakışı Üzerine Bir Çalışma


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir