Menu

Türk Ressamların Fırçasından 14 Kedi Resmi



Sevimli dostlarımız kedilerin Türk ressamlar tarafından resmedildiği 14 tabloyu derledik.

Sanat Dünyasına İlham Veren Kediler yazımıza da göz atabilirsiniz.

1. Cihat Burak (1915- 1994)

cihat burak

Akademik içerikli resimlerden uzak, kentin tarihsel ve kültürel öğelerini barındıran masalsı eserleri ile Cihat Burak Türk resminde özgün bir yere sahip. Cihat Burak’ın resimleri genel olarak incelendiğinde gri tonların ağırlıkta olduğu görülür. Zaman zaman daha da koyulaşan bu resimler, Burak’ın anlattığı öykünün atmosferine göre değişir. Yaptığı koyu resimlere bir de istifçi bakış açıları eklendiğinde bazen yapıtları bilmeceye dönüşür. Her köşede yeni anlatılar, yeni dünyalar keşfedilir. Bazen resmin kendi içindeki öyküden tamamen ayrı bir kedi izleyiciye dönmüş bakmaktadır. Onun yapıtlarında ve hayatındaki önemli unsurlardandır kedi. Yaptığı resimlere Kediler Mediler Ne Dediler Ne Yediler ismini verecek kadar.

2. Fikret Mualla (1903 – 1967) – Ören Kadın

fikret mualla

Fikret Mualla’nın düşlediği mutlu ve coşkulu yaşam, yalnızlığa son verecek dostluk ve aşk arayışı, hayatı olağan akışı içinde gösteren, sıcak ve soğuk tonların birlikte kullanıldığı şiirsel bir dile sahip resimlerinde canlanır. Kaygısız bir huzur içinde barda sohbet eden ve içki içen deniz kıyısında güneşlenen, sokakta parkta gezinen, pazar yerlerinde alışveriş yapan, kafede oturan, restoranda yemek yiyen modaya uygun şık giyimli kadın, erkek ve çocuklar, melankolikler, deliler, müzisyenler doğal halleriyle günlük yaşamdan kalabalık sahnelerde izleyici ile buluşur. Bu çalışmalarında güçlü gözlemiyle kentteki insan ilişkilerini yansıtır. Ayrıca natürmortlar, manzaralar, yüzü olmayan nüler, belirgin gözlere sahip portreler, hayvanlar yaratıcılığını ve hayal gücünü ortaya koyan konulardır.

3. Orhan Peker (1927 – 1978) – Şezlongda Oturan Kedi

orhan peker

Türk resim sanatında, lekeci anlayışta bir mihenk taşıdır Orhan Peker. Kendi kişisel ve özgün anlatım yollarıyla resimlerinde, gündelik hayatın sıradanlığını, Doğu-Batı sentezinde farklı sunuşlarıyla gözler önüne sermiştir. Yöresel özelliklere de yer verdiği resimleri, lekeci-anlatımcı bir karakter taşır. Sanatta önemli olanın içtenlik olduğunu savunan sanatçı, belli temalar çerçevesinde birbirinden çok farklı konu ve tekniklere yönelmiş; bu çalışmalarını farklı görünümler halinde gerçekleştirmiştir. Orhan Peker’in resimlerine aktardığı çalışma konularını diziler halinde ortaya koyduğunu görürüz. Resimlerinde kediler, atlar, horozlar, çiçek sepetleri, itfaiyeciler, mandalar, kısacası hayata dair pek çok şey görürüz. Ancak, hepsi de hayatın gerçekliğinden kopmuş, kendisine dair çizgileri kaybolmuş ve yaşam içinde, insanın belleğinde yer alan soyutlanmış biçimlere dönüşmüşlerdir.

4. Ömer Uluç (1931 – 2010) – Nü ve Kedi

omer uluc

Türkiye’de soyut dışavurumcu sanat araştırmalarının, akademik resme tepki olarak ve çağdaş sanat akımlarına katılma düşüncesiyle başladığı bilinmektedir. Bu düşüncenin atölye şeklindeki ilk çalışmalarını Nuri İyem gerçekleştirmiştir. 1949’dan itibaren Nuri İyem’in atölyesinde çalışmaya başlayan Ömer Uluç da bu akımla ilgili eserler vermiştir. Bu atölye Akademi dışında amatörce, yeni ve araştırıcı bir yönelişte bulunmuştur. Ömer Uluç 1953’te Amerika’ya gitmiş, orada 1948’de doruk noktasına ulaşmış olan soyut dışavurumculuğun etkisinde kalmıştır. Ömer Uluç’un 1988 yılında İstanbul’un bilinen eski ailelerinden birine özel sipariş ile yapmış olduğu Nü ve Kedi isimli tablosu sanatçının 2015’te gün yüzüne çıkan başyapıtlarından. Ömer Uluç’un bu başyapıtındaki figürler 1980’li yıllar Uluç üslubunun en güzel örneklerinden olarak değerlendiriliyor.

5. Neş’e Erdok (1940 – ) – Kedi Muhittin

nese erdok

Neş’e Erdok’un resimlerinde evde, atölyede, trende, berberde, galeride yalnız kadınlar ve kediler… Günümüz figür resminin en önemli isimlerinden, güçlü bir gözlem yeteneğine sahip olan sanatçının birçok resminde sadece kadınlara ve kedilere yer verdiğini görürüz. Neş’e Erdok’un kendisi dahil, tüm kadınları ister atölyelerinde ister bir galeride, ister kuaförde ister bir trende olsun kendi içlerinde bir yolculuğa çıkıyorlar.

6. Avni Arbaş (1919 – 2003) – Kedi

avni arbas

Türk resminin ustalarından Avni Arbaş “Ressamın bir düşüncesi, meselesi olmalı. Bunun içinde birtakım yollar kullanır. Ben çocuk ve doğayı çok işlerim. Ama ressamın çizdiğini de iyi bilmesi, etüd etmesi gerek. Picasso Fransa’dayken beni atölyesine davet etmişti. Onun bir keçisi vardır, ama o keçi için sayısız çizim yapmıştı. O resimler şimdi Picasso Müzesi’nde sergileniyor. En son bir baktım, keçinin başı duvarda asılı. Bu çok önemli, çünkü birçok kişi ağaç yapmayı beceremeden bu işe soyunuyor, böyle de resim olmaz. Ben de bir resim yaptığımda o şeyden bir sürü yaparım. Bu bir tekrar değildir. Her resmedişimde bir öncekini daha iyi anlarım. Eksilterek ya da ekleyerek çizdiğim şeyin özüne ulaşırım.” diyor.

7. Eren Eyüboğlu (1912 – 1988) – Uyuyan Kedi

eren eyuboglu

Yaşamını sürdürmeye başladığı Türkiye’nin dört bir yanını dolaşarak, Anadolu insanının yaşam biçimini tuvaline folklorik özellikleri plastik öğelerle birleştirerek yansıttı. Sanatçı resimlerinde soyutlamacı ve ekspresyonist görüşü ile Anadolu insanına ve doğal yaşama yönelik konular işledi. Eren Eyüboğlu, Anadolu kültürünü yansıtan tüm öğeleri resmine konu yapmıştır. 1950’li yıllarda Picasso ve Braque gibi usta ressamlardan çalıştığı kopyalar sayesinde yapıtlarında ayrıntıdan uzaklaşarak sadeliğe, ritmik çizgi ve heyecan verici, coşkulu renk uyumuna yöneldi. Eşi Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun nakışçı stiline karşın, yöresel anlatımlara ulaşmada plastik ögelere eğilimi ağır bastı. Temalarına çağdaş bir yorum kazandıran Eyüboğlu, Üç Güzeller, Dört Güzeller gibi mitolojik konulu resimler de yaptı.

8. Neşet Günal (1912 – 2002) – Bunalım

neset gunal

Figüratif resmin toplumcu-gerçekçi ustası Neşet Günal “Resim benim için bir oyun değil, azaplı bir süreçtir.” diyor. Neşet Günal doğduğu, büyüdüğü topraklara yönelerek buradaki yaşam biçimini yapıtlarında gözler önüne serer. Yöreyi verirken insanların yaşam biçimini ve bu yaşam biçimindeki güçlükleri bizlerin de duyabilmesi amacını taşır. Bu güçlükler, zaman zaman kuru bir dal, verimsiz, çatlamış bir toprakta, yerde oturmuş bir çocuğun bakışlarında güç kazanır. Yine bu anıtsal figürler, sahip oldukları güçlü ellerle yaşamla olan mücadelelerini sürdürmektedirler. Neşet Günal’ın resminde olduğu gibi deseninde de tema dikkati çeker. Sanatçı, yapıtlarında deseni yapıcı ve kurucu öğe olarak kullanırken, rengi yardımcı öğe olarak benimsediğini belirtir.

9. Faruk Cimok (1956 – ) – Ortaköy Camii

faruk cimok

Faruk Cimok kompozisyonlarında olabildiğince doğal algılamalara ve gerçek görüntülere yer veriyor. Nesnel bir biçimde algılanıp ortaya koyulan bu görsel gerçeklik, Cimok’un resimlerinde yerini şiirsel bir anlatıma bırakır. Sanatçı için bu kenti resmetmek aynı zamanda yaşadığı ana mekana, çağa tanıklık etmek, yıllar sonrasına hatırlanacak görüntüler bırakmak anlamına da geliyor. Resme olduğu kadar çizime, kompozisyona, ton ve renklere, biçimlerin sağlamlığına ve kalıcılığına özen göstermiştir. Kırmızılar ve sarılar içinde patlayan renkler resminin genel özelliklerini oluşturur. Desenin resmin gerçek temeli olduğunu savunan sanatçının resimlerinde altyapı, resminin değerini önemli kılan en belirgin özelliklerden biridir. Cihat Burak’ın kedileri gibi Faruk Cimok’un güvercinleri de hemen her resminde imzası gibidir. Cimok bu resmine şirin bir kediyi de ilave etmiş.

10. Ali Avni Çelebi (1904 – 1993) – Kediler ve Sincap

ali avni celebi

Münih’te Hans Hoffman’ın atölyesinde dört yıl eğitim alan Ali Avni Çelebi kendi kuşağı içinde, uzun süreli bir programla yurt dışına giden ilk ressamlarımızdan biri olmuştur. Resimlerinde renk ve çizgi aracılığı ile oluşan plastik değerlerin yanı sıra yoğun duygusal etkiler de yer almaktadır. Dolayısıyla kübizmin geometri ve inşacılığının yanında, dışavurumculuğun psikolojik etkisi de bir arada bulunmaktadır. 1928 yılına kadar olan çalışmalarına bakıldığında dışavurumcu etkilere rastlanmakla birlikte yoğun olarak kübist etkiler ağır basmaktadır. Çelebi resimlerinde ağırlıklı olarak figürlü, figürsüz manzara, figürlü kompozisyon çalışmıştır. Natürmort, portre ve ev içi konular sanatçının daha az ilgisini çekmiştir. Bu tablosunda renklerin kullanılışı yönünden sanatçı ekspresyonizmin etkisi altındadır. Fırça vuruşlarındaki sertlik, canlı renklerin seçimi de bunun göstergesidir.

11. Fikret Otyam (1926 – 2015) – Otyam’ın Fırçasından

fikret otyam

Fikret Otyam akademi eğitimine karşın, bundan hep uzak durmuş, hünere değil içtenliğe, inanca, sevdaya dayalı bir resmin peşinde olmuştur. Kendine özgü geliştirdiği resim dilinde sağlam ve içtendir. Resimlerinde uzun, çileli yolculuklardan, yiğit ve mağrur insanlardan destansı bir anlatımla söz eder. Memleket insanına, hayvanına, çiçeğe, doğaya tutkun bir sanatçıydı Fikret Otyam. Onun resimlerinde Anadolu kadınının sürme çekilmiş anlamlı gözleri, keçiler, kar altındaki köyler, atlar, eşekler yer alır. Otyam’ın kedilere tutkusu zaten bilinir ve bu tabloda ise kendi kedisini resmetmiş.

12. Abidin Dino (1913 – 1993) – Kara Kedi

abidin dino

Nazım’ın Küba’yı anlatan Saman Sarısı şiirinde “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin” diye sorduğu Abidin Dino, sanatın farklı kollarıyla uğraşan, çağdaş Türk resminin öncülerindendir. İlk yıllarda Picasso’nun etkisinde kalan, ancak daha sonraları özgün ve yerel bir üslup kazanan sanatçı, resimlerinde, işçi ve köylü tiplerini özgün bir üslupla işledi. Türk resim sanatına toplumsal gerçekçi bir kavram kazandıran ressamlardan biri olan Dino, Türk resmini ulusallaşma çabaları içinde farklı bir yere taşıdı. Farklı dönemlerde, farklı tematik içerikler etrafında desen kullanımını tercih eden sanatçı, gözlemlediklerini ve düşüncelerini çizgileriyle görselleştirdi. Sol görüşlü olan Dino, yazıları nedeniyle sürgün edildiği dönemlerde tanıştığı Anadolu halkından oldukça etkilendi. Sürgün edildiği Adana için “Tüm gördüklerim beni resme daha çok bağlıyordu. Sanki içinde yaşadığım Anadolu gerçeğini burayı resmettikçe görüyordum.” demişti. Dönemin toplumsal sorunlarıyla ilgilenen, özgürlükçü bir yapıyı benimseyen, siyasal bir duruşu olan tavır içinde yaşamını sürdürdü. Gördüklerini ve düşüncelerini desen çizimlerine döken ressamın her bir yapıtı böylelikle onun hayatından birer yansımaya dönüştü.

13. Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911 – 1975)

bedri rahmi eyuboglu

Büyük şehirlere bağlanma mehmedim
Öyle bir şehre yerleş ki
Küçük fakat bizim olsun
Sokaklarında tanımadığın yüz
Ensesine şamar atamayacağın kimse dolaşmasın
Her ağacına elin
Her karış toprağına terin değsin
ve kuytu evlerden birinde
Senden habersiz ölenler olmasın

(Sana Büyük Şehirlerden Bahsedeceğim, Bedri Rahmi Eyüboğlu)

Şair, ressam, hoca olarak Bedri Rahmi, çok yönlü kimliği ile tanınır. Bir ressam olarak Bedri Rahmi, uzun sanat yaşamı boyunca resim sanatında hep yeniyi aramış, bunun için şekiller, renkler, biçimler üzerinde sürekli deneme yapmıştır. Bedri Rahmi için İstanbul resmi bir destandır. İstanbul’un her köşesi birer şiirdir. Boğaz ve Marmara Denizi sahilleri, adalar, fıstık çamlarıyla eşsiz güzellikteki İstanbul, Bedri Rahmi resimlerinde bulanık, dumanlı kahvelerde parıldayan pirinç semaverleri, sebzeci ve yemişçi dükkanlarının gözlere verdiği renk ziyafetleri, balıkçıları, cami avlularında azametli çınarların serptiği nefis gölgelerde dinlenenleri, pazar yerlerinin kaynaşan halkını, Beylerbeyi’nin sakin yazını adeta şair yanıyla tuvaline aktarmıştır.

14. Mahmut Cuda (1904 – 1987) – Kedili ve Elmalı Natürmort

mahmut cuda

Mahmut Cuda’nın en çok işlediği konu natürmorttur. Natürmortlarındaki nesneleri doğal görünümler içinde, biçimsel bir yorumlama olmaksızın betimler. Hem nesneleri, hem de ayrıntıları resim yüzeyine düşünülmüş bir düzen içinde yerleştirir. Bu nesnelerin doğal dokusunu tüm ayrıntılarıyla görülebilecek biçimde verir. Ama bu öğelerin maddeleri arasındaki doku farklılığı boya tekniğine yansımaz. Boyayı tüm tuvale hemen hemen aynı kalınlık ve düzlükle sürer. Resimlerin her noktasına eşdeğerde yaydığı ışık, gölge, yarıgölge ve refle olgusu nesneden nesneye veya bir renkten diğer renge geçerken uyguladığı buğulu pasajları ile öğelere hacim kazandırır. Mahmut Cuda’nın desen ve portre çalışmaları daha az bilinir. Oysa kuvvetli desen yeteneği ile olağanüstü güzellikte portre ve karikatürler yapmıştır.

Kaynak
Cihat Burak’ın Kedileri Ne Dediler Ne YedilerOrhan Peker’in Resimlerinde Lekeci AnlatımNeşet Günalantikalar.com


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir