Menu

Ünlü Şairlerimizin İstanbul Şiirleri



İstanbul’u kendine özgü şiirsel ve romantik bir estetikle resmeden, izlenimci resim tarzının günümüz Türk resmindeki temsilcilerinden Ayhan Türker resim anlayışını şöyle özetliyor.

12 Önemli Şairin İstanbul Temalı 12 Şiiri

“Benim resim anlayışım ve çalışma tarzım, izlenimciliğe giriyor. Cézanne’nin ‘Sanat, tabiata paralel gider’ anlayışını sanatımda benimsiyorum. Tabiata sadık kalarak fakat tabiata birebir değil. Sanat tabiattan ne ayrılır, ne de çakışır. Ben de edindiğim estetik kaygılar, renk armonisi ve kompozisyon değerleri ile kendi resmimi kuruyorum. Monet’i çok incelemişimdir ve tesirinde kalmışımdır. Bizde de Avrupa’ya tahsile giden çok değerli ressamlarımız izlenimciliği benimsemişlerdir, ama biraz daha klasik anlayıştadırlar. Ben de onların sanat anlayışını ve disiplinini sanatımda devam ettiriyorum. 1914 Çallı kuşağından etkilenmişimdir, ama illaki o ekole bağlı kalacağım diye bir kaygım yok, aynı endişe birliğinde fakat içimden geldiği gibi resimlerimi kurguluyorum.”

Ayhan Turker, Anadolu Hisari ve Koprusu, 2014

Ayhan Türker, Anadolu Hisarı ve Köprüsü, 2014

1. İstanbul’dan, İlhan Berk

İşte kurşun kubbeler şehri İstanbul’dasın
Havada kaçan bulutların hışırtısı
Karaköy çarşısından geçen tramvayların camlarına yağmur yağıyor
Yeni Cami Süleymaniye arkalarını kirli bir göğe vermişler
Hiç kımıldamıyorlar
Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor

İnsanlar sokak sokak çarşı çarşı ev ev
İnsanlar sırt sırta omuz omuza verip durmuşlar
Boyunları bükük
Yorgun asabi kederli kindar
Yığın yığın olmuşlar hepsi köprünün açılmasını bekliyor
Bir anda şehrin dört bucağına akacaklar
Bir anda iki ayrı kıtadaki insanlar gibi
Fatihliyle Beşiktaşlı sarmaş dolaş olacak

Ayhan Turker, Mihrabattan Kanlica Korfezi, 2012

Ayhan Türker, Mihrabat’tan Kanlıca Körfezi, 2012

2. Boğaziçi’nde Ayın On Dördü, Melih Cevdet Anday

Yamandır Boğaziçi’nde ayın on dördü, yaman
Çileden çıkarır adamı, dinden imandan eder
Komaz zengin fakir farkı
Kör eder, sağır eder, dilsiz eder.
Kimi der ki “Gel de inanma Allah’a, ispatı işte ortada”
Bu Şehrâyin, bu nur…
Yeter ki ruh olsun insanda.
Ruh, ruh… Üst tarafı yalan
Para, mal, mülk, han, hamam yalan
Şu karşıki koru benimdir ya
Şu yalı, Şu çayır, Şu fabrika
Ama sonra
Sonunda fakir zengin bir arada…

Ayhan Turker, Goksuda Mor Salkimli Kahve, 2012

Ayhan Türker, Göksu’da Mor Salkımlı Kahve, 2012

3. İstanbul Ağrısı, Attila İlhan

kanatları parça parça bu ağustos geceleri
yıldızlar kayarken
şangur şungur ayaklarımın dibine dökülen
sen eğer yine İstanbulsan
yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim
pançak pançak şiirler tüküreceğim
demek yine ben
limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor
kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler
Yahudi sokaklarını aydınlatan Telaviv şarkıları
mavi asfaltlara çökmüş
diz bağlıyor
eğer sen yine İstanbulsan
kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan
Sirkeci Garında tren çığlıklarıyla bıçaklanıp
intihar dumanları içindeki Haydarpaşadan
Anadolu üstlerine bakıp bakıp
ağlıyan
sen eğer yine İstanbulsan

Ayhan Turker, Muhtesem Siluet, 2012

Ayhan Türker, Muhteşem Siluet, 2012

4. Yedikule’de Akşam, Cevdet Kudret

Akşam, Yedikule’nin gezer sokaklarında;
Kızıl bir şerit gibi yolların ucu yandı,
Güneş, yardı başını bir kala duvarında…

Bostan korkulukları sanki bir kahramandı,
Kuşlara bahsederken büyük tasavvurundan!
Sular olduğu yerde bir defa halkalandı:

Akşam, attı kendini Yedikule surundan..

Ayhan Turker, Koprude Balik Avlayanlar, 2014

Ayhan Türker, Köprüde Balık Avlayanlar, 2014

5. Kapalı Çarşı, Orhan Veli Kanık

Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin,
Sandık odalarında;
Senin de dükkanın öyle kokar işte.
Ablamı tanımazsın,
Hürriyette gelin olacaktı, yaşasaydı;
Bu teller onun telleri,
Bu duvak onun duvağı işte.
Ya bu çamurdaki kadınlar?
Bu mavi mavi,
Bu yeşil yeşil fistanlı…
Geceleri de ayakta mı dururlar böyle?
Ya bu pembezar gömlek?
Onun da bir hikayesi yok mu?
Kapalı Çarşı diyip geçme;
Kapalı Çarşı,
Kapalı kutu

ayhan turker, cubuklu koyu

 

Ayhan Türker, Çubuklu Koyu, 2013

6. Hayal Şehir, Yahya Kemal Beyatlı

Başkadır çünkü bu akşam bütün akşamlardan;
Güneşin vehmi saraylar yaratır camlardan;
O ilâh isteyip eğlence hayalhanesine,
Çevirir camları birden peri kâşânesine.
Som ateşten bu saraylarla bütün karşı yaka
Benzer üç bin sene evvelki mutantan şarka.
Mest olup içtiği altın şarabın zevkinden,

Elde bir kırmızı kâseyle ufuktan çekilen,
Nice yüz bin senedir şarkın ışık mîmarı
Böyle mâmûr eder ettikçe hayâl Üsküdar’ı.
O ilâhın bütün ilhâmı fakat ânîdir;
Bu ateşten yaratılmış yapılar fânîdir;
Kaybolur hepsi de bir anda kararmakla batı.

Az sürer gerçi fakîr Üsküdar’ın saltanatı;
Esef etmez güneşin şimdi neler yıktığına;
Serviler şehri dalar kendi iç aydınlığına,
Ezelî mağrifetin böyle bir iklîminde
Altının göz boyamaz kalpı kadar hâlisi de.
Halkının hilkati her semtini bir cennet eden
Karşı sâhilde, karanlıkta kalan her tepeden,
Gece, birçok fıkara evlerinin lambaları
En sahih aynadan aksettiriyor Üsküdar’ı

Ayhan Turker, Ortakoy Sirtlarindan, 2012

Ayhan Türker, Ortaköy Sırtlarından, 2012

7. Hayatımı Düşündüm, Oktay Rifat Horozcu

Beni deli mi edeceksin İstanbul
Dilini tut biraz, hem hatırlatma
Akşam karanlığında düşündüğüm yeter
Ölmüş anamı, hasta karımı
Karım daha dün girdi hayatıma
Bugün herkesten çok bana yakın
Ne Melih ne Cahit işte yalnızım
Tenha iskelesinde Üsküdar’ın
Binsem bir vapura da açılsam
Beşiktaş mı olur, Ortaköy mü olur
Kadıköy baştanbaşa çocukluğum
Kuzguncuk’u içim götürmüyor
Ben böyle adam değildim
Boynum büküldü doğrusu
Hayatımı düşündüm deniz kenarında
On sekiz mart cuma gecesi

Ayhan Turker, Beylerbeyi İskelesi, 2012

Ayhan Türker, Beylerbeyi İskelesi, 2012

8. Beşiktaş Tramvayı, A. Kadir (Abdülkadir Meriçboyu)

Çemberlitaş, Şehzadebaşı, Saraçhane.
Almışım parmaklarını ellerime,
Beşiktaş tramvayında giderim yane yane.
Terzi Adem, berber Ali,
dikimaneden Emine teyze
ve Makbule.
Üç sarışın birader,
Kapalıçarşı terlikçileri.
Bir küçücük simitçi çocuk,
levent bir hizmet eri.

Hep iyi insanlar bunlar.
Dert yüzü görmesinler.
Eksik olmasınlar.
Vatman ağabeyimiz de eksik olmasın.
Her akşam böyle götürsünler seni evine,
bir elinde gönlüm benim,
bir elimde sefertasın.

Ayhan Turker, Halicten Suleymaniye, 2012

Ayhan Türker, Haliç’ten Süleymaniye, 2012

9. Tuna Üstüne Söylenmiştir, Nazım Hikmet

Gökte bulut yok,
Söğütler yağmurlu,
Tuna’ya rastladım,
Akıyor çamurlu çamurlu..
Hey Hikmet’in oğlu, Hikmet’in oğlu!
Tuna’nın suyu olaydın,

Mavileşeydin, mavileşeydin, mavileşeydin..
Geçeydin Boğaziçi’nden,
Başında İstanbul havası,
Çarpaydın Kadıköy İskelesi ne,
Çarpaydın, çırpınaydın,

Ayhan Turker, Bebek, 2016

Ayhan Türker, Bebek, 2016

10. İstanbul Kışa Hazırlanıyor, Necati Cumalı

Dün, köprünün korkuluğuna dayadım elimi
Buz gibi
Artık denize bakmak
Serinletmiyor içimi
Ne çare üşütüyor

İşten çıkınca karanlık basıyor
İnsanların hali daha telaşlı
Taşıtlar daha çabuk geçiyor
Böyle günler kısaldıkça sanıyorum ki
Kış daha çabuk geliyor

Tophane’nin önünde
Odun boşaltan kayıklar var
Sabahları gittikçe sis artıyor
Herkesin dilinde aynı şey
Odun derdi
Kömür derdi

Serseri bir çocuk
Üç aylık bir suç tasarlıyor
Ne güzel ağaçları denizi sevmeye başlamıştık
Şimdi olan bitene sebepsiz sıkılıyoruz
Lokanta her akşam daha dumanlı
Kahve her akşam daha kalabalık

Bir şey daha var
Bütün yaz aklımdaydı
Nedense bir türlü hatırlayamıyorum

İstanbul buzlu fotoğraf camlarında gibi donuk
Gene pembesi pembe, mavisi mavi ama
Ellerimizle eşya arasına bir şey girdi
Fakat düşünüyorum da sen hiç değişmedin
Sesin hep öyle sıcak, yüzün aydınlık

Ayhan Turker, Koprude Balik Avlayanlar, 2012

Ayhan Türker, Köprüde Balık Avlayanlar, 2012

11. İstanbul, Ataol Behramoğlu

Göğsüme bir İstanbul çiziyorum
Başparmağımla, kelebek biçiminde
Çocukmuşum gibi aynanın önünde
Yüzümü saçlarımı okşuyorum

Kadıköy’den herhangi bir deniz
Tenha bir tramvay Şişli’den
Samatya’dan belki Sultanahmet’ten
İncir ağaçları anmsıyorum

Göğsüme bir İstanbul çiziyorum
Başparmağımla, kelebek biçiminde
Biraz umutsuzum, biraz yorgun işte
En çok gözlerimi seviyorum

Ayhan Turker, Beykoz Kiyilari, 2010

Ayhan Türker, Beykoz Kıyıları, 2010

12. Lâle Devri, Ümit Yaşar Oğuzcan

Ne olur İstanbul’u böyle ağlatmayın
Biraz sevindirin şu sokakları ya da
Gelin benimle bir akşam, Kumkapı’da
Balıkçı meyhanelerinde sabahlayın

Her sabah güneşi doğarken seyredelim
Gelin yaşayalım, uykular şöyle dursun
Yeter ki canım efendim gönlünüz olsun
Bugün Emirgan’a, yarın Göksu’ya gidelim

Kaptırın kendinizi bir çılgınlıklara
Elbet böylesine yaşamak daha iyi
Bir gün ölüp yem olmaktansa balıklara

Bilene aslında her devir Lale Devri
Aklınız varsa Nedim gibi yaşayın
Orhan Veli misali dinleyin şu şehri

Ayhan Turker, Kanlica Korfezi Bahari

Ayhan Türker, Kanlıca Körfezi Baharı

13. Bir Gün Sabah Sabah, Turgut Uyar

Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni:
Ki, sisler daha kalkmamıştır Haliç’ten.
Vapur düdükleri ötmektedir.
Etraf alacakaranlık,
Köprü açıktır henüz.
Bir gün sabah sabah kapıyı çalsam…

Yolculuğum uzun sürmüş oldukça
Gece demir köprülerden geçmiştir tren.
Dağ başında beş-on haneli köyler,
Telgraf direkleri yollar boyunca
Koşuşup durmuş bizle beraber.

Şarkılar söylemişim pencereden.
Uyanıp uyanıp yine dalmışım.
Biletim üçüncü mevki,
Fakirlik hali.
Lüle taşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
Sana Sapanca’dan bir sepet elma almışım.

Ver elini haydarpaşa demişiz,
Vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
Hava hafiften soğuk,
Deniz katran ve balık kokulu.
Köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
Bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu…

Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç’ten.
Fabrika düdükleri ötmektedir.

Kaynak
Kapak Resmi: Ayhan Türker, Kız Kulesi, 2007


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir