Menu

Ünlü Klasik Müzik Besteleri Hakkında Bilgiler



Dünyaca tanınan besteciler Ludwig van Beethoven, Wolfgang Amadeus Mozart, Johann Sebastian Bach, Fryderyk Chopin, Pyotr Ilyich Tchaikovsky ünlü bestelerini sizler için tanıtıyoruz.

Suzanne Siegel, Moonrice Belfast

Suzanne Siegel, Moonrice Belfast

Ludwig van Beethoven (1770 – 1827) – Moonlight Sonata⁣

Beethoven, Klasik Batı müziği tarihinin en sarsıcı figürlerinden biridir. İlerici anlatımıyla, geçmişe ait tüm biçimleri altüst ederek romantizmin kapılarının ardına kadar açılmasını sağlamış ve 19. yüzyıldaki tüm bestecilerin önemli bir referans noktası olmuştur. Gerek orkestra, gerek solo piyano ve gerekse oda müziği alanında yazdığı eserlerle müzik tarihinde ciddi bir kırılmaya yol açmış olan Beethoven, müzik sanatının geleceğine yön vererek dönüştürücü bir rol oynamıştır.⁣



Beethoven, 1801 yılında bestelediği eserine bu ismi kendisi vermemiştir. Alman eleştirmen ve yayıncı Ludwig Rellstab, Lucern gölünde gezerken sonatı duyduğunda ay ışığının göle yansımasından ve ortaya çıkan manzaradan esinlenerek bu ismi verir.⁣

Ay Işığı Sonatı ile ilgili pek çok rivayet vardır. Bunlardan biri, Beethoven’in eserini öğrencisi olan, aşık olduğu Kontes Guilietta Gucciardi’ye ithaf ettiğidir. Kontes Giulietta Guicciardi, Beethoven’a hayrandı ve ondan piyano dersleri alıyordu. Bazı müzikologlar eserin ilk bölümünün müzikal özellikleriyle bu platonik aşkı ilişkilendiriler. Bazılarıysa, Beethoven’nın genç yaşta kaybettiği bir arkadaşının cenaze töreninde hissettiği acının sonucunda bestelediğini söylerler. ⁣Beethoven’ın el yazmasında, Mozart’ın Don Giovanni operasından Don Giovanni’nin öldürülmesi anından notalar bulunduğunu, Beethoven’nın bunu Ay Işığı Sonatı’nın tonalitesi olarak seçtiğini, bu nedenle ölümü çağrıştırdığını söylerler.⁣

Sonat, insan sesi ile söylenen Kantat’a karşılık olarak, enstrümanla çalınan eserleri belirtmek için kullanılan bir terimdir. Konçerto, oda müziği, senfonide de kullanılmıştır. Haydn, Mozart ve Beethoven’ın eserlerine damgasını vuran sonat, bu besteciler ile doruk noktasına ulaşır.⁣

Johan Christian Dahl, Fiord at Sunset, 1850

Johan Christian Dahl, Fiord at Sunset, 1850

Wolfgang Amadeus Mozart (1756 – 1791), Piano Concerto No. 21 – Andante

⁣Wolfgang Amadeus Mozart, sanatında aydınlanmayı düşünsel ağırlığıyla temsil etmeye yönelmiş olmaktan çok, aydınlanma felsefesinin müzikteki yansımasını geliştirerek klasisizmi temellendirmiştir. Klasik dönem, sonatların, solo konçertoların, kuartetlerin ve senfonilerin ortaya çıktığı ve yaygınlaştığı dönem olarak kabul edilir. Piyano, o dönemin en önemli enstrümanı olmuştur.⁣

Mozart, konçerto formunu tarihsel önem kazanacak kadar geliştirip, 27 tane piyano konçertosu bestelemiştir. Mozart, ünlü 21 numaralı Do majör KV467 piyano konçertosunu 1785 tarihinde, 4 hafta içerisinde tamamlar. Konçerto üç bölümden oluşur:⁣
1. Allegro Maestoso⁣
2. Andante⁣
3. Allegro vivace assai⁣

Konçertonun ikinci bölümü, 19. yüzyılda İskandinavya’da yaşanmış bir aşk hikayesini anlatan 1967 tarihli İsveç yapımı Elvira Madigan adlı filmin müziği olunca, çok bilinir hale gelir. Hatta, konçerto “Elvira Madigan” adı ile de bilinir. Çoğu kişi Elvira’nın Mozart’ın hayatında iz bırakan bir kadın olduğunu, konçertonun bu gizemli kadına atfedilerek yazıldığını düşünmüş olsa da, böyle bir şey söz konusu değildir. Mozart 1756-1791 yılları arasında, Elvira ise 1867-1889 yılları arasında yaşamıştır.⁣

Elvira Madigan, Danimarkalı bir ip cambazıdır. Üvey babasının sirkinde gösteri yapmak için bulunduğu İsveç’te, evli iki çocuğu olan Sparre isimli bir subaya aşık olur. Bir yıl boyunca birbirlerine mektuplar yazarlar; ardından Danimarka’ya kaçarlar. Yaklaşık bir aylık beraberliklerinden sonra, Tasinge Adası’na giderler. Birlikte son yemeklerini yedikten sonra dünyada sürdüremeyecekleri aşklarını ebediyette yaşamak düşüncesiyle, Sparre tabancasıyla önce Elvira’yı sonra kendisini öldürür. Elvira Madigan ve Sparre’ın mezarları halen öldükleri o adadadır.⁣

Martin Johnson Heade, Sunset Over The Marsh, 1876-82

Martin Johnson Heade, Sunset Over The Marsh, 1876-82

Johann Sebastian Bach (1685 – 1750) – Air On The G String⁣

Johann Sebastian Bach kendisinden önce ve sonraki besteciler arasında köprü oluşturmuş, yaşamı süresince çok sayıda önemli eserler vermiş, yalnızca döneminin müziğini doruk noktasına ulaştırmakla kalmayıp, müziği ile modern sanatlar üzerinde de etki yaratmış olan, gelmiş geçmiş en önemli bestecilerden biri olarak kabul edilmektedir.⁣

Bach, kendinden önce yaşayan bestecileri özümseyip, öğrendiklerini geleceğe aktarabilmiş nadir kişilerdendir. Çok sesli müziğin bugün ulaştığı noktada Bach’ın büyük payı vardır. Kendi döneminde yaşamış ve kendinden sonra yaşayacak bütün büyük besteciler Bach’tan etkilenmiş ve onlara ilham kaynağı olmuştur. Bitirdiği her notanın altına Soli Deo Gloria (Zafer Sadece Tanrı’nındır) sözcüklerini yazan Bach’ın müziği, kendi alanı dışında ve görsel sanatlar ve edebiyat üzerinde de etkili olmuştur.⁣

150 yıla yayılan bir süreci etkileyen Barok akımı, kimi müzik tarihçilerine göre 2, kimine göre 3 evreli bir dönemdir. Fakat herkesin kabul ettiği ortak düşünce ise son dönem Olgun Barok, Johann Sebastian Bach’ın etkisi altında geçmiştir. Bach, Barok Dönem’in müzikteki doruğunu oluşturur. Bach’ın ölümü ile müzikte Barok Dönem biter.⁣
Bach, hemen hemen bütün eserlerini, org, klavsen ve klavikord için bestelemiştir. Piyano 1711 yılında keşfedilmiş, ancak klavsen gibi derin bir geçmişi olmadığı için bestekarları etkileyebilecek mükemmelliğe erişememiştir. Bach, ilk gördüğü piyanolardan memnun olmamış, ancak son zamanlarında bu çalgıyı benimsemiştir.⁣

Bach’ın günümüzde bilinen en meşhur bestelerinden biri Air On The G String’dir. Ancak esere bu ismi Bach vermemiştir. Orijinal eser, J.S. Bach’ın BWV 1068 eseri olan Orkestra için Süit No.3’un 2. bölümüdür. Bu bölüm 19. yüzyılda kemancı August Wilhelm tarafından aranje edilir ve sadece G teli kullanılarak çalınır ve o günden beri bu isimle anılır.⁣

Huguette Clark, Japanese Bridge With Wysteria

 Huguette Clark, Japanese Bridge With Wysteria

Fryderyk Chopin (1810 – 1849) – Nocturne in C Sharp Minor⁣

Klasik müzikte romantik çağa damgasını vuran piyanist ve besteci Frédéric François Chopin, birkaçı dışında bütün eserlerini piyano için yazmış; bu yüzden belki de piyanonun sırlarını en iyi tanıyan ve anlayan besteci olmuştur.⁣

Piyanist virtüözlerden hiçbirinde (Liszt dahil), Chopin’in piyanistliğindeki şiirsel cazibe yoktur. Piyanonun en zarif şairi ismini bu dönemde kazanmıştır. Zayıf, solgun ve hastalıklı Chopin, piyano tuşlarına vuruş gücüyle, tabii ki Liszt ile kıyaslanamazdı; ancak çalışındaki zarafet ve nezaketi, şiirsel ruhu ve tınının eşi benzeri görülmemiş güzelliği ile Chopin ulaşılamaz bir piyanistti. Onun icra tekniğindeki en büyük özelliği Rubato’dur. (müzikte temponun hızlandırılıp yavaşlatılması).

André Gide, Chopin Üzerine Notlar’da, onun müziği hakkındaki düşüncelerini şöyle dile getirmiştir: “Chopin’de ışığın yumuşak yansımaları, su sesi, rüzgar esintileri, yaprak kımıldayışları vardır. Yüksek sesle konuşmaz, iddialı bir şey söylemez, hafifçe değinir geçer. Bu kadarıyla söyledikleri içinize işler, düşlerde dolaştırır, sizi inandırır. Ne denli hafif sesle, çekingence konuşursa, onun ne demek istediğini o denli iyi anlarız.”

Gece müziği anlamına gelen noktürn, ağır tempolu, lirik, hüzünlü ve düşsel özellikler taşıyan eserlerdir. Noktürn’ler, Frédéric Chopin tarafından 1827 – 1846 yılları arasında, solo piyano için bestelenmiş 21 kısa piyano müziği parçalarıdır. Bu besteler, genel olarak solo piyano için bestelenmiş en güzel müzik eserlerinden kabul edilmektedir ve günümüzde piyano konserleri repertuvarında önemli bir yer tutmaktadır. ⁣

Nocturne in C Sharp Minor, özellikle Piyanist filminde, Polonyalı piyanist Wladyslaw Szpilman’ın yorumundan sonra popülerleşen bir eser olmuştur.⁣

Edgar Degas, The Dance Class, 1873

Edgar Degas, The Dance Class, 1873

Pyotr Ilyich Tchaikovsky (1840 – 1893) – Waltz of The Flowers⁣

⁣Koyu, sert ve etkili melodileri klasik formlar ve Rus ruhu ile kullanmıştır. Dünyanın en popüler balelerinden biri olan Fındıkkıran (The Nutcracker Suite, Op 71) içinde yer alan Waltz of The Flowers hemen hemen herkesin aşina olduğu bir eserdir.⁣

Küçük bir kız olan Clara Stahlbaum’un yeni yıl hediyesi olarak aldığı fındıkkıran oyuncağıyla ilgili rüyalarını konu alan eseri, 1816 yılında The Nutcracker and the Mouse King adıyla E.T.A Hoffman yazar. Ancak eser günümüzdeki masalsı görünümünden uzak, çocuklar için uygun olmayan, karanlık bir öyküdür; muhtemelen yazarın zor geçen çocukluğunun iz düşümleridir. Daha sonra öyküyü Alexandre Dumas uyarlar. İşte bu uyarlamayı, 1892 yılında dünyaca ünlü Rus koreograf Marius Petipa baleye dönüştürmek ister ve besteci olarak Çaykovski’yi seçer. Besteci Fındıkkıran’ın bestesini aynı yıl bitirir. Fındıkkıran, Uyuyan Güzel ve Kuğu Gölü ile birlikte Çaykovski’nin 3 balesinden sonuncusudur. Ayrıca bestecinin en az içine sinen eserlerindendir. ⁣

Fındıkkıran ilk kez 1892 tarihinde Rusya’da sergilendiğinde, eleştirmenler tarafından beğenilmez. Baledeki tüm roller, Rusya’da öğrenci olan genç sanatçılar tarafından sahnelenir. Çaykovski ilk gösteriden sonra tüm sanatçılara bir çikolata sepeti hediye eder ve böylece balede çocukların ve gençlerin de sahne almasının başlangıcı olur.⁣

Tüm büyük bale toplulukları tarafından özellikle Noel döneminde sahnelenen Fındıkkıran, George Balanchine’in 1954 yılındaki prodüksiyonu ile popüler hale gelir.⁣

Thomas Edwin Mostyn, A Magical Morning

Thomas Edwin Mostyn, A Magical Morning

Franz Schubert (1797 – 1828) – Serenade⁣

Schubert, klasik bir dönemin bittiği ve yeni bir romantik akımın başladığı tarihsel bir gelişim döneminin başında bulunur. Sanatçının müziği, Romantizmin ruhsal değişkenlerine, çekiciliğine, arayış dolu dünyasına yatkındır. İçine kapalı mizacı, gösterişten uzak, sevdiği dostlarıyla geçirdiği samimi yaşamı müziğine de yansımıştır. Hiçbir besteci onun kadar saf müzik yazmamıştır. Eşsiz ezgileri, ritim çeşitliliği, hafızada tutulan melodik cümleleri, en büyük müzisyenler arasındadır. Şekilce klasik formda kalan, içeriği romantik yapıtları, dramatizm ve lirizmle örülmüştür. ⁣

Schubert, bir Romantik-klasikçi olarak nitelenir. Bu tanım, bestecinin iç dünyasındaki romantizm ile Haydn, Mozart, Beethoven geleneğini birleştirmesindendir.⁣ Schubert, bir nevi melodi demek olan lied sanatının tartışılmaz öncüsüdür. Kendisinden önce pek çok besteci lied yazar. Hiçbiri onun kadar başarılı değildir. Şarkı-form, şiir-dil, şiir-ritim, şiir-melodi, melodi, eşlik ilişkilerini yeniden ele alarak liedlerde anlatım bütünlüğünü oluşturur.

Schubert’in liedlerinde genellikle görülen konu, insan ve doğa ilişkisidir. Franz Schubert’in 600’den fazla lied yazdığı bilinir. Bu liedlerin hemen hemen hepsi hoş melodileri olan sıradan şarkılar kategorisinden sıyrılmış, bestelerindeki gelişmiş sanatsal yapıyla müzik dünyasında başlı başına bir form olarak kabul edilmiştir. Schubert liedlerinde genellikle Goethe ve Schiller’in şiirlerini kullanmış; Winterreise (Kış Yolculuğu) başlıklı 24 liedinde ise Wilhelm Müller’in dizelerini değerlendirmiştir. Schubert son döneminde, Güzel Köylü Kızı (Die Schöne Müllerin), Kış Yolculuğu (Die Winterreise), Heine şiirlerini kapsayan Kuğu Şarkıları (Der Schwanen Gesang) şarkı dizeleriyle, lied sanatının doruk noktasına ulaşmıştır. Bunlardan biri olan “Ständchen” (Serenat) Schubert’in en sevilen ve tanınan Lied’lerinden biridir.⁣

3 Gevorg Bashinjaghian (1)

Gevorg Bashinjagian, Lake Sevan in Moonlight

Franz Liszt (1811 – 1886) – Liebesträume

19. yüzyılda Avrupa’da yaşamış olan, Romantik müziğin öncü isimlerinden olan Franz Liszt, Klasik Batı Müziği tarihindeki ilk konser piyanisti olarak bilinir. Müziğinde sıkça rastlanılan teknik zorluklar ve alışılmamış armoni kullanımı, ayrıca onu çağın en yenilikçi bestecilerden biri konumuna getirmiştir. Piyano hocası Carl Czerny’den almış olduğu teknik eğitimini kendi becerileriyle harmanlayarak oluşturduğu piyano tekniği, hala geçerliliğini korur.

Liszt, hayatı boyunca hem toplumsal olayları konu alan eserler bestelemiş, hem de ilgi alanları olan İngiliz, Alman, Fransız ve Hristiyan Edebiyatı’nın mistik ve felsefi eserlerinin piyano ve senfoni yazımı içinde hikaye anlatımını gerçekleştirmiştir. Liszt, birçok müzik-dışı unsuru müzik yoluyla anlatmaya çalışmıştır. Kavramların iç içe geçtiği, sanat, edebiyat, din, siyaset gibi insana özgü konular müziğinde yer alır. Liszt’in  eserleri fiziki, ruhsal ve entelektüel boyutta dinlenilmelidir. Zaten, derin düşünceleri ve ruhsal arayışları Liszt’i papaz olmaya yönlendirmiştir.

Lizt’in 1850 yılında piyano için bestelediği Aşk Rüyaları (Liebesträume), üç bölümden oluşur. Alman şairler Ludwig Uhland ve Ferdinand Freiligrath’ın şiirlerinden etkilenerek besteler. İlk ikisini, Uhland’ın “Hohe Liebe” (yüceltilmiş aşkı) ve ilk dizesiyle bilinen “Blessed Death” şiirlerinden; üçüncüsünü ise (en bilinen) Freiligrath’ın: Sevebildiğin kadar sev!/Ey canım, sevebildiğin sürece dizeleriyle bilinen, koşulsuz aşkın anlatıldığı “Notturno”şiirinden esinlenir.

Vladimir Volegov

Vladimir Volegov, Venice

Felix Mendelssohn (1809 -1847) Op.30 No.6 In F sharp Minor (Venetian Gondola Song)

Alman besteci Felix Mendelssohn, 19. yüzyılda yaşamış, kendi bestelerinin yanı sıra Bach eserlerini tekrar gündeme getirerek adını duyurmuştur. Müziğe başladığı ilk yıllarda Bach, Weber gibi bestecilerden etkilense de; sonra kendine stilini oluşturur. Mendelssohn, romantizm akımının önemli müzik adamları arasında yer alır.

Romantizm akımı üç bölümde incelenir. İlk dönem bestecileri arasında Weber, Rossini, Schubert gibi sanatçılar yer alır. Bu dönemin ilk çalışmaları romantik operalar üzerine olmuştur. Sonat ve senfoniler de zaman içinde daha modern bir tarza bürünür. İkinci dönemin müzik formunda; estetik ezgiler, güçlü orkestrasyonlar, net ve parlak sesler, gösterişli büyük sahneler yer alır. Mendelssohn’unda yer aldığı üçüncü dönemde ise romantik repertuarın oluşmaya başladığı görülür. Romantik operalar daha çok bu dönemde sergilenir. Mendelssohn, Schuman, Chopin, Liszt, Wagner, Verdi, dönemin doruk noktasında yer alan bestecilerdir. Dönemin en önemli eserleri arasında Chopin’in piyano parçaları, Mendelssohn ve Schuman’ın senfonik şiir ve senfonileri yer alır.

Mendelssohn “Bir Yaz Gecesi Rüyası” adlı eserini;  William Shakespeare’in yazdığı aynı ismi taşıyan oyuna besteler. 1842 yılında tamamladığı, ünlü Düğün Marşı çok bilinen eserlerindendir. Düğün törenlerinde çalınması 1858 yılında İngiliz prensesinin düğünü ile başlar.

Mendelssohn’un piyano için bestelediği konçerto ve sonatlar her ne kadar piyano repertuarında önemli bir yer edinmiş olsa da piyano eserleri arasında en tanınmış eseri, sekiz kitaptan oluşan Sözsüz Şarkılar’dır. Besteci eserlerinde, mutluluktan, melankoliye çoğu duyguyu ve ruh halini aşırılık içermeden yansıtır.

İçinde Op.30 No.6 In F sharp Minor’un da (Venetian Gondola Song) yer aldığı Mendelssohn’un piyano için yazdığı, Sözsüz Şarkılar serisi sözlü çağrışım olmadan kendi müzikal anlamını ifade eden çok kişisel bir müzik günlüğü işlevi görür. Mendelssohn, Sözsüz Şarkılar adlı piyano parçaları serilerini, 1829 ve 1845 yılları arasında bestelenmiştir. 8 volüm halinde bestelenen ve zamanında ayrı ayrı basılan bu eserler, 6 şar adet kısa, lirik, melodik açıdan zengin piyano parçalarından oluşur.

Kaynak
Ludwig van Beethoven’in 5. Piyano Konçertosu (İmparator)W.A. Mozart’ın Sol Majör Ve Re Majör Flüt Konçertolarına Genel Bir BakışJ. S. Bach’ın Çello Süitlerine İlişkin Bir Literatür İncelemesiJohann Sebastıan Bach’ın Klavsen Eserlerinde Anlatım ÜslubuFrederic Chopin’in Nocturne’lerinin Form, Teknik ve İcra Yönünden İncelenmesiPyotr İlyiç Çaykovski’nin Mevsimler Adlı Eserinin İncelenmesi


Facebook Yorumları

Anonim için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir